Hüseyin YAREN


Sohbet tadında tarihten günümüze bir yolculuk


 

Ülkemizin önemli ilim adamlarından, meşhur tarihçi ve akademisyen, Kayı serisini tarih ve kültür hayatımıza kazandıran pek çok eserleri, sempozyum, panel ve TV programlarıyla insanlarımızın beğenisini kazanan, sevilen meşhur tarihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil Darende´ye geldi. Somuncu Baba Hazretleri´nin türbesini ziyaret etti. Bu ziyaretinde, çok güzel bir ortamda çok güzel sohbetler yapıldı. Tarihin derinliklerinden Somuncu Baba Hazretleri´ne ve günümüze kadar uzanan bu sohbetten çok farklı bir keyif alındı. Bu yazımızda tarihten günümüze bir yolculuk yapalım. Ecdadımızı bir nebze olsun anlamaya çalışalım, tarihimize yön veren büyük velileri hatırlayalım. Kayı Boyu denildiğinde Devlet-i Âli Osman´ı hatırlarız, bu meyanda Ertuğrul Gazi´nin yaptığı hizmetler, mücadele ve fedakârlıklar bir neşe ile ruhumuzu sarar. İbn-i Arabi Hazretleri´nin manevi etkisine şahitlik ederiz. Halkımız tarafından bu kadar çok sevilmesinin sırrı, kendi özümüze, kültürümüze, ruhumuza hitap etmesinden kaynaklanır. Bunun içindir ki, Ertuğrul Gazi´nin türbesini, yurt içi ve yurt dışından binlerce insanımız ziyaret etmektedir. Ertuğrul Gazi´den II. Murat´a, Fatih´ten II. Abdülhamit´e kadar Osmanlı Devleti´nin hizmetlerini, hükümdarlarını yönlendiren velilerin tasarrufları saymakla bitmez.

Ahmet Hoca´yla sohbet esnasında şu cümleleri tüm dikkatleri üzerinde topluyordu: ?Yıldırım Beyazıt Han´ın bütün dünya, nimetlerini önüne serdiği Somuncu Baba, dünyayı elinin tersi ile itmiş ve Darende´ye gelip yerleşmiş. Hayatının son dönemini burada tamamlamış, insanları irşat etmiştir. Bu büyükler, bugün bile insanları irşat etmeye devam ediyor. Darende´ye gelenler onun ruhaniyetinden istifade ediyorlar. Talebesi Hacı Bayram-ı Veli´ye, Edirne´de II. Murat Han, bütün dünya nimetlerini önüne serecek, yanında kalmasını isteyecek, fakat o Ankara´ya giderek tüm makamları, dünyalığı kabul etmeyecek, nazikâne bir şekilde Sultan´a hayır diyecektir. Somuncu Baba´nın hayatına ve Osmanlı Devleti üzerindeki etkilerine baktığımız zaman, İstanbul´u fetheden Fatih Sultan Mehmet´in hocası Akşemseddin Hazretleri´ni ve onun hocası da Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri´ni görüyoruz. Hacı Bayram-ı Veli´yi yetiştiren veli zat ise Somuncu Baba Hazretleri´dir. Dolayısıyla Somuncu Baba Hazretleri, İstanbul´un fethinde manevi Fatihleri yetiştiren zattır. Akşemseddin Hazretleri´ne Fatih Sultan Mehmet Han her şeyi verecek, fakat o Göynük´e gidecektir. İşte bütün bu veli zatlarda Somuncu Baba´nın vermiş olduğu ?Maksadı ahiret olana, dünya hizmetçisi olur.´ fikriyatını görebiliyoruz. Bugün bile Darende´ye baktığınız zaman, bu Gönül Sultanları için insanlar oluk oluk ziyarete geliyor. Bu sebeple toplumumuzun Somuncu Baba, Akşemseddin, Aziz Mahmut Hüdai ve Hulûsi Efendi Hazretleri gibi Gönül Sultanları´na çok ihtiyacı var.?

Gönül Sultanları demişken tarihten günümüze yolculuğumuza devam edelim. Osmanlı´da dönem Yıldırım Bayezıd Han devri. Ankara Savaşı´nda Osmanlı yeniliyor. Ama devrin Kutbu´l-Azamı Somuncu Baba Hazretleri Anadolu´da değil Kutsal topraklarda bulunuyor. Anlaşılıyor ki, manevi himmet olmadan hiçbir şey olmaz, büyüklerin tasarrufu, manevi himmet ve duası her şeyin üzerinde ve fevkindedir. Timur, âlimleri, hal ehli olan kimseleri topluyor benimle gelin dediğinde Emir Sultan Hazretleri ?Anadolu´ya manevi görevle görevlendirildik, bu topraklarda bulunmamız gerekir.? dediğinde Timur kabullenmiş ve bu büyük veli Anadolu´da kalmıştır. Ecdat tarih boyunca Anadolu´ya, bu millete hizmet etmiştir. Dönem Sultan Abdülmecid dönemi; Sultan Abdülmecid, 1839´da tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Haremeyn´de imar faaliyetlerine başladı. Kâbe´nin içi elden geçirildi ve eskiyen mermerler yenileriyle değiştirildi. Hacerü´l-esved¸ ortasında 27 cm çapında yuvarlak bir açıklığın bulunduğu altın bir mahfaza içine alındı. Kâbe´nin kuzey duvarına bakan yarım daire şeklindeki yaklaşık 130 cm yüksekliğindeki Hatim adı verilen duvar yenilendi. Mescid-i Haram´daki revakların üzerindeki bütün kubbeler elden geçirildi. Tavaf alanın dört bir tarafına eşit mesafelerde hurma ağacı şeklinde birer kandillik konulmak suretiyle tavafın aydınlık bir ortamda yapılması sağlandı. Ayrıca Harem-i Şerif´in bütün kubbelerinin altına boydan boya üç binden fazla kandil asıldı. Böylece kumluk bölümünde namazlar aydınlıkta kılınmaya başlandı. Mekke´de Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali, Hz. Hamza ve Hz. Ömer´in doğdukları evler tamir edildi. Cennetü´l-mualla´nın etrafı duvarlarla çevrildi ve buradaki bazı türbeler elden geçirildi. Mekke´deki birçok medrese, mescit ve tarihî eserler tamir edildi. Ayrıca Mekke´nin sayfiyesi olan Taif´te Hz. Peygamber (s.a.v.)´in sığındığı mekâna yaptırılan Mescid-i Kebîr ile diğer tarihî eserler yenilendi. Dönem II. Abdulhamid devri, cennet mekân, Ulu Hakan Abdülhamid Han´ın kadere inanışı fevkalade kuvvetliydi. Hacca gidemese de, başkaları tarafından pek çok defa ruhen orada görülecek ve hatta Osmanlı´nın ?Velî? padişahlarından biri olarak nitelendirilecektir. Öyle ki Türk milletinin, İslâm ümmetinin gönlünde taht kurmuş büyük sultandı. Tebaası bile onu geç anlayacak, geç idrak edecekti. Batı´nın oyunlarını asırlar öncesi gören ve milletini uyaran bu büyük sultanla ilgili olarak Rıza Tevfik Bölükbaşı´nın Sultan Abdülhamid Han´ın Ruhaniyetinden İstimdat isimli 15 kıtadan oluşan şiirinin bir kıtası şu şekildedir:

Târihler ismini andığı zaman, Sana hak verecek, ey koca sultan; Bizdik utanmadan iftira atan, Asrın en siyâsî padişâhına?

Ecdadımıza layık olabilmek, anlamak, anlatmak, idrak etmek ve irfan ehli olmak temennisiyle?

Hasan Hüseyin Kesenceli
27.03.2016 11:32:17
Çok güzel bir yazı.Somuncu Baba HZ.,Külliyeyi ve tarih şuurunu öğretiyor. Ecdadımızı anlıyoruz. Günümüze ise ışık tutuyor.