Ömer HİDAYET


Tavşan canı için, tazı sahibi için koşarmış


Ülkeler kalkınırken, ekonomik yönden olduğu kadar dış politika alanında kendini gösterir. Ticaretiniz iyi, kültürünüz berbat, dış politikanız harika, iç siyasetiniz meflûç durumda olmaz. Kalkınma yeknesak, at başı, beraber ilerler, birbirini tetikler. İyileşmede, dolaysıyla  bütün alanlarda kendini  gösterir.

Dünyada oyun kurmaya başladığımızdan bu yana sancılı günler yaşıyoruz. Millet olmak, ebet müddet fikre kavuşmak ancak böyle olur. Nohut oda bakla sofa bir eve kapanmış, sokağına dahi çıkamayan, sana bir tokat atana sen öbür yüzünü döneceksin ezikliği çoktan tarih oldu. Afrika´ya açılan, Filistin/Kudüs için dünyayı bir araya getiren usta bir oyuncuyuz artık. Abiler ve baronlar ne der den çok, kim ne derse desin, hak ve doğru bildiği yolda emin adımlarla yürüyen bir devlete kavuştuk. Başta Cumhurbaşkanı, reisimizin kılavuzluğunda millet gemisinin içinde güzel ve mutlu günlere doğru emin adımlarla yol alıyoruz.

Afrin operasyonu kaçınılmazdı. Uluslararası dilde buna ön almak diyoruz. Güvenlik stratejileri terörü kaynağında yok etmeyi hedefler. Bir anlamda testi kırılmadan, çocuğu uyarma meselesi olarak kabul edilebilir. Aksi takdirde yine içeride terör belası, siyasi polemiklerle ortalık toz duman edilecekti. Sınır güvenliğinin hiçe sayıldığı, her türlü terörün tezgâhlandığı çepeçevre sarılmış bir ülke olacaktık.  Seksen milyonunun tek vücut olduğu bir hareket gerçekleşti. Bir devlet adamı şöyle der?-Cephedeki zaferin gölgesi, masaya düşmezse başarılı olunmaz?

Kahraman Mehmetçiğimiz, devleti ve milleti için seve seve canını veriyor. Şehit haberleri elbette içimizi acıtıyor. Bizi ?beklemesinler? ?düğüne gidiyoruz? diyen Mehmetçik, ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum mefkûresi ile yollara düştü. Askerimizn, kılıcı keskin, gönlü huzurla dolu olsun. Camilerde ve evlerde her sabah, her yatsı, her seher, fetih sureleri okunuyor. Yaşlılıktan beli kamburlaşmış, saçlarında bir tek siyah kalmayan bağrı yanık insanlar, elleri semada, yürekleri şerha şerha olurcasına alınları secdede, ordumuzun zaferi için dua ediyorlar.

,? Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm´ın!?

 

  diyen şairimizin feryadını ve niyazını içimizde dalga dalga yaşıyoruz.

Kışın bu soğuğunda dualarımız, toprağa bir muştu gibi düşüyor. Düşmana korku, dosta umut oldular. Ölümü öldürdüler, ölüm onlara ne yapsın. Yaşamak, ölmeyi bilen kahraman milletlerin hakkı olmamış mı tarih boyunca. Ya şerefle ölmeyi göze alıp, düşmanı bertaraf edeceğiz, yâda korkaklığı kabul edip zilletle yaşamaya razı olacaktık.

Kamuoyunda müthiş bir destek var, ses sanatçısı, futbolcusu, akademisyeni, yaşlısı, genci, amiri, memuru, esnafı, tüccarı, ustası, çırağı, yediden yetmişe tam ve gönülden ?Zeytin Dalı? harekâtına destek oldu. Amasyalı anneler börek yapıyor, Sivaslı çilekeş kadınlar patik örüyor, Yörük ana kurban kesiyor, Karslı ilkokul öğrencileri resim çizip, mektup yazıyor, kahraman Mehmetçiğe. Anadolu insanı, bizler seninleyiz, ülkenin bütünlüğü için, milletin bekası, devletin ebet müddet yaşaması için topyekûn beraberiz, mesajını kendi gönül dilinden iletiyorlar.

      Sokağın nabzını tutan kanallarımızda bazen bizi bile mahcup edecek, ferasette ifadeler oluyor. Sanki dersiniz ki bu konuşanlar yıllarca uluslararası alanlarda görev yapmışlar. Dünyayı tanıyorlar, olup bitenleri suhuletle yorumluyorlar, niçin Afrin´de / Sureye´ de olduğumuzu gayet makul ifadelerle dile getiriyorlar. Bazen, akademik ve diplomatik dilde anlatamadığımızı, Anadolu insanı üstün zekâsıyla bir cümlede özetliyor. İşte millet olmanın, bir ve beraber olmanın şanlı göstergesi bu olsa gerek diyoruz. Allah, bu aziz milleti yüceltsin, devlete ve askerimize zeval vermesin.

      Bayrakları bayrak yapan, toprağı vatan yapan bu ulvi şehadet duygusudur. Millî birliğin yegâne ölçüsü, bu vahdet düşüncedir. İnsanımızı, yediden yetmişe tek bir mefkûre etrafında kenetleyen bu yüce hasletlerdir. Milli olmak, birlik olmaktan geçer. Türkü, Kürdü,  Arap´ı, Çerkez´i, Laz´ı böyle günlerde tek nefes, tek bilek olduğunu Edirne´den Kars´a, Sinop´tan Anamur´a gösterdi. Eller, dalga dalga semalarda, gözyaşları boncuk boncuk toprağımızı ıslatıyor.

      Harzemşahlar döneminde, Cengiz Han Buhara´yı teslim alır. Bir grup direnmek için, hazırlığa başladığında, teslimiyetçi ve müstemleke ruhlu, vicdanları parsellenmiş bir güruh, ?Böyle bir dirence gerek yok, teslim olursak, bizi affederler ?diye çıkışta bulunurlar. Gerçek vatan evlatlarından bir grup ise ?-Unutmayın, düşman önce, kendi vatanı ve ailesini bırakıp, saf değiştiren korkakların hesabını görür,? şeklinde tarihi bir çığlıkla direnmenin gerekliliğini ortaya koyar. Nitekim öyle de olur, hiçbir mukavemet göstermeden teslim olanlar öncelikle, ahalinin gözü önünde ibret olsun diye kılıçtan geçirilir.

      Tarihin bir daha tekerrür etmemesi için, etrafımızda olup bitenleri iyi okuyan, devletimize güvenmek ve destek olmak en büyük ve kutsi görevdir. İçerde ve dışarda, bu operasyonu sulandıran FETÖ kalıntılarına, devlet ve millet düşmanlarına aman vermeyelim.

     Anadolu´yu baştanbaşa gözyaşı ile yoğuran, manevi güçle mayalayan büyüklerin duası, her zaman sizinle olsun. Yüce milletimizin asaleti ve dik duruşu daim olsun. Allah bizleri boynu büyük, zelil ve mağlup olmaktan korusun.(Amin)

     ?Zeytin Dalı? harekâtıyla, biricik gayemizin, milletin selameti, devletimizin bekası olduğunu ?Tavşan canı için, Tazı ise, sahibi için koşar? atasözü özetlemiyor mu?

      Vatan ve millet, en kıymeti varlığımız ve nefes alma gayemizdir.