Ömer HİDAYET


Sıcak günler


                                                    

      Sıcaklık, mevsimi kastetmekle beraber çoğu zaman, beklenen dünya siyasetinde yaşanacak olağanüstü gelişmeleri ima eder. Dünya siyasetine yön vermeye çalışan baronlar, dünya beşten büyük diyen gür sesin karşında şaşırıp kaldılar. ?One mınute ?diye haykırışın sarhoşluğunu üzerlerinden atlatamadılar. Karanlık olmayan güçler yetmişli yıllarda yetmiş sente muhtaç ülkeyi özlüyorlar. İMF kapımıza dayansın, faiz musluklarını açsın, yardım alan emir alır ilkesini tüm sosyal ve ekonomik hayatımıza bir pranga gibi geçirsinler. Geçmiş olsun beyler, ülke eski ülke değil, tarihin kodlarını okuyan, özüne dönen, imparatorluk bakiyesi bir millete yakışan dünya lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan var karşınızda. Milletin adamı, hakkın savunucu, kimsesizlerin kimsesi.

     Dünyaya açılan, Balkanları, Afrika´yı, Kafkas içlerine varan bir imar ve ihya yapılanması içinde güzel günleri yaşıyoruz. TİKA başta olmak üzere, Kızılay, Diyanet Vakfı, nerede bir mazlum varsa, orada hemen teşkilatlarını kurup, gönül seferberliğini başlatıyorlar.

    İki bin dolarlardan on bin dolarlara çıkan gayri safi gelirimiz, birçoğunun dudağını uçuklattı. Bu kadar güçle bunları başaran ileride, yirmi binlere çıkarlarsa ne yaparlar korkusuna kapıldılar. Korkmayın beyler, bu milletten asla Fransızların, Cezayir halkına uyguladığı bir katilim olmaz. Avrupalı efendilerin sömürge ülkelerine reva gördükleri insanlık dışı davranış beklenemez. Gittikleri yere, barış, dostluk ve huzur götürürler. Bir Etiyopyalı taksici, siz evladı Fatiha´n değil misiniz diye bir Türk gazeteciden ücret almaz, bir Somalili, gözlerimiz yol kaldı diye, gezmeye giden turistimizi evinde ağırlar, bir Nijeryalı, dedem şu mektubu bana bıraktı, sizin insanlık ve hamiyetinizi, satır satır yazarak bana emanet diye vefa örneği sergiler. Büyük millet olmak böyle bir şey olsa gerek. Gönle dokunmak, yüzü güldürmek, tarihi görevimizdi. Korkudan uzak, umut ve sevgi nağmesini dalga dalga gönle ilham etmek, yegâne gayemizdi.

    24 Haziran sonrası, Cumhurbaşkanlığı hükümet sitemi ile tüm prangalardan, bürokratik oligarşilerden sıyrılıp güzel günlere doğru atlım yapacağımız anları bekliyoruz. Hakkın ve adaletin hâkim olduğu, ak koyunun kara koyundan rahatlıkla hakkını alacağı müstesna günleri görmek istiyoruz.  İnsan gibi yaşamanın, adam gibi salına salına dosta düşmana kendimiz göstermenin mutlu anları yakındır. Asla şu zehaba kapılmayın, bugüne kadar hiç bir şey yapıldı mı? On beş yıllık iktidar süresi içinde, hayallerimize sığmayan ekonomik, siyasi alanlarda yenilikler gerçekleştirdi. İki yüz yılda yapılanmayan siyasi ve ekonomik yenilik hayata geçti.

   On bin nüfuslu ilçemizde, böbrek hastası delikanlıyı almak için hava ambulansı pat pat inmeye başladığında yaşlı bir amcanın gözyaşlarını tutamadığına şahit oldum. Ey oğul, ambulans bulup ta mazotunu koymadan yerinden hareket ettirmek fermana mahsustu. Şu yapılanlara bakın, bunları parayla pulla olacak şey değil, azim ve inşa sevgisi, memleket sevdalısı olmak ancak böyle olur diye ağlıyordu. Hastane kuyruklarını, şeker ve pirinç kuyruklarını, tüp gaz ve benzin kuyruklarını çok çabuk unuttuk. Hastanelerde senet imzaladığımız günlerin üzerinden yüzyıl geçmedi. Daha doksanları yılların ortası idi. Memur maaşlarının, deprem yardımları ile ödendiği günleri unutmadık. Başörtülü yaşlı annenin asker yiğidinin düğünden geri çevrildiği,  lojmanlardan alınmadığı günleri hep hatırlayalım. Bu irade sadece, yol, hastane yapmadı, özgürlükleri de genişletti. Dünya ölçeğinde bir numara yaptı. Bilmek gerekir, kadrini takdir etmek gerekir. Zira takdir edilmeyen nimet çabuk zayi olur. Marifet iltifata tabi demişler, müşterisiz meta zayidir derler, büyükler.

    Her seçimin bir yarış olmadığını, eşitler arasında en iyi olanı seçmek olmadığını bugünlerde oynanan oyunlar sayesinde daha iyi anladık. Dün, eli kanlı katil ilan edilenler, bugün ittifak yapmak için kırk takla atabiliyorlar. Soylu duruştan eser yok. Bugünlerin ve bu mücadelenin tamamen beka ve memleket meselesi olduğunu daha iyi anladık. Sandık ve seçim, önümüzdeki yüzyılımızı şekillendirecek. Yepyeni bir 25 Haziran sabahı ile inşallah milletçe uyanacağız. Güçlü ve kararlı Reisimiz başımızda, şaha kalkmış, dünyada bizde varız diyen bir iktidar, yeniden iş başında olacaktır. Umudumuz ve gayretimiz bu yönde olacaktır, unutulmasın. Yetimin hakkı için, mazlumun çilesinin son bulması için, bilim adamın alın terinin alkışlanması için, tefekkür ehlinin soylu haykırışının yankı bulması için, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile resimiz daha güçlü hale gelmeli. Cumhur ittifakı hak ettiği karşılığı bulmalı. 28 Nisan e- muhtara, ondan önce 28 Şubatın uzun ve acımasız soğuk günleri, olmadı gezi olayları, sonrası tutmadı 17-25 Aralık kumpasları ve nihayetinde 15 Temmuz alçak, hain ve haşhaşı kalkışması.

      Bütün bunlarda sonra şimdide ekonomik kuşatma ve operasyon çekilmektedir. Bu millet birlik olduğu müddetçe hiçbir şey sökmez. Eliniz boş dönerseniz. ?Güçlü başkan, zayıf meclis ?oyunu tutmadı. Özellikle tecrübeli, liyakatli adayların başta bakanlık yapmış kişilerin ilk sıralarda seçime girmesi, bu işin ciddiyetini ve oyunun bozulduğunu en iyi göstergesidir. Allah oyun kurucuların oyununu en iyi bilendir. Bu soylu millete, tuzak kuranların tuzağını bozsun. Tüm süfli ve desise içeren oyunlarını kendi başlarına geçirsin. Yeter ki birliğimizi ve dirliğimizi bozmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Maazallah Ülke elden giderse, dolar bir liraya düşse ne olur, benzin bedava dağıtılsa ne çıkar. Bizler ki Çanakkale´de iradesini çelikten tabyalara karşı siper etmiş, Kurtuluş savaşında yeniden dirilmenin destansı mücadelesini vermiş aziz bir milletiz. Allah, bu milletin sırtını asla yere getirmesin. Onurumuzdan ve şerefimizden bir şey kaybetmeden hep ileriye doğru emin adımlara yürüyelim.

 Müjde kulaklımızda çınlıyor:

Mehmed´im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!(1961)