Ömer HİDAYET


Ramazan-I Şerifin Sonsuz Rahmeti


?Müslüman yürekler bilirim daha,

Kızdı mı cehennem kesilir, sevdi mi cennet?

         Ramazan ayının gelmesiyle, Erdem BEYAZIT Abinin,  bu şiiri ruhumun nasırlaşmış yerlerine usul usul dokunur. Bir anlamı ya da bir hatırası var mı bilmem. Gelir içime sessiz sakin kurulur.  Affedicilik, rahmetin kuşatıcılığı Ramazan ayı ile zirve olur bende. Yüreğim kâğıt gibi ince ve narinleşir. Adı üzerinde rahmet ayı, başköşeye oturması da gayet doğal değil mi? Zira başı rahmet, ortası mağfiret, sonu kurtuluş olan on bir ayın sultanıdır. Misafir tüm sevecenliği ve itibarıyla mekâna teşrif etmez mi? Ağırlığı ve hakkaniyeti, rahmetiyle tüm benliğimizi kuşatması değil mi?

        Hane halkınızdan başlayarak çevrenize, oradan da tüm Müslümanlara karşı görev ve sorumluluğunuzun kıymet ve derecesini yeniden hatırlarsınız. Rutin işler iştiyakla yapılmalı, bir yıl beklemenin hasret ve tedirginliği her anınızı kuşatmalı. Bir küçük mescitte teravih kılmak, yetim ve öksüzlerin olduğu bir iftar sofrasına oturmak, ayrı bir haz vermeli sizin tekebbür dünyanıza..

 

     Yürek ülkesi, yürek medeniyeti olmak birazda sorumluluk gerektirir. Yüreğimizi Afrika içlerine, masum ve mükedder gönüllere sunmazsak neye yarar. ?Müslüman, bir binanın tuğlaları gibidir. Birine zarar gelirse hepsi yıkılır? hadisi nebevisini iyi anlamak gerekir. Ya da ?Nasıl ki bir uzvumuza diken batarsa, ağrısını tüm vücut olarak hissedeceğimizi? İnsanlık ehramının baş tacı Peygamberi Zişan Efendimiz, bizleri çağlar ötesinden uyarıyor.

 

      Sahur ayrı bir tatlılık, iftar bambaşka bir lezzet katar mümin yüreklere. Gün boyu okunan kelem-ı kadim, içimize ayrı bir mana fısıldar. Mahyalarda ışıyan ?Hoş Geldin Ey Şehri Ramazan, Oruç Tut Sıhhat Bulursın? sözleri kirlenmiş dünyamıza ayrı bir mana katar. İkindi vakti bir bankta,  iftar saatini beklerken, orucun yıkadığı tertemiz bir ruh haliyle, tefekküre dalar gidersiniz.

Günahlardan ve gafletten arınmanın başka bir adıdır Ramazan-ı şerif. On bir ay durmadan çalışan vücut makinasının bir aylık bakıma alınması değil mi en bilindik şekliyle. Sağanak sağanak rahmet pınarlarında yağan yağmurlarda kabımızı nasibimizce doldurduğumuz bir ruh iklimi değil mi?        İnsanın, gönül coğrafyasından tüm dünyaya ezan ve iftarla vücut bulduğu bir kemalat ayıdır. Davudi sesli ilahi okuyan diller, Ramazan ayında öteler dünyasına doğru ılgıt ılgıt eser dururlar.

Bu ayda Allah ve Resulünü çokça hatırlamak, gafletin bir anlamda rahmete dönüştüğü bir zaman dilimi olmalıdır.

 

"La taknetü" sırrından

Kesmez ümit HULUSİ

Asiler güruhunu

Rahmetin kurtaracak?

 diyerek feryadı figan edip, göz yaşı döktüğümüz bir fırsat ayıdır.

         Yetim yüreklere, sıcak bir çorba ile dokunmak, karamsar ruhların yeniden dirilişi olacaktır. Cebinizdeki bir tek kuruşu, güne uyandığınızda, ?Ben bugün bir oruçluyu iftar ettireceğim ? diye niyetlenseniz, yeryüzü ayağınızın altında halı olur,  maveraya huruç edersiniz. Bereket, çoktan vermek değil, azı yerinde harcama iradesidir. Bir yardım kolisini, yokuşun arkasında ki yetimhaneye çıkarmak, gönül miracınız olup, öteler âleminde size mağfiret edecektir.

 

        Bu Ramazan ikliminde, çalmadığınız kapı, uğramadığınız gönül bırakmayın. Zira Yüce Mevla´mız, birimizi bin edecektir. Teşbihte hata olmaz, katlanarak ödenen temettünün tersine,  çoğalan bir hayır hazinesine sahip olacağız. ?Oruç benim içindir, oruçlunun ağız kokusu, misk kokusuna denktir

? ilahi müjdesi bu aya mahsustur.

       ?Ramazan ayına ulaşıp ta, günahlarını affettirmeyene yazıklar olsun? telkini bizi kendimize getirmeye yetmez mi?