Abdulhamid YOLCU


Yol Kesicileri Tanımak


15 Temmuz darbe kalkışmasının bir çok sonuçları oldu. En önemli sonuçlarından birisi devleti virüs gibi saran vatan hainlerinin tespit edilmeye ve temizlenmeye başlanmasıdır. Öte yandan şimdiye kadar yüzümüze gülen Avrupa ülkelerinin ve ABD´nin arkamızdan kuyumuzu kazdığı alenen ortaya çıktı. Dost kim düşman kim bildik.

Bana göre çok mühim bir sonuç da, darbeye kalkışan hainlerin dini bir yapılanma adı altında fakat dini kullanarak insanların inancını sömürdüğü için, insanların dini cemaatlere karşı daha tedbirli bir tavır takınması olmuştur. Bu iyi mi olmuştur? Kötü mü olmuştur? İlk bakışta kötü olduğu düşünülebilir. Çünkü dini cemaatlere karşı bir suizan oluşmuştur. Adeta her cemaat devleti ele geçirmeye çalışma ihtimali olan tehlikeli birer örgüt gibi görülmeye başlandı. Herhangi bir cemaate bağlı olmayan kişilerde ciddi bir şüphe oluşmuştur. İlk bakışta olumsuz görünen bu durumun da hayırlı sonuçlara varacağı kanaatindeyim.

İnsanların dini cemaatlere şüpheyle bakması nasıl olumlu olabilir? Şöyle olabilir. İnsanlar mensup olmayı düşündükleri yapıları daha dikkatli araştırırlar ve sağlam ile çürükler ayrışmış olur.

Öncelikle ülkemizdeki cemaat/tarikat yapılarını genel olarak sınıflandırmak gerekir.

İlk olarak, dernek veya vakıf olarak sivil toplum kuruluşu biçiminde faaliyet gösteren dini yapılar vardır. Bunların bir kısmının cemaat veya tarikat alt yapısı yoktur. Herhangi bir manevi arka planları yoktur. Geçmişleri uzun değildir. Belli sayıdaki kişinin belirli amaçlar için bir araya geldiği yapılardır. İyi niyetli de olabilirler, dış güçlerin kontrolünde de olabilirler.

İkinci olarak, manevi bir silsilesi bulunmayan fakat bir asır veya daha uzun bir süredir devam eden cemaat yapıları vardır. Bunların da yine sivil toplum kuruluşu olarak örgütlenmesi bulunmaktadır. Toplum içerisinde dini ve sosyal yardım çalışmaları yapmaktadırlar.

Üçüncü olarak, manevi bir silsileye sahip olan ve aynı zamanda sivil toplum yapılanması şeklinde insanlığa hizmet eden kurumlar vardır. Bunlar en temiz en saf yapılardır. Bu büyük ve manevi kapıların asıl amacı; insanların ahiretini kurtarmak, adalet, hoşgörü ve yardımlaşma içerisinde yaşamalarına katkı sağlamak, dini yaşantılarını sevgi merkezli hale getirmektir. Bu yüce kapıların çok zengin olmak, çok büyümek, devlette yer edinmek gibi amaçları yoktur. Başlarında Allah dostu bir Velî zat vardır.

Dördüncü olarak, kuzu postuna bürünmüş kurtların oluşturduğu yapılar vardır. Bunların cemaat, dernek, platform vb isimler altında faaliyet gösterirler. İpleri dışardadır. Çünkü cepleri dış güçler tarafından doldurulmaktadır. Bunların başında öne çıkan birkaç hoca görünümlü din düşmanı vardır. Sürekli olarak insanlarımızın akadilerini bozmaya çalışırlar.

Peki kurt ile kuzu nasıl ayrılacaktır?

Üçüncü şıktaki temiz manevi kapıyı henüz bulamayanlar fakat arayanlar bazı kriterlere dikkat etmelidir. Aşağıdaki bu kriterler eğer bir yapıda varsa ateşten kaçar gibi bunlardan kaçmak lazım. Bunlar;

  • Sözleri Ehl-i Sünnet akaidine aykırı mı? Mesela mucize, kabir azabı, şefaat, keramet, Mehdi (as), İsa (as)´ın nüzulü, kader inancı gibi konuları ret mi ediyorlar?
  • Yaşantı olarak İslama aykırı davranışlarda bulunuyorlar mı?
  • Ashab-ı Kiram´a saygısızlık, Allah dostlarına kem söz ediyorlar mı?
  • Tasavvufu şirk, bidat gibi mi görüyorlar?
  • Hadis-i Şerifleri kaynak olarak görmeyip, uydurma olduklarını iddia edip sünnet-i seniyyeye olan bağlılığı zayıflatmaya mı çalışıyorlar?
  • Kuran-ı Kerim´i kendi akıllarına ve heva ve heveslerine göre yorumluyorlar mı?
  • 1400 yıldır kimsenin bilmediği şeyleri kendilerinin bildiğini mi iddia ediyorlar?
  • Mezheplere karşı olduklarını söyleyip bir yandan da kendilerine sorulan konularda fetva verip mezhep kurucusu gibi mi davranıyorlar?
  • Devlete açıkça isyan davranışları var mı?

Eğer bu saydıklarımızdan herhangi birisi bir yapıda bulunuyorsa oradan uzak durmak elzemdir. Yoksa Allah korusun kişinin hem dünyası hem ahireti mahvolur. Rabbim şerlilerin şerrinden muhafaza buyursun. Amin.