Cemil Gülseren


Yenilenen sadece yıl mı?


Klasik bir giriş: Evet yeni bir yıla "merhaba" diyoruz. Merhaba`nın, "Rahat ol, benden sana zarar gelmez" anlamlarına geldiğini duymuşsunuzdur. 2012`den bize zarar gelmez çünkü o bir sayıdır. Takvimin sayısal ifadesidir. İnsanlardan 2012`ye nelerin ulaşacağını ancak tahmin edebiliriz. Şu aşamada da temenni en uygunudur. Bütün temennilerin başında da sağlık, huzur, barış, başarı dilekleri gelecektir. Her şey bu dört kelime için. Dört dörtlük bir dilek.

Yıl yenileniyor doğal olarak ve zamanı gelince yılla beraber biz de yenilenecek miyiz göreceğiz. Değişen yalnızca takvimler mi olacak? Yaşayacağız. Takvim değişince istisnasız herkes büyüyor. Değişim denilen bu büyüme olmasın? Elbette değişimin büyüme olması en bekleneni. Küçülme de değişimdir oysa. Erime, bitme de değişimdir. Yenilenmeye dönecek olursak onda tecrübe vardır. İyileri seçme, ayıklama vardır. Yanlışlardan vazgeçme vardır. Yenilenmede hayat vardır, azim vardır, hırs vardır. Yenilenmede gelecek ümidi vardır, yaşama sevinci vardır, umut vardır. Her yenilenme zaten değişimdir. Her yenilenme haliyle büyümedir. Ya da biz öyle istiyoruz. Devletler, milletler ve insanlar hep bu yenilenme rüzgârına kapılırlar. Önemli olan rüzgârın önünde savrulmadan onu arkasına alarak, onu enerjiye çevirerek, onunla güçlenerek hareket etmektir. Rüzgârın önünde kuru bir yaprak gibi savrulmak ancak duygusal şarkılara yakışır. Gerçek hayatta bu olabilemez.

"Saldım çayıra, Mevlam kayıra" gibi söylem artık mantıklı değil. Allah, işini bilenin, işin ehli olanın yanındadır. Oluruna bırakırsan, oluru görürsün. Olmasını istediğin ise "hedef"tir. Hedefi belli edemeyenler de ancak "Boşa kürek çekerler." Karanlığa kurşun atmadan farksızdır. Gazetemiz DARENDE HABER`in de yenilikçi bir kaptanının olması bir şanstır. Yenileşmeye açık, değişimi pozitife çeviren bir yayın müdürü, azimli, dinamik Aslan Tektaş`ın gayretlerini gazeteyi izleyen herkes görüyor. Onun görmesini istediğim bir iki hususu yeri gelmişken ifade etmek isterim: Köy-Kasaba haberlerine de yer vermesi konusunda bana da çok istek yapılıyor. Arz edeyim bu vesileyle. Bir de okuyucu üzerinde beklentiler, istekler adına yılda bir defa da olsa anket düzenlenmesi önerileri var. Düşünülebilir. Bu yapılacak olursa benim görüşüm yaz ayları en uygun zamandır. Yine yaz aylarında olabilecek bir yazarlarla istişare toplantısı söz konusu olabilir. Malum ulusal gazetelerde köşe yazarlığı ile yerel gazetelerdeki farklı. Köşe yazarlarının hemen her konuda yazı yazmaları sanki Türkiye`de olağanmış gibi bir gün spor, bir gün siyaset, bir başka gün din, öteki gün dil, ertesi gün hukuk sonra ekonomi, çevre, enerji uzar gider. Uzmanlık alanları ile yazmak dururken okuyucu mu ister, yayıncı kuruluş mu kestiremezsiniz, her gün yazarınızı ahkâm keserken görebilirsiniz. Alanıyla ilgili yazmak artık daha da tutulur oluyor farkındaysanız. Yerel gazetelerde yazmak daha kolay değildir. Ben yazdım oldu dersiniz o başka. Yazdıklarınız, A. Turan Alkan`ın deyişiyle "kuma düşmüş bilye tanesi gibi" ses çıkarmıyorsa, etki yapmıyorsa, tepki vermiyorsa yazar sitem de eder, alınganlık da gösterebilir hatta kırılabilir de. "Ben oynamıyorum" diyemezsiniz. Belki gazetedeki köşenden evinizdeki köşene çekilebilirsiniz. "Yazmazsan yazma" diyen okuyucu olabileceği gibi, "Keyfin bilir" diyen yorumcu da çıkacaktır. Beni soracak olursanız söyleyeyim. Ben köşem olduğu için yazanlardan değilim. Yazdığım için bu köşedeyim.

Köşesi olan herkes, her şeyi bilir geçiniyorsa o daha da yanlış bence. Köşe yazarı öngörebilir, sezebilir, uyarabilir, öneri getirebilir, çözümler sunabilir ama her şeyi bilemez. Her şeyin ilacını da bilemez. Her şeye de maydanoz olamaz haliyle. Ya da ben böyle düşünüyorum. Her yazarın tarzı şüphesiz farklı olacak. Aynı renk olması zaten hoş görülmemeli. Kimi üsluplu yazar, kimi polemikten hoşlanır. Kimi mahalli dedikodular peşinde koşar, kimi över kimi ironi yapar. Hoş bana göre yerel polemikler ses getirmiyor. İnsanlar basın yayın üzerinden birbirlerini yıpratmanın eşinde. Üzüm yemekten çok bağcıyla uğraşılıyor. Çözüme de katkı sağladığına pek inanmıyorum.  Tiraj adına yapay tartışmalar ancak kişisel -ego- tatmininden öte gitmiyor. Havanda su dövülüyor. Herkes işini yapsın ama en iyi bildiğini en iyi bir şekilde.

Diyeceklerimi dedim. Şimdi gelelim Darende Haber`in yeni yüzüne. Renkli, daha canlı, kaliteli kâğıt, yeniliklere doymayan bir genel yayın müdürü. Hoş gözleri görmeyenin eline cam versen de elmas versen de ne fark edecek? Yenilenen gazete de okumayan için ne kıymet ifade edecek ki?...

Kadir kıymet bilir, memleket sever, okur yazar bütün dostlara yeni yılda güzellikler dilerim. Herkesin, her yaşın güzellikleri başkadır bilirsiniz. On sekiz yaşın güzelliği ile altmış sekiz yaşın güzelliği elbet başka olacaktır. Çünkü beklentileri aynı değil. İşte gizemli bitiş: Kaçtığınız, kovaladığınızdır aslında.