Cemil Gülseren


Seçme mi, saçma mı?


Seçmeyi de severiz, seçilmeyi de. Seçilmiş (olmak) hep tercihimizdir. Hele de ?elit´ yerine ve yerinde olursa. ?Saçma´ sözcüğü ise bize tuhaf gelir, aykırı gelir, anormal gelir. Olumsuz emir çekimini daha çok söyleriz; ?saçmalama´ diyerek karşımızdakini azarlarız, tersleriz. Neyin seçme, neyin saçma olduğu ise genelleştirilmiş gibi gözükse de değildir. Bana saçma gelen belki bir başkasına hiç değildir. ?Olgun insan ne daralır, ne darılır.? Boş ver, sen seyrine bak. Takımlar, ekipler, kurullar seçilir. Seçilen başarılıdır, yeteneklidir çoğu zaman da torpillidir. Öne çıkarılandır. Aslında seçtiğimiz geleceğimizdir. Kimileri seçer, kimileri seçilir. Kenara çekilirsin, köşeye oturtulursun. Eskiden köy odalarının baş köşesi vardı. Allaha şükür şimdi salonlarımız var lakin başı kıçı belirsiz. Her yer aynı. Aman yanlış anlamayın. Bir duvar yazısı şöyleydi: ?Beni bir sen anladın; sen de yanlış anladın.´ Biliyorsunuz bir yazarın da en büyük amacı anlaşılmaktır. Ünlü bir yazarın en büyük amacı ise en büyük parayı kazanmaktır. Duvar yazısı deyip örselemeyin hemen. Saçma şeyler falan deyip de yabana da atmayın. Çerçevelenip duvara asılandan tutun, masa üstündeki cam altına sıkıştırılan sözler hep seçme sözlerdir. Dünyaya bakışınızı, hayat tarzınızı yansıtırlar. Biri aynen şöyleydi: ?Ayarını bozduğun kantar, bir gün gelir seni de tartar.? Bir tane daha-zekice ama-: Burada ?Yasak Koymak´ YASAKTIR!... Bana bir dakikalık yetki verseler atasözleri arasında yer alan iki üç sözü silip atardım. Ne saçma değil mi? Benim o sözü silmemle o eylem bitmiş olmuyor ki oysa. Yasaklamak çözüm değil. Zihinlerden çıkaramadıktan sonra neye yarar?...Onlar realist, bizler hayalci, duygusal, salak, kafası çalışmazlar?Gözü açık onlar, işini bilenler onlar. Kim mi bu onlar? ?Çeşme akarken doldur testini.? Diyen testiciler. Hangi ata demişse diriltip bir daha öldüresim gelir. ?Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın.? dan bile tehlikeli. Aslında geçmişte de iyiler-kötüler vardı, doğrular-eğriler, güzeller-çirkinler. Hepsi yaşadı gitti. Hepsinden bir söz kalmış işte. Hepsi de ?mısmıl´ değil anlayacağınız.Biz bayağı küçükken ?mendil kapnmaca´ oynanırdı okul bahçesinde. Şimdi onlar çoook büyüdüler. Köşe kapmaca pardon köşe dönmece oynuyorlar. ?Bal tutan parmağını yalar.?mış mış. Testi dolduranların en masum halinin yansıması. ?Devletin malı deniz?? Yiyen domuz oğlu domuz oysa. Peter Lynch der ki; ?Çiçekleri koparıp otları sulayarak çevrenizi güzelleştiremezsiniz.? Bu doymazları, densizleri, arsızları, yüzsüzleri özellikle ötelemezsek, itelemezsek hep kirli, hep kirli kalacak çevremiz. Oysa Hz. Mevlana uyarmış: İmtihan içinde imtihan vardır. Derlen toplan da ufak bir imtihanla satma kendini. Yine o dizeleri yazacağım: ?Biz bakmadan sağa sola   /   Düşman girdi İstanbul´a   /   Vatanı sattık bir pula   /   Ne utanmaz köpekleriz.? Öncesi de şöyleydi: ?Edepsizlikte tekleriz  /  Kimi görsek etekleriz   /   Haktan da yardım bekleriz  /  Ne utanmaz köpekleriz.? Söz konusu vatan olunca merhum İsa Yusuf Alptekin´in bir sözünü de aktarayım: ?Biz namaz sonrası tesbihi otuzüçlük tespihle mi yoksa doksan dokuzluk tespihle mi çekmeliyiz? ?ı tartışırken Çin Doğu Türkistan´ı işgal etmiştir. Şimdi de benzeri tartışmalarla kafalar meşgul edilmiyor mu? Çoraba mest olur mu olmaz mı? ve daha bunun gibi bir yığın ayrıntı. Devletin bekası söz konusu, milletin bütünlüğü, huzuru, barışı hedefte. En çok interneti biz kullanıyoruz, en çok cep telefonu bizde. En çok televizyon biz izliyoruz. En çok dizi çekimi-yayını ?ihracı ile övünüyoruz. Üretme tüket. Tükeniyor bu millet. Değerlerimizle, tarımımızla, toprağımızla, tohumumuzla ağacımızla, suyumuzla? 2016 yılının en çok konuşulan-yazılan hatta çizilen kelimelerinden ikisini burada yazayım istedim: Birisi hâkim, diğeri hakem. Aralarındaki fark mı? Biri içeri, biri dışarı atar. Hâkim dedik ya işte size mahkemeden bir sahne: İş olsun diye mi sorarlar, âdetten midir nedir? Yargıç, Muzaffer İzgü´ye soruyor: -Mesleğin -Yazarlık. -Okuman, yazman var mı? !.. Tahtakale´nin Balaban Beyi Yaşar Gönenç´in masasındaki ?şairi görünmeyen- gönlü okşayan bir söz: ?Ekme bitmeyen yere   /  Dikme tutmayan yere   /   Ayak gider mi hiç?   /   Gönül gitmeyen yere.? Gider mi hiç? NOT: ?KIYMET BİLMEK´ yazımın altına yorum yazan meslektaşım Sayın Leyla ATÇEKEN´in yorumu ile yeni yıla ?MERHABA´ diyeceğim: DEĞER VERDİM YETERİ KADAR, BUNDAN SONRA HERKES EDERİ KADAR. Kıymet vereniniz eksik olmasın Değerli Dostlar. 

LEYLA ATÇEKEN
20.01.2017 14:38:35
Geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez. Seçimler gelip geçer,oy kullanırız.Sadece kendi geleceğimizi,değil milletçe kaderimizi çizeriz.Sonrasında İyi ki dediklerimiz olduğu gibi keşke dediğimiz geriye dönüp zamanı geri almak isteyeceğimiz,bugünkü aklımızla karar vermeyi düşlediğimiz anlar da yaşarız.Önümüzdeki seçimde verdiğimiz oylar keşkeli olmasın.Tartıyı bozmadan ince eleyip sık dokuyarak,bi tanecik benim reyimle mi değişecek demeden akl-ı selim karar verdiğimiz bir seçim olsun.Ülkemiz ve milletimiz için en hayırlı sonuç çıksın.Birbirimizi suçlamadan,aynı gemide olduğumuzu fark ederek,birimiz hepimiz,hepimiz birimiz için diyerek...