M. Nazmi Değirmenci


Muhteşem Süleyman


 

Araştırmacı Yazar, Tarihçi Sayın Talha Uğurluel´in, Darende´ye önceden geldiniz mi, sorusuna, ?Baybars´ın izini sürerek Elbistan´a kadar gelmiştim.? cevabı bende kendisine karşı bir merak uyandırdı, Baybars Mısır ve Suriye´de hüküm sürmüş Kıpçak kökenli Memluk sultanıdır. İzini sürmek önemliydi, tarihi anlatırken kendisinin de zaman zaman kullandığı şu tanımlamayı hayatına tatbik etmiş gibiydi: Osmanlı hükümdarları saraylarında oturmadılar, hep fetihte cephedeydiler. Sayın Uğurluel de cephedeydi, tarihin cereyan ettiği mekânlara gitmiş oralarda izler aramıştı. Onun için kütüphane raflarındaki yazılanlar yeterli olmamış bir sütunda, bir kubbede, bir kalede, bir çinide, bir minyatürde tarihi kovalamıştı. Konferanslarını kendi emeği yüzlerce görsellerle süslemiş ve anlattıkları inandırıcı olmuştu, bunu merak ediyordum.

Darende için söyledikleri, övgüyle yazıldı, konuşuldu, benim de ilgimi çekti. Darende Kaymakamlığı´nın düzenlediği tarihe yolculuk programı kapsamında Darende´ye gelmiş, konferanslar vermişti. Darende için meraklanmış, Somuncu Baba´nın Osman Hulûsi Efendi´nin beldesine hayran kalmış bir tarihçi. Osmanlı dönemde bir üniversite şehri olarak tanımladığı Darende´mizde, mukayese ölçeği çok hassas olan bu araştırmacının Somunca Baba Külliyesi için ?Burada bir üst akıl var.? sözü çok kıymetlidir. ?Eyüp Sultan´a örnek olacak şeyler yapılmış, Türkiye´deki türbelerin, külliyelerin başına bu ekibi danışman olarak getirerek Türkiye´yi gezdirmeli.? diyerek, bu güzel hizmetin var olma sevincini bizlerle paylaşmıştır. Arifliğin gereği olarak, Darende ziyaretini şöyle özetlemiştir Uğurluel, ?Büyüklerin huzuruna çağırılmadan gelinmiyor, demek ki bir çağrı söz konusu olmuş, Allah layık etsin.?

Yeşilyurt Belediyesi Kitap Yurdu Projesi kapsamında Muhteşem Yüzyıl konulu konferans için Malatya´ya geleceğini duyunca saatinden önce salondaki yerimi aldım. Gafillik içerisinde, yalanlarla dolu bir senaryoyla çekilen TV dizisiyle anlatılmıştı Sultan Süleyman. Tarih masum evlatlarımıza, milletimize ve bütün insanlığa doğru anlatılmalıydı. Sayın Uğurluel gerçek olan Kanuni Sultan Süleyman Han´ı anlatacaktı. Salon doluydu ve sonuna kadar da öyle kaldı. Pür dikkat onu dinledik, ecdadımıza insafsızca yapılan saldırı, o kadar açık, ayan beyan ortadaydı ki, görmeliydiniz.

Gece misafir olduğu evde, odasında Mushaf´ın olduğunu görünce saygısından yatmayıp sabaha kadar Rabbine ibadet eden bir Osman Gazi´den başladı anlatmaya. Kur´an´da ?O Süleyman? diye başlayan Neml Suresi´ni okurken oğlunun dünyaya geldiğini haber alan Yavuz Sultan Selim´in haberciye, ?Adı Süleyman olsun.? deyişini anlattı, zamanın dünya ve ukba sultanları, iki sütkardeş Yahya Efendi ve Sultan Süleyman´ı anlattı.

Osmanlı İmparatorluğu´nun onuncu padişahı ve seksen dokuzuncu İslâm halifesiydi. Batı´da Muhteşem Süleyman, Doğu´da ise adaletli yönetimine atfen Kanunî Sultan Süleyman olarak bilinen I. Süleyman´ın kırk altı yıllık hükümdarlığındaki on yedi seferini anlattı. Belgrat´ın fethi, Akdeniz bir Türk gölü haline gelişi, Preveze Deniz Zaferi´ni, Birleşik Avrupa Krallığı´nın başı Alman Şarlken´e yazdığı ?Ben ki, karaların ve denizlerin hakanı?? diye başlayarak, ?Sen ki Alman vilayeti kralısın?? diye devam eden meşhur mektubunu anlattı. Dünyanın en kısa süren meydan muharebesi Mohaç´ı, bu seferle alakalı ?Gönlüme benlik girdi.? diyerek kazdırdığı dehlizde sabahlayan bir hükümdarı anlattı. Avrupalıların Osmanlı hayranlığını, Versay Sarayı´nda sergilenmekte olan, Osmanlı kıyafetleri giymiş Fransa kralı ve eşinin resimlerini anlattı. Macaristan Budin seferini, Budin´de sarığına taktığı gülle herkese gül dağıtan, gönül ehli, tahta kılıçlı Gül Baba´yı, Avusturya-Voldova seferini, Mısır´ın, Yemen´in fethini, Hindistan deniz seferlerini, Fransa´nın Akdeniz kıyısındaki liman şehirleri Marsilya, Kan ve Tulo´nun tapularının Osmanlı´ya teslimini anlattı. Sultan Süleyman Han´ın desteğiyle ?Siz insanlara cennetten yerler satıyorsunuz.? diyerek Roma´daki Papa´ya karşı çıkan ve Protestanlık adıyla yeni bir Hıristiyanlık mezhebi kuran Luter´i anlattı. 17 kalenin fethedildiği İran seferini, Mekke´de Süleymaniye Medresesi´ni, Kâbe´deki revakları, Babu´s-selam Kapısı´nı, Küdüs´teki Kubbetü´s-sahra Camii´ni, Kudüs surlarını, İstanbul´da olduğu gibi Şam´daki Süleymaniye Külliyesi´ni anlattı. Sırbistan´ın başkenti Belgrat´ta 237 cami varken bugün bir tane Kanuni´nin yaptırdığı Bayraklı Camii´nin kaldığını, Bulgaristan Sofya´da 446 Osmanlı vakfı varken bugün yalnız bir eserin, Kanuni´nin yaptırdığı Sofya Camii´nin ayakta durduğunu anlattı. Sultan Süleyman Han´ın dayanılmaz acılar veren Gut hastası olduğunu söylüyor ve bu haliyle seksen iki yaşında çıktığı Zigetvar Seferi´ndeki vefatını anlattı.

İrlanda´nın başkenti Dublin´de bir kütüphanede saklanan Matrahçı Nasuh´a ait Kanuni Sultan Süleyman´ın cenaze merasimini gösteren minyatürü anlattı. Cenazenin önünde Şeyhülislam Ebussuud Efendi, onun önünde Peygamberimizin nesli pak soyundan gelen seyit ve şerifleri temsilen Nakibüleşraf yürümektedir. Onların önünde baş üzerinde taşınmakta olan bir tahta sanduka vardır. Sultan Süleyman´ın vasiyeti; ?Bu sanduka benimle beraber gömülsün.? demiştir. Vasiyetinin gereği olarak Ebussuud Efendi´den şer-î fetva istenir. Ebussuud Efendi sandukanın açılmasını ister, sanduka açılır. İçinden Sultan Süleyman´ın 46 yıl hanedanlığı süresince verdiği, bütün kararlar için Şeyhülislam´dan alınmış yazılı fetvalar çıkar. Ebussuud Efendi ağlayarak sandukaya sarılır ve sen kendini kurtardın nasılsa koca hünkârım, bakalım biz ruzi mahşerde ne yaparız, der. Bu bir ?Kanuni´ yaşayış ve muhteşem bir gidiştir.

Nuriye kırteke
15.03.2016 18:01:02
Kaleminize ağzınıza düşüncenize sağlık.herzamanki gibi zevkle okudum..

Gülten Kaya
25.03.2016 23:48:36
Haberci 18 Çankırı yerel gazetesi yazarı Türk Nedir Ne Değildir Başlıklı yazısında tarihimiz hakkında öyle şeyler yazmış ki insan okudukları karşısında ne düşüneceğini şaşırıyor. Tarihimiz hakkında bunun gibi şeyler yazmalarının bir cezası neden yok? Bu gibi yazarları şikayet edilebilecek bir yer neden olmaz? Bunlara cevap mahiyetindeki yazılar yeterli olur mu?