Abdulhamid YOLCU


Türkiye: Türk-İslâm âleminin umudu


Dünyadaki gelişmelere baktığımızda nüfusunun çoğunluğu Müslümanlardan oluşan ülke ve bölgelerde ciddi bir kaos, çatışma, savaş ve trajedi görüyoruz. Bu bölgelerde çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden her gün onlarca belki yüzlerce insan ölüyor.  Ölenlerin bir kısmını öldürenler de Müslüman olduklarını söyleyen kişi, örgüt veya devletler. Bir kısmı ise Rusya, İsrail, Amerika gibi ülkelerin doğrudan ya da perde gerisinden oynattığı kuklaları aracılığıyla öldürülüyorlar. Üstelik bu durum yeni de değil. Bu tablo neredeyse 100 yıldır aynı, değişmiyor.

Osmanlı Devleti tarih sahnesinden çekildiğinden bu yana dünyanın zahiri dengesi yerinden oynadı. Adalet terazisinin mihengini elinde tutan medeniyet güneşi olan Osmanlı Devleti´nin önüne kara bulutlar geldi. Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı hep bu kara bulutlardan düşen yıldırımlardır. Gazze´den, Filistin´den, Afganistan´dan, Irak´tan, Suriye´den, Mısır´dan duyduğumuz masumların ve mazlumların feryadı, hep bu kara bulutların çarpışmasından doğan gök gürültüsüdür. Birçok kişinin vatanını, doğup büyüdüğü ve doyduğu toprakları terkedip, mülteci olarak yaban ellere ulaşmaya çalışırken boğularak can verdikleri deniz Akdeniz değil, bu kara bulutlardan yağan yağmurların birikmiş hâlidir.

Peki bu kara bulutlar nasıl dağılacaktır? İslâm medeniyet güneşi nasıl tekrar zuhûr edecektir? Adalet terazisi tekrar kimin ellerinde kurulacak ve âleme nizam verecektir?

Her şeyin en doğrusunu Allahu Teâlâ bilir. İnşaallah kara bulutları dağıtacak maneviyat rüzgârı Türkiye´den esecektir. ?Karanlığın en koyu olduğu zaman şafağın en yakın olduğu zamandır.´ denilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, ümidimiz odur ki, Türk-İslâm medeniyet güneşi tekrar yakın gelecekte bu topraklardan doğacaktır. ?Gemi battığı yerde aranır.´ denilmiştir. Bu bakımdan inanıyoruz ki, sadece bölgemizde ve Ortadoğu´da değil, yalnızca Müslüman ülkelerde değil, tüm cihanda kıyametten önce adalet eğer yeniden tesis edilecekse, burada olacaktır. Buna can u gönülden inanıyoruz. ?Kimseye taşıyabileceğinden fazla yük yüklenmezdenilmiştir. Bu hükme kalben inananlar olarak diyoruz ki, bizden başka bir devlette, başka bir millette zulme dur demeyi başarabilecek ruh ve güç olmadığı gibi bunun derdini taşıyacak bir yürek de yoktur. Hâli hazırda bizden başka böyle bir niyeti olan millet-devlet de yoktur.

Dünyadaki Müslümanların önde gelenleri ile çeşitli gazetelerde televizyonlarda yapılan röportajları görüyoruz. Hepsi dünyanın içine düştüğü adaletsizlik ve zulüm girdabının farkındalar. Bunun sebebinin Müslümanların dünyaya meyledip ahiret hayatını unutmaları ve ölümden korkmaları olduğunun da bilincindeler. Bu durumun tersine çevrilmesinin zorluğunu da kabul ediyorlar. Ümit vadeden tek ülkenin Türkiye olduğunu her ortamda söylüyorlar. Bunun için ilk şart ülkemizin içerideki hainleri bertaraf etmesi ve birlik beraberliğini sağlamasıdır. Güçlü bir Türkiye, söylediğini yapabilen bir Türkiye etrafındaki gelişmeleri de yönlendirebilecek ve yönetebilecektir. Allah´ın izniyle ülkemiz bu yönde ilerlemektedir.

 Hizmet Ehli Bir Gönül Dostu: Osman Parlak

Hemşehrilerimizin ve gönül dostlarının hemen hepsinin tanıdığı ve bildiği birisiydi Osman Parlak. Hulûsi Efendi Hazretleri´nden bu yana ömrünü büyüklere hizmet ederek geçirmiş birisiydi. Ömür sermayesini yele vermeyen, her fırsatı değerlendirerek manevî kazanç kapılarını aralamaya çalışan ve gönle girmek için gayret gösteren bir insandı. Kendisini şahsen tanıdığım günden bu yana, güler yüzlü, sıcakkanlı, bir hizmet yaptığı zaman güzelce yapan bir insandı. 20 Ocak 2016 tarihinde Rahmet-i Rahman´a kavuştu. Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabır versin.