Musa Tektaş


Yeniköy Mahallesinde Alevi Ve Sünni Kardeşlerimizin Birlik ve Beraberlik Kültürü


Yeniköy Mahallesinde Alevi Ve Sünni Kardeşlerimizin Birlik ve Beraberlik Kültürü

17 Ekim 2018 tarihinde Yeniköy Mahallesini ziyaret ettik. Ali Coşar´ın evine misafir olduk. Köyün tarihçesi ve ekonomisi hakkında bilgiler aldık. İkindi namazını camide edâ ettikten sonra; Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilen sosyal tesisler önünde Yeniköy sakinleriyle görüştük. Özellikle Alevi inancına mensup vatandaşlarımızdan kültürel faaliyetleriyle ilgili bilgiler edindik. Birlik ve beraberlik içinde yaşanan bir kardeşlik atmosferine şahitlik ettik.

Ali Coşar (1965 doğumlu)

?Yeniköy evvelden Ermeni vatandaşların yayla yeri imiş. Cano isimli bir vatandaşın yaylası imiş. Koyun sürüleri var imiş. 1915 yılındaki tehcirden sonra burayı Çomoğlular, Zaloğlular, Söylemezler, Şoför Mustafa ve Kubat aileleri hazineden satın almışlar. Hepsini temsilen organizatör olarak Çomoğluları görevlendirip,  bir nevi ağalık sistemiyle çiftçilik yapmışlar. Çomuzade Selim Efendi, Çomuzade Ahmet Efendi ileri gelenleri imiş?

 Değişik beldelerden göçüp gelen aileler önce ağa mülkünde çiftçi olarak sonra da ortakçı olarak çalışmışlar. Sonra da o mülkleri zamanla satın alarak devam etmişler. Alevi komşularımız bizden evvel gelip yerleşmişler.  Burada bulunanlar Engizekli, Kepezli, Kürecikli ve Sinemili aileleridir. Bizim aslımız Karakeçili Türklerinden olup, Akçadağ´ın Levent bölgesinden dedelerimiz göçüp gelmişler. Köyün kurucusu sayılan dedemizin ismi de Levent´dir. Yeniden kurulan bir köy olduğu için ismi de Yeniköy olmuş. Sünni aileler; Leventliler, Kozlucalılar, Şalikliler, Kollular ve Hacılarlılar´dır. Köyde eskiden 26 sürü davar vardı.  Her sürüdü 250-300 koyun bulunurdu. Şimdi pek kalmadı. İşte Darende´nin büyük aileleri köylere ortakçı olarak davar verirlerdi. ?Başölmez? diye bir ortakçılık sistemi vardı. Örneğin ortağa 50 koyun verilir. Çoğalırsa artan kuzularını alır, ama kurt yerse veya hastalık gelirse; o 50 koyun ölmez yitmez esas demirbaştı. Aslında dinî ve hukukî açıdan pek uygun değil ama böyle bir sistem gelişmiş, mal sahibini koruyan bu sistem, emek veren köylünün aleyhine idi.

Yukarıda söylediğim gibi zamanla araziler satılınca köylüler satın almıştır. Bu köyde hiçbir kimse hazine malı gibi beleş bir mal edinmemiş, emekle, alının teriyle çalışarak tarla ve arazi sahibi olmuştur. Zamanla aileler büyüdü ticaret yapan aileler Elbistan´a Malatya´ya, İstanbul´a ve Ankara´ya göç ettiler. Darende´de Yeniköylüler Galerisi Yıldırım ailesinindir. Yine Yıldırım ailesinin Malatya´da büyük bir oyuncak mağazası vardır. Elbistan´da Perdeci Hayrettin Coşar var. İstanbul´daki hemşehriler elektronik ve telefon sektöründe yoğunlaşmıştır. İstanbul´da Hakan Çakır´ın tekstil fabrikası var. Demirdağlar ailesi marketçilik yapıyor.   Ankara´daki hemşehriler konfeksiyon ve tekstil sektöründe hizmet üretmektedirler.

Muhittin Baş (1955 doğumlu)

Kozluca´dan gelen Beşir Hüseyin Pekcan adındaki bir vatandaşın gayretleriyle 1950´li yıllarda camimiz yapılmış. Arsasını Yıldırımlar bağışlamış. Bütün köylünün katkısı vardır. 1989 yılında merhum Turgut Özal´ın talimatlarıyla devletimiz tarafından yeniden yaptırılmıştır. Minaresini de Şoför Mustafa Özer´in kardeşi Battal Özer yaptırdı. Bütün hayır sahiplerinden Allah razı olsun. Köyümüzde okulumuz açık, ayrıca Kur´an Kursu´muzda hanım kardeşlerimiz dinî eğitim almaktadırlar. Allah devletimize zeval vermesin.

Hüseyin Özkurt (1947 doğumlu)

Köy ilk kuruluşunda, yolun altındaki kısımda 30 hane var imiş. Hacılardan gelen Hacı Kaykaç ilk dükkân açan kimse idi. Eskiden gariplermiş, ikballeri açıldı denilmiş, onun için onlara ?İkballer? denir. Şimdiki iki dükkân da yine Kaykaç ailesinindir. Eskiden beri onlar ticaretle uğraşırlar. Dükkânın birinin adı da İkbal Market´tir. Şimdi geçim genelde tarım, çiftçilik, kayısı, badem üretimi ve hayvancılık üzerinedir.

Köyümüzdeki aile büyükleri Hacı Hulûsi Efendi´ye karşı çok hürmetlilerdi. O aileye  hürmetimiz devam eder.   Hatta Alevi ailelerimizden Ali Gül, Mamo Gül gibi büyükler namaz kılar, özellikle Cuma namazına Darende Şeyh Hamid-i Veli Camii´ne giderlerdi. Hulûsi Efendi Hazretleri de buradakilere dostluk gösterirdi. Hatta Hulûsi Efendi´nin bir hac ziyaretine gidişinde Ali Gül ?Kerbela´dan bir möhür secde taşı getirir misin?? demiş. O mübarek de Kerbela´dan Ali Gül´e bir möhür secde taşı getirmiş. Namaz kılarken Aleviler Kerbela toprağına secde ederler. Mamo Gül Demirdağ çok misafirperverdi. Gelen çerçiler, misafirler ona kalırlardı. Cömert biriydi ama giyimi biraz yamalıklı, eski püskü fakir işi idi. Rahmetli 1955 yılında bir gün Sivas´a gitmiş. Orada nereli olduğunu sormuşlar. O da Darende´nin Yeniköy´denim demiş. Oradan ?Bir isim soracağız, hanedan bir kimse Mamo Gül Demirdağ´ı tanıyor musun?? demişler. O da ?Benim.? demiş, hayret etmişler. O soranlar bir terzi çağıralım da sana bir elbise diktirelim demişler. Mamo Dayı da ?Benim yeni elbiseye değil, yeni hayırlar yapmaya, insanlara cömertçe ikram etmeye ihtiyacım var.? demiş.  

Köyümüz, Darende civarında Alevi ve Sünni vatandaşların bir arada yaşadığı örnek bir köydür. Hiçbir anlaşmazlık ve kötü bir davranış olmamıştır. Bundan sonra da olmaz. Hoşgörü, birlik ve beraberlik içinde yıllardır yaşayıp gitmekteyiz. Alevilik kültürü adına yaşattığımız pek bir şey de kalmadı. Muharrem ayında oruç tutar yas ederiz. Her yıl aşure yapıp dağıtırdık. Herkes bütçesine göre bir katkıda bulunurdu. Bu sene onu da yapamadık. Gittikçe kendi eski kültürümüzden uzaklaşmaktayız.

Eskiden Elbistan Kantarma´dan dedeler gelirdi, cem yapardık, lokma dökülür herkese ikram edilirdi. Lokmanın kalanı da çevre evlere dağıtılırdı. Müsahiplik töreni yapılırdı. Alevilikte müsahip şöyle olunur: İyi anlaşan iki arkadaş "Yol kardeşi" olmaya karar verdiklerinde önce ailelerinin ve eşlerinin bu konuda rızalarını almaları gerekir. Normal bir anne babadan olan kardeşler birbirinin hatasından sevabından sorumlu değildirler. Ama müsahiplikte ise; iki taraf birbirinin hatasından ve sevabından sorumludur. Otokontrol sistemi vardır. Bir Alevi yerleşkesinde örneğin köyde oturan herkesin müsahip olduğu düşünülürse ve müsahiplerin de bu ilkelere bağlı yaşamı olursa, gerçekten o yerleşme toplumsal anlamda birliğin, kardeşliğin, hoşgörünün, toplumsal barışın, iktisadî bölüşümün, hakça yapıldığı bir yapı oluşmuş olur. Müsahiplik töreni dedenin huzurunda yapılır kurban kesilir yemek ikram edilirdi.

Şeyho Akbulut (1933 doğumlu)

Yeniköy Alevileri abdest alırlar, cenazeler camiden kalkar, köyün imamı kaldırır. Düğünlerimizde aynıdır. Eskiden okuntu dağıtılırdı. Düğün sahibinin yakın bir akrabası havlu, çorap gibi hediyelerle bütün komşuları dolaşır hediyelerini takdim eder, düğüne davet ederdi. Komşular da ertesi sabah davul sesini duyunca gelir, bayrağın, düğünün hayırlı olsun derlerdi. Kapı kösleme, sandığa oturma gibi adetlerin hediyesini kirve verirdi. Düğün sonunda yemek ikram edilirdi. At ile gelin getirilirdi. Damadın kapısına gelin inince damdan elma, üzüm şeker gibi çerez atılırdı. Şimdiki takı töreni yerine o zaman ortaya bir teşt konurdu. ?Peygamber aşkına? nidalarıyla herkes imkânı nispetinde teşte para atardı. Düğünde sağdıç veya diğer bir adıyla kirvenin attığı paradan yüksek para atılmazdı. Hatta şimdi olduğu gibi kameraya kim kaç lira verdi diye çekim yapılmaz, liste de tutulmazdı. O zaman samimiyet vardı. Dinî nikâhı imama mutlaka kıydırır, dinî vecibeyi de yerine getirirdik. Halen de öyleyiz.  Yeniköy´ün kültürü tümüyle birlik ve beraberliği tarihe geçecek bir niteliktedir.

Ali Rıza Demirdağ ( 1967 doğumlu /Muhtar)

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı Başkanı Hamidettin Ateş Efendi´den ve Vakfa destek olanlardan Allah razı olsun. Güzel hizmetler sunuyorlar. Vakıf sosyal yardım ve kurban eti dağıttığı zaman Alevi vatandaşlarımızı da ayırmadan köyümüzdeki ihtiyaçlı ailelere gerekli yardımları yapmaktadırlar. Somuncu Baba´nın türbesinin Darende´de bulunması, Hulûsi Efendi´nin burayı gülistana çevirmiş olması Darende için büyük bir kazanımdır. Hatta sadece ekonomik yönden bile hesaba katsak; çok büyük maddî destek unsurudur. Esnafından manavına, minibüsçüsünden petrolcüsüne her ticarethane bu büyükleri ziyarete gelen misafirlerden ekonomik anlamda faydalanmaktadır. Yaz aylarında binlerce ziyaretçi geliyor, adım atılacak yer kalmıyor. Biz Elbistan yolundan gelip geçenleri bizzat görüyoruz. Zamanında bu yol da Hacı Hulûsi Efendi´nin ziyaretine gelen Darendeli hemşehrimiz Maraş Valisi Adnan Darendeliler tarafından, Hulûsi Efendi´nin ricası üzerine genişletilmişti. Sonra da sağ olsun Hamidettin Ateş Efendi´nin ricası ile Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Ali Helvacı Bey ilgilendi ve asfalt oldu. Bizim için de bu yol ve Somuncu Baba ziyaretçileri çok önemli. Hiç olmazsa her dakika bir araba geçiyor. Darende´ye veya Elbistan´a ulaşımda hiç zorluk çekmiyoruz. Darende´yi Darende yapan en önemli unsur; Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi´dir. Sağ olsun, oğlu Hamidettin Ateş Efendi´de babasının vasiyeti üzerine hastaneyi yaptırdı. Sadece hastane bile tek başına teşekkür edeceğimiz, minnet borçlu olduğumuz önemli bir hizmet?

Şeyh Hamid Kaykaç ( 1940 doğumlu)

Somuncu Baba Türbesi´ni her zaman ziyaret ederiz.  Türbenin eşiğinden saygıyla girip, türbeye dua okunur, niyaz olunur ve ziyaretçi arkasını dönmeden geri geri çıkılır. Eskiden kurban da götürürdük. Kuzu, gıdık ne varsa bir tane alıp, aile ve komşular toplanıp giderdik. Kurbanı keser orada büyük bir kazan tonguş pişirir hem biz yer hem de yettiği kadar orada bulunana misafirlere de ikram ederdik. Köyümüzden yetişen çok sayıda okuyan, tahsil gören kimseler var. Türkiye´nin değişik yerlerinde üst düzey memurlarımız var. İki kaymakamımız var. Biri benim oğlum; Artvin/Yusufeli kaymakamı Eyüp Kaykaç diğeri yine yeğenimiz Kırklareli Lüleburgaz Kaymakamı Mustafa Kaya. Askeriyede değişik rütbelerde askerlerimiz var. Malatya´da ve diğer vilayetlerde farklı kademelerde devlette görev yapan memur sayımız fazladır.  Bu vesileyle bütün hemşehrilerimize selamlarımızı sunuyoruz. Allah milletimize, devletimize zeval vermesin. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun?