Hüseyin YAREN


Tüm Türkiye´ye örnek olacak hizmetler


Meşhur sanat tarihçi, Araştırmacı-Yazar, Sayın Talha Uğurluel´i Darende´mizde misafir ettik. Çok cana yakın, sempatik, sıcakkanlı, vatan sevdalısı, derin bilgi birikimine ve tarihî derinliğe sahip olan misafirimizin Darende´yi gezerken, ayrı bir mutluluk duyduğu, keyif aldığı hem gözlerinden hem de kelamlarından anlaşılıyordu. Sadrazam Cebecizade Mehmet Paşa´nın türbesinin ziyareti esnasında ?Sadrazamların devşirme oldukları iddia ediliyor işte en güzel örneği. I. Abdulhamit döneminde sadrazamlık yapan, emekli olduktan sonra Darende´ye gelen ve burada vefat eden bu sadrazam Anadolu´dan saraya gitmiş ve güzel hizmetlerde bulunmuştur.? diyerek bu büyük devlet adamını tanıttı. Buradan Darende´nin medar-ı iftiharı olan Somuncu Baba Hazretleri Külliyesi´ne doğru gidiyoruz. Her taraf buram buram tarih kokuyor. Nereye baksanız tarihten bir iz, bir sayfa görmek mümkün.

Bir sanat tarihçisi olarak Türkiye´nin hemen hemen her yerini gezen, yurt dışı programlarına katılan misafirimiz, Külliye´nin müştemilatını gezerken ?Ne kadar güzel, ne kadar temiz, yapanların ellerine ve yüreklerine sağlık?? diyor. Yürüyoruz, Külliye´nin girişindeki Taç Kapı´dan geçerken bu kapı edep ve tevazuuyla ziyaretçileri içeri kabul ediyordu. Görevlilerin saygısı ve yardım severliği ise örnek gösterilecek nitelikteydi. Somuncu Baba Hazretleri´nin türbe-i şerifi, haziredeki metfun zatlar, Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi´nin türbeleri ziyaret edilirken misafirimiz şu sözlerle duygularını dile getiriyordu: ?Türkiye´deki bu tarz eserlere örnek olacak bir güzelliğe sahip. Burada hem tarih çok güzel muhafaza edilmiş hem de modernize edilen yerler tarihle hiç zıtlaşmadan vücut bulmuş. Hem de ibadet edilecek alanlar son derece nezih tasarlanmış, bence burada tüm Türkiye´ye örnek olacak hizmetler yapılmış.? Külliye´nin her taşında bir sanat, bir estetik ve bir güzellik, bir kadir-şinastlık görmek mümkün... Balıklı Havuz ve Balıklı Kuyular ayrı bir güzelliğe sahip, Somuncu Baba Hazretleri´nin çilehanesi ise insanı duygulandırıyor. Bu büyük velinin gezdiği, nazar kıldığı, sohbet ettiği mekânlarda bulunmak insanı bir farklı mutlu ve mesrur yapıyor. Misafirimizle Külliye´den ayrılmak üzere Taç Kapı´ya doğru ilerlerken şu ifadelere kulak veriyoruz: ?Türkiye, insanlarımıza derinliğini tam olarak anlatamadığımız muhteşem eserlere sahip. Sanki açık hava müzesi gibi, her taşı her karesi özel ve kıymetli. Bunlardan bir tanesi de Somuncu Baba Hazretleri Külliyesi. Burası harikulade bir yapılar topluluğu, burada öyle beyinler saklı ki, ilimle inancı bir araya getirerek ülkeye örnek olacak eserler meydana getirilmiş. Müthiş bir ufuk derinliğine sahip, buraların imar ve ihyasını yapan ekibin Türkiye´deki önemli eser ve külliyeleri gezerek elden geçirmesi ve tekrardan düzenlemesini isterdim.? Tarihe, sanata, ecdada bu kadar kıymet vermek, sahiplenmek, sevmek, sonraki nesillere en güzel hâliyle taşımak ayrı bir mutluluk ayrı bir övünç kaynağı olsa gerek.

Kıymetli misafirimiz Talha Bey Darende´de iki güzel konferansa imza attı. Birincisi Çanakkale konulu konferansıydı. Ecdadımızın fedakârlıklarını dinlerken gözyaşlarımızı tutamadık, vatanımıza, bayrağımıza, toprağımıza, değerlerimize niçin sahip çıkmamızın gereğini hep birlikte bir kez daha hatırladık. Bizler ecdadımıza layık torunlar olmalıydık, çünkü her şey gün gibi ortadaydı ve açıktı. İkinci konferans akşam olmuştu ve Kutsal Emanetler anlatılıyordu. Tüm salon nefesini tutmuştu, saygı ve hayranlık içerisinde dinliyordu. Konferansın tamamını izahımız mümkün değil ama bir anekdotu paylaşalım:  ?Osmanlı uleması Kutsal Emanetleri ziyaret yapacaktı, hep birlikte giriş kapısındaydılar ama içlerinden bir âlim ?Bu kutsal mekânı ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in neseb-i âlisinden olanlar ziyaret etmeliler.´ demesi üzerine, ulema içerisinde bulunan üç ?Seyyid´ öne gelirler ve bu kutsal yere ayakkabıyla girilemez dedikten sonra ayakkabılarını çıkarttılar ve ziyaretlerini gerçekleştirdiler.? Aslında tüm adap, edep, nezaket onların hâllerinde görülüyordu. Bizlerde sempozyum tadında konferans dinliyorduk.

Memlüklü Sultanı Kansu Gavri´nin tamir ettirdiği ve kitabesi bulunan Zengibar Kalesi gezilirken bir kez daha Darende´nin tarihî kıymetini hatırlıyorduk. Selçukluların, Osmanlıların, Memlüklülerin, Dulkadiroğullarının ve ilk çağdan günümüze pek çok kavmin izleri vardı. Bu ise Darende´nin önemini ortaya koyuyordu. Hasan Gazi Şehitliği´ne çıktığımızda ise şehitlerimizi bir kez daha gönülden hatırlıyor, Fatihalar okurken bu güzel hizmetleri yapanlara bir kez daha minnet ve müteşekkir olduğumuzu ifade ediyorduk. Hasan Gazi Hazretleri´nin türbesi ve mezarlar ziyaret edilirken Kaçar Hanedanı´ndan Takiyyüddin Efendi´nin mezarı dikkatimizi çekiyordu. Darende´ye yerleşen bu şehzadeye Kaçar Hükümdarlığı sunulmasına rağmen şahlığı değil dervişliği tercih etmişti. Biliyoruz ki Kaçar Hanedanı çok zengindi; yakutlar, elmaslar, altınlar, gümüşlerle hazinesi doluydu ama bu şehzade bunların hepsini elinin tersiyle itmiş, dervişliği ve gönül huzurunu seçmişti. Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi´nin kabir kitabesini yazdığı bu şehzadenin mezarını ziyaret ederken hem imreniyor hem de takdir ediyorduk.

Gerçekten çok güzel geziler oluyor, çok güzel hizmetlere şahitlik yapıyorduk. Yapanlara, emeği geçenlere bir kez daha şükranlarımızı dile getirirken, geleceğe ümit var olmanın neşesini yaşıyorduk? Baki muhabbetlerimle?