Musa Tektaş


Vahap Sönmezler ile röpörtaj


 

Darende´nin tanınan simalarından, Heyiketeği Mahallesi halkından Vahap Sönmezler ile sağlığında, 13 Nisan 2010 tarihinde bir röportaj gerçekleştirmiştik. Hayatını, hatıralarını Darende hakkındaki görüşlerini paylaşmıştı. 10 Mart 2015 tarihinde Vahap Sönmezler vefat etti. Şimdi kendisini rahmetle anarak bize anlattığı hususları birlikte okuyalım.

 Sayın Vahap amca doğum yeriniz, memleketiniz, okul hayatınız, memuriyetiniz ve kısacası anılarla dolu olan hayatınız hakkında bize bilgi verir misiniz? 

1929 yılında Sivas´ta dünyaya gelmişim. Bütün aile efradım Sivas´ta kalmış ve orada yaşamışlar. Ben Sivas´ta doğunca Abdulvahap Gazi Hazretleri´nin ismini vurmuşlar. O zamanki hükümetin kararıyla Darende Sivas´tan ayrılıyor ve Malatya iline bağlanıyor. Malatya o karardan itibaren ilimiz olarak kabul ediliyor. Böylelikle Malatya ilinin nüfusunda bir değişiklik oluyor. 

Aileniz kaç yılında Malatya´ya/ Darende´ye göç etti? 

Ailemle 1932?1933 yılları arasında Malatya iline göç etmişiz. O zamanlar Darende´de sadece Cumhuriyet İlkokulu vardı. Ben ilkokulu 1941 yılında bitirdim. Darende´de Ortaokul ve Lise olmadığından, halamın da durumu iyi olduğundan, beni İstanbul´a yanlarına okumam için çağırdılar. Ben de gittim. Kadıköy Birinci Ortaokulu´nda bitirdim. Liseyi de Haydar Paşa Lisesi´nde okudum. Haydar Paşa Lisesi´nde o zamanlar 4500 öğrenci mevcudu vardı. Lise bittikten sonra üniversite imtihanına girdik, kazanamadık. Fakat bu arada Maraşlı ailem ile evlendim. Ailem ile Darende´ye gidecektik fakat biraderim Ceyhan´a gelmemi ısrarla isteyince, Haydarpaşa´dan trene bindik, Ceyhan´a gittik. Beni oradan bırakmadılar. Orada gıda üzerine bakkal dükkânı açtım. İki sene dükkânı çalıştırdım ama orada bulunan bankalar benden dükkânı kapatıp memur olarak bankada çalışmamı istiyorlardı. Bunun üzerine ben dükkânı amcam oğlu Abdurrahman Sönmezler´e devrettim. Oradan da Yapı Kredi Bankası´na memur olarak geçiş yaptım ve 1958 yılına kadar görevde bulundum. Darende´de Hükümet Konağı yanınca o hükümet konağındaki bulunan memur, konağın yanmasında suçlu bulununca onu görevden aldılar. Bunun üzerine babam bana haber göndererek bankadan istifa etmemi ve hükümet konağında görev yapmam için memurluk imtihanına girmemi, kendi yanlarında bulunarak göreve devam etmemi istediler. Biz de ecdadın tavsiyesi üzerine Darende´ye geldik. 1958´de vergi memuru olarak göreve başladım. 1958´den 1983 yılına kadar vergi memuru olarak görevime devam ettim ve emekli oldum. Şu anda emekli olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Şu anda bulunduğumuz ev ecdattan kalmadır. Sönmezler Konağı olarak geçmektedir. Cumhuriyetten önce Ebubekirzadeler lakabıyla anılırken Cumhuriyetin ilanından sonra Sönmezler soyadıyla anıldık. Dedemin adı Osman Hayri Sönmezler´dir. Babamın adı Hacı Ali Sönmezler´di. Babam arazimiz geniş olduğu için bağ bahçe işlerinde, tarımla uğraştı. Geçimini böyle sağlardı.

 Dedenizin Sivas Kongresi´ndeki hizmeti ne idi? 

Dedem Osmanlı döneminde Atatürk´ün Sivas´a girmesinde de, Sivas Kongresi´nde de hizmet yapmış bir adamdı. Osmanlı için ve Cumhuriyet dönemi için bu memlekete çok hizmetleri olmuştur. Dedem 1938´de Sivas´ta vefat etti. 

Darende´de gençlik döneminizde hatırladığınız büyük şahsiyetlerden kimse var mı? 

O dönemde Şeyh Hamid-i Veli Camii´nin imam hatibi Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi var idi. Müftü Taha Buyurgan var idi. Kaldırımda Köşker Hafız var idi. Hem Köşkerlik yapar hem de sayılı âlimlerden idi. Zenginlerden Zaloğlu Ahmet ağa var idi.

 Yine o dönemde yaşayan Korkmaz Hafız hakkında ne dersiniz? 

Korkmaz Hafız´da o dönemin hatırı sayılır büyük insanlarından idi. Davaları takip eder sonuçlandırmaya uğraşırdı. Yani o zamanki kanunları iyi bilen bir şahıs idi. Küpeli isminde bir hancı vardı. Mahkemede davayı kaybedince Korkmaz Hafız hakkında bir şiir yazmış idi. 

Esat Hoca hakkında neler söylersiniz?

 Esat Hoca o dönemin çok büyük bir din âlimi idi. Ramazan-ı Şerif´te, Kurban Bayram´larında gece hiç uyumaz namaz kılar ve vaaz etmek üzere Somuncu Baba Camii´ne gider bizler de onun nasihatlerini kaçırmaz takip eder ve vaazlarından istifade ederdik. 

1958 senesinden sonra Darende´de bulundunuz. Bu zaman zarfı içerisinde Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi ile anılarınız olmuştur. Bu anılarınızdan bahseder misiniz? 

Evet. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi´nin ziyaretlerine giderdik. Kendisinin dönemindeki aile efradına ve kendisinden sonraki aile ocağına da hürmetimiz sevgimiz sonsuzdur. Belediyemizin yapamadığı hizmetleri Darende´ye yapmıştır. Bu yapmış olduğu işlerde büyük bir azimle çalışmıştır.

Bir gün evleri misafir dolu iken, Hulusi Efendi´ye akşam yemeğinden sonra eşi Naciye Hanım demiş ki; ?Efendi sabah misafire ne ikram edeceğiz?? Hulusi Efendi Hazretleri; ?Sabah ola hayrola.? diye buyurmuş.

Daha sonra ben bu mevzuyu Hasan Kumtepe´den dinledim. Hasan kardeşimiz o dönem kamyon şöförü idi. Antep´e arabayı tamire götürmüş. Ona o zaman arabası Fiat marka olduğu için ona Fiat Hasan derlerdi. Fakat sonra o arabayı satıp yerine Ford marka araba alınca bu sefer adına Ford Hasan demeye başlamışlardı. Antep´te tamir işi bitince orada bulunan Darendeli bir hemşerimiz veya Hulûsi Efendi´nin bir gönül dostu ?Darende´ye giden bir araba yok mu? Darende´ye gidecek birkaç parça emanetim var.? deyince bizim Hasan; ?Ben gideceğim.? demiş.

O hemşerimizin emanetlerini arabaya yüklemişler ve Darende´ye Hulusi Efendi Hazretleri´nin evinin kapısının önüne sabah namazı vaktinde emanetleri teslim etmişler. Böylece Hulusi Efendi´nin ?Sabah ola hayrola.? kelamının hikmeti ayan beyan ortaya çıkmış. Misafirlere ikram edilecek erzak vs. sabah erkenden gelmiş.

 Bir de oğlu Merhum Hacı Kemal ağabeyin cenazesinde ben izin alarak aile kabristanındaki cenazeye iştirak ettim. Cenazeler defnedilirken sebat ile Allâh´ın takdirine tereddütsüz boyun eğdiğini gözlerimle görünce ne büyük bir insan olduğunu daha iyi idrak ettim. Biz olsak hüngür hüngür ağlardık. Eğer onun emrine boyun eğmemiş olsak Yaradan´a karşı büyük bir isyan içerisinde olurduk.

/resimler/2016-5/6/1836166624008.jpg

 Sizin ilköğretimdeki arkadaşlarınız kimlerdi, isimleri nelerdi, ne iş yaptıkları hakkında bize bilgi verir misiniz? 

İlkokulu Abdurrahman Başer ve kardeşi Hacı Hasan Başer ile beraber bitirdik. Bunlar Adana´da ticaretle uğraştılar. Zengin oldular. Bizde okuduk memur olduk. Şu anda oturduğumuz bina içerisinde 80-100 kişinin hakkı var. Bende mirasçılardan biri olduğum için şu anda oturuyorum. 

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Hazretleri´nin Darende içerisinde esnaflık yaptığı, marangozluk yaptığı hakkında bize bilgi verebilir misiniz?       

Hulusi Efendi´nin marangozluk yaptığı sıralarda ben okuduğum için marangozluk yaptığını görmedim ama duyardım. Çok maharetli bir marangoz olduğunu işitirdik. 

Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi´nin 1990 senesinde vefatından sonra oğlu Hamideddin Efendi´nin Vakıf Başkanı olarak hizmetlerini devam ettirmesi hakkında izlenimleriniz nelerdir?

 Hulusi Efendi Hazretleri´nin isteyip de yapamadığı işleri oğlu Hamideddin Efendi gerçekleştirmiştir. Biz Hulûsi Efendi´yi Hamidettin Efendi´yi ve aile efradını canı gönülden seven bir aileyiz. Yapmış olduğu hizmetler herkes tarafından takdir edildiği gibi bizlerde büyük bir hayranlıkla takdir ediyoruz. Devletin yapması gereken bazı hizmetleri Vakfımız gece gündüz demeden insanlığa hizmeti ibadet aşkıyla yapmaya çalışmaktadır. Allah Hamidettin Efendi´ye ve aile efradına hayırlı uzun ömür versin. Hizmetlerinin devamını dilerim.   

Siz Darende Belediyesi´nde Başkan Vekilliği ve Encümenlik gibi görevlerde bulundunuz. Eski Darende Belediye Başkanlarından ve yapılan hizmetlerden bahseder misiniz?

 Darende´ye Cumhuriyet Hükümeti´nin büyük hizmetleri oldu. Darende´nin içerisinde akan tohma suyunu eskiden biz içme suyu olarak kullanırdık. Sabahları erken kalkar (Her evin ikişer su küpü olurdu.), erken saatte bunları doldurur gün boyunca onu içerdik. Daha sonra belediyemiz Aşudu suyunu memlekete getirince onu kullanmaya başladık. Belediyemizde en uzun süre Belediye Başkanlığı´nı Taha Buyurgan yaptı. Daha sonra Hacı Mustafa Özalp yaptı. Selahattin Çomoğlu yaptı. Herhalde en fazla görev yapan odur. 1984´de İhtilalde 4 ay Başkan Vekili olarak ben de görev yaptım. 

Darende´nin geleneklerinden örf ve adetlerinden bize bahseder misiniz?    

 Darendeli demek devletine, milletine bağlı insanlar demektir. Memleketimizin neresine giderseniz gidin bir Darendeli´yi orada görmek mümkündür. Oğlum üniversiteyi kazanıp da Erzurum´a kaydını yaptırmaya götürdüm. Okula kaydını yaptırdıktan sonra çarşıya çıktım. Orada bir esnafa burada Darendeli var mı diye sorunca ?Şu karşıdaki esnaf Darendeli? dedi. Türkiye´nin neresine giderseniz gidin Darendeli´yi görebilirsiniz.

Bugün Hulusi Efendi gibi olmamız mümkün değil ama bizde elimizden geldiğince insanlar için faydalı olmayı, yedirip içirmeyi, insanlığın ihtiyacını gidermeyi, gücümüz nisbetinde çalışırdık.

/resimler/2016-5/6/1835310529399.jpg

 Neden acaba Darende´li hemşerilerimiz Osmaniye, Ceyhan, Adana kısacası Çukurova´yı tercih etmişler? 

Çukurova´ya gurbete giden insanlar için bilhassa kış mevsimi ılık olduğundan dolayı tercih edilen bir yer. Bir de Darendeliler ticareti, alışverişi esnaflığı Somuncu Baba´nın da himmetiyle iyi bilen insanlardır. Gittikleri yerlerde kendilerini sevdiren esnaflığını kabul ettirten insanlardır. Çukurova geliri bol gelişmeye elverişli iklimiyle nüfusuyla ticaret yapmaya elverişli bir yer olduğu için Darendeli hemşerilerimiz bu yöreye yerleşmişler, ikamet etmişler, ticarette söz sahibi olmuşlardır. Kayseri yöresinden de Darende´ye haftalık 7-8 tane tır gelir gider. Bunun sebebi Darendeli esnaf kardeşlerimizin sözlerine sadık olduğundan Kayserililerin de güvenlerini kazandıklarından dolayı Kayserili iş adamları Darende ile alışverişte ticarete güvenle devam etmektedir. Darende´den bir tane memleketine ihanet eden bir şahsiyet çıkmamıştır. İşte Ceyhan´da bankaların ısrarla beni memur olarak bankalarına almak istemelerindeki başlıca sebeplerden birisi de bulunmuş olduğumuz yörede Darendeli iş adamlarının güvenini kazanıp kendi bankalarına müşteri kazandırmak amacı ve bize olan güvenleridir. Gerçekten de biz bankaya memur olarak girince bankanın müşteri sayısı büyük oranda artmıştı.  

Bu oturduğunuz bina kaç yıllıktır, biliyor musunuz? Bunun gibi başka eski tarihi canlı bina var mı?

 /resimler/2016-5/6/1834551934942.jpg

Oturduğumuz bina 150-200 senelik vardır. Bunun gibi canlı eski binalar vardı ama binada oturan kimse kalmayınca o binalar virane olup yıkıldı. Şu anda oturduğumuz binanın ayakta kalmasının sebebi 1958´de burada göreve başladığımdan bu yana bu binanın ayakta kalması için bakımını yapıp oturmamızdır. Bir binanın ayakta kalması insanın nefesi iledir. Eski Malatya-Gürün yolu daha önce Kurtbağı Camii´nin oradan eski hamamın oraya bir yol ile birleşirmiş. Evimizin bulunmuş olduğu yerdeki yol daha sonradan yapılınca burası değer kazanmış.

İbrahim Sözen
7.05.2016 18:03:06
Burada, Hulusi Efendi´nin kaza ve kadere daha doğrusu ALLAH´a teslimiyeti ve rızasına ait bir anımı paylaşmak istiyorum. Darende Orta Okulu´ndan arkadaşım olan, Hulusi Efendi´nin oğlu Mahmud Kemal, yanlış hatırlamıyorsam 1980 li yılların bir güz mevsiminde ablasını, yeğenlerini ve ablasının kayınvalidesini İstanbul´a götürürken meydana gelen çok üzücü bir kaza neticesinde başta kendisi olmak üzere, ablası ve yeğeni HAKKA´a kavuşur. Hulusi Efendi taziye için gelenlere, büyük bir metanet ve sabırla özet olarak, "Bu mevsimde böyle kazalar olur" deyerek ALLAH´a teslimetini ifade eder...