Hüseyin YAREN


Bilinçli olmak, şuurlu olmak


Dünya üzerinde en önemli unsurlardan birisi bilinçli ve şuurlu olmaktır. 15 Temmuz Darbe girişiminde durumun hassasiyeti bir kez daha görüldü. Çok dikkatli ve hassas olmanın gerekliliği? Kılı kırk yarmanın önemi ve hala kalın demenin inceliği? Tarih boyunca Müslüman Türk devletleri buna çok önem vermişlerdir. Osmanlıdaki hassasiyet ise bir başkadır. Ertuğrul Gazi zamanından beri Kayı yiğitleri devlet ve topraklarını, hükümdarlarını koruma sorumluluğu içerisinde olmuşlar, görevlerini de layıkıyla yapmışlardır. İkinci Abdülhamid, kendisinden önceki iki padişah tahttan indirildiği için güvenliğe son derece önem verirdi. Sultan Abdülhamid´in şahsi güvenliğini ise Yıldız Sarayı´nda padişaha bağlı askerlerden oluşan muhafız bölüğü sağlardı.

Yıldız Sarayı´ndaki muhafızların içinde en ilgi çekici olanları ise Osmanlı hanedanının mensup olduğu Karakeçili aşiretinden Türkmenler ´in oluşturduğu ?Söğüt Alayı? idi. Söğüt Alayı 200 kişiden oluşan bir süvari birliğiydi. Sultan, Söğüt Alayı´na alınacak muhafızların, Ertuğrul Gazi ile Söğüt´e gelmiş ailelere mensup, çok iyi ata binen, güzel ahlaklı, beş vakit namazını kılan, kendi işi ile uğraşan, mazbut, yakışıklı ve boylu poslu kimseler olmasını emretmişti. Askerler sakallı veya sakalsız olabilirlerdi. Sakallıların sakalı kesilmez fakat bakımlı tutmalarına dikkat edilirdi. Aşiret mensupları İkinci Abdülhamid´in özel muhafızlığını yapacaklarından, hizmetleri sürekli olacak ve memleketleri ile ilişkileri kesilecekti. Bu yüzden muhafız olacakların kendi arzu ve istekleriyle gelmesi önemliydi. Seçilen muhafızlar, emirlere son nefeslerine kadar mutlak itaat edip, padişaha sadakatle hizmet edeceklerine dair Ertuğrul Gazi´nin Türbesi´nde yemin ederlerdi. Sul­tan Ab­dül­ha­mid, mu­ha­fız­la­rı­na çok gü­ve­nir, Sö­ğüt Ala­yı­´n­dan si­ta­yiş­le bah­se­der ve on­la­ra ?öz hem­şe­ri­le­ri­m? der­di. Sö­ğüt Ala­yı­´n­da gö­rev ya­pan as­ker­ler be­lir­li bir hiz­met sü­re­si so­nun­da ter­fi et­ti­ri­le­rek jan­dar­ma kuv­vet­le­rin­de gö­rev ya­par­lar­dı. Öyleyse günümüzde de bu hassasiyete dikkat edilmeli, Ertuğrul Gazi ve Sultan Abdülhamit gelenekleri unutulmamalı yaşatılmalıdır. Anadolu´dan genç, dinamik, iman ehli, vatanını, toprağını, bayrağını, ülkesini çok seven bu uğurda canını seve seve verebilecek yağız Anadolu insanına görev verilmeli soy şecereleri araştırılmalı, dikkat edilmeli, hassasiyet gösterilmelidir?

Aksi takdirde zorluklar sıkıntılar hiç eksik olmaz, Hainler bitmez, satılmış insanlar faaliyetlerini sürdürürler. İşte tarih sayfalarından bir tabloyu sizlerle paylaşalım ne kadar hassas ve dikkatli olmamızın gereğini gözler önüne serelim.  Sultan Abdülaziz´e oyunlar oynanmış tahttan indirilmiş. Bunun yanı sıra Sultan´ı öldürmeyi de iyice kafasına koymuş bulunan Hüseyin Avni Paşa, pehlivan yapılı üç caniyi Fer´iyle Sarayı´nda kasten bahçıvanlıkla va­zi­felendirmiştir. Bunlar, 4 Haziran 1876 sabah sularında Abdülaziz Han´ın odasına girdiler. Abdülaziz Han, bir müddet kendilerine karşı koymaya çalıştıysa da muvaffak olamadı. Zorbalar, işledikleri bu feci cinayete intihar süsü vermek için onun bileklerinin damarlarını kestiler. Bir müddet sonra Valide Sultan, oğlunun kanlar içinde yerde yattığını gördü ve ağlamaya başladı. O sırada Hüseyin Avni Paşa, tertiplediği katlin neticesini almak için saraya geldi. Abdülaziz Han´ın daha ölmemiş olduğunu görünce onun saray karakolunun kahve ocağına götürülmesini emretti. Böylece henüz can çekişen Sultan´a doktor müdahalesini geciktirdi. Nihayet Cihan Sultanı İslam´ın Halifesi caniler, hainler çetesi Hüseyin Avni, Mithat ve Rüştü Paşaların gözleri önünde şehit oldu. Hüseyin Avni Paşa Çerkez Hasan tarafından öldürülürken Sultan Abdülhamid han mahkeme kurup bu hainlerin bu canilerin tamamını hesaba çekti ve cezalarını almasını sağladı?

İşte idam edilen bir patrik ile ilgili bazı notlar: Ahmet Cevdet Paşa Patrik Grigoryos´un Etniki Eterya´ya verdiği desteği gizlemek için birçok şehirde ?ticari şirketler? maskesi altında çalışmalar yaptığından bahseder. Osmanlı hükümeti ilkin, Grigoryos´un Yunan isyancılarına verdiği gizli destekten o derece gafildi ki, isyanı bastırmak için ondan yardım istedi. Bunun hiç etkisi olmadı. İsyan devam etti. Patrik Grigoryos ve bir kısım Rum papazların, Yunan isyanına destek verdikleri daha sonra anlaşılmış ve bunlar idamla cezalandırılmışlardı. Kayseri, İzmit ve Trabya metropolitleri İstanbul Balıkhane Pazarı´nda idam edildiler. Grigoryos, 21 Nisan 1821´de paskalya günü Patrikhane´nin orta kapısında asıldı. Boynundaki yaftada şunlar yer alıyordu: ?Devlet-i Aliye´nin nimetlerinden faydalandığı, her türlü imtiyaza sahip olduğu halde nankörlük edip Rumları devlet aleyhine isyan ettirmeye çaba gösterdi.?

Grigoryos, yazmış olduğu mektubunda Türklerin nasıl yok edileceğine dair şunlardan bahsetmişti: Türkleri madden ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Çünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır. Gayet mağrurdurlar ve izzeti nefis sahibidirler. Bu hasletleri de dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına, kumandanlarına, büyüklerine olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler, zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar? Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını kesmek, dini metanetlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, milli anane ve maneviyatlarına uymayan yabancı fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır... Maneviyatları sarsıldığı gün maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün olacaktır. Osmanlı Devleti´ni tasfiye için yalnız olarak harp meydanlarındaki zaferler kâfi değildir. Ve hatta sadece bu yolda yürümek, Türklerin haysiyet ve vakarlarını tahrik edeceğinden hakikatlere nüfuz edebilmelerine sebep olabilir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden bünyelerindeki bu tahribatı tamamlamaktır? Bunun için bilinçli ve şuurlu olmalıyız?

Bu millet öyle büyük, öyle vefakâr, öyle cefakâr, öyle bilinçli ve şuurlu ki tüm oyunları görmüş ve anlamıştır. Cenabı Hak birliğimizi ve dirliğimizi bozmasın. Küffar ve Münafıklara fırsat vermesin. Güzel günlere erişmek, şuurlu ve bilinçli olmak temennisiyle?