Musa Tektaş


Memduh Önal ile röportaj


 

1994-1999 ve 2004-2009 yılları arasında olmak üzere iki dönem Darende Belediye Başkanlığı yapan eğitimci hemşehrimiz Memduh Önal Bey ile geçmişten günümüze Somuncu Baba Külliyesi ve Vakıf hizmetlerini konuştuk. Kendisi çocukluk yıllarından itibaren güzel hatıralarla bildiklerini nakletti. Birlikte okuyalım.

/resimler/2016-6/9/1837480263513.jpg

 Sayın Hocam bize kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?

            Ben 1953 senesinin Ocak ayında Darende´nin Zaviye Mahallesi´nde dünyaya geldim. Çocukluk ve gençlik dönemim bu mahallede geçti. İlkokulu Cumhuriyet İlkokulu´nda,  ortaokulu Darende Ortaokulu´nda, liseyi ise Malatya´da okudum. O zaman Darende´de lise yoktu. Yüksekokulu Ankara İlahiyat Fakültesi´nde okuyup 1977 senesinde mezun oldum.

Mezun olduktan sonra ilk görev yerim Hulûsi Efendi Hazretleri´nin yaptırmış olduğu Darende İmam Hatip Lisesi´ne atamam yapılarak bu okulda göreve başladım. Bir yıl sonra Sivas Kongre Lisesi´ne tayinim çıktı ve iki yıl da burada görev yaptım. Daha sonra tekrar Darende İmam Hatip Lisesi´ne döndüm. METEM ve Darende Liseleri´nde de görev yaptım ve öğretmenlik hayatım hep Darende´de geçti. 1994-1999 ve 2004-2009 yılları arasında olmak üzere iki dönem Darende Belediye Başkanlığı görevinde bulundum. Yine öz geçmişimiz kısaca bu şekilde.

             Hocam 1953 ve 1960 yılları çocukluk döneminiz. 1960 ile 1970 yılları gençlik yılları olmanız hasebiyle babanız Hacı Hamza Efendi´nin Hulûsi Efendi Hazretleri ile olan dostluğu hakkında, Somuncu Baba Camii ve mahalleli olarak yaşamış olduğunuz anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?

İlkokula giderken yaşımızın küçük olmasından dolayı büyüklerimiz bizleri pek dışarı göndermezlerdi. Çünkü ırmağa girerler de suda boğulurlar endişesiyle dışarda oyun oynamamıza müsaade etmezlerdi. Ancak ilkokul son sınıfta yaşımız ilerledikten sonra Şeyh Hamid-i Veli Camii çevresine ve ırmak kenarlarına inmemize müsaade ederlerdi.

O yıllarda hatırladığım kadarıyla Rahmetullahi aleyh Hulûsi Efendi Hazretleri yaya olarak arkasında bir kısım gönül dostu ve mahalle halkıyla camiye gelirlerdi. Biz Tohma suyu kenarında otururken onların geldiklerini gördüğümüz zaman edeben ayağa kalkar esas duruşa geçerdik. Hulûsi Efendi Hazretleri bize selam verir, bizden selamı çocuk diye esirgemez, ismimizi sorar kimlerden olduğumuzu öğrenir halimizi hatırımızı sormadan geçmezdi. Çok şefkat ve merhamet sahibi idi. Hatta zaman zaman bizlere şeker ve balon dağıtarak gönlümüzü alırdı. Fakat biz küçükken onların yanına fazla yaklaşmazdık. Merhum babam da Hulûsi Efendi´nin müridi idi. Hulûsi Efendi Hazretleri babamdan bahsederken Hamza Efendi diye bahsederdi. Hatta latife yollu ?Benim bir buçuk cemaatim var. Biri Hamza Efendi diğer yarım ise Tayyar Efendi.? derdi. Neden efendim yarım, diye sorunca cevaben buyururdu ki: ?Tayyar Efendi sabah namazlarını arada bir aksatıp seyrek geldiğinden dolayı.? diye buyururdu.

/resimler/2016-6/9/1833552915261.jpg

           Hulûsi Efendi Hazretleri´ni öğretmenlik yıllarımda yakından tanıma fırsatı buldum. 1977 senesinde İmam Hatip Lisesi´nde öğretmenliğe başladığım için kendi mahallemizde baba evinde, baba ocağında 1982 senesine kadar kaldım. Bu dönem içerisinde Şeyh Hamid-i Veli Camii´nde Cuma namazlarını, teravih namazlarını, vakit namazlarını Hulûsi Efendi Hazretleri´nin arkasında kılmak hamdolsun nasip oldu. Zaman zaman da namazın ardından yemek ve çay daveti olurdu Hulûsi Efendi´nin. Bu davetine fırsat buldukça icabet eder ve çayın ardından elini öper duasını alıp ayrılırdık.

Bu arada İmam Hatip Okulu´na gelir,  sık sık ziyaret ederdi. Her gelişinde mutlaka hediyeli gelirdi. Hediyesiz geldiğini hiç hatırlamam, mutlaka hediye getirirdi. Çocuklara, talebelere hediye ikramını eksik etmezdi. Tüm öğretmen arkadaşlara hediye ikramını eksik etmezdi. Şeker ve lokum ikramı ve hele hele esans ikramı unutulmayacak anılar arasında. Esans almak için tabiri caizse öğretmen arkadaşlar sıraya girerlerdi. Hâlâ Hulûsi Efendi Hazretleri´nden almış olduğumuz esanslarımızı evimizin dolaplarının bir köşesinde saklarız ve zaman zaman da açıp hatıra olarak kullanırız.

Hulûsi Efendi İmam Hatip Okulu´ndaki talebelerin iaşesi, giyimi kuşamı konusunda da yardımcı olurdu, siz bir eğitimci olarak bu hususu nasıl değerlendiriyorsunuz:

/resimler/2016-6/9/1834595728906.jpg

O yıllardaki talebelerin durumları pek iç açıcı değildi. Kimisi çok fakir kimileri orta halli ailelerin çocukları idi. Geçimleri sıkıntıda olan insanlardı. Hulûsi Efendi Hazretleri tabiri caizse tepeden tırnağa bütün talebeleri istisnasız giydirirdi. Yani benim 1977 senesinde göreve başladığım seneden sonra her yıl tüm ihtiyaçlarını karşılardı. Bunun yanında harçlığı olmayan talebelere harçlık verir, gıda ihtiyacı olanlara da gıda yardımı yapardı.

Hulûsi Efendi Hazretlerinin eğitim ve sosyal alandaki hizmetleri hakkında neler söylersiniz?

Biz okulda göreve başladıktan sonra eğitimciler olarak şunu yakinen gördük ki ?Hulûsi Efendi tam bir hizmet ehli, Darende´de hangi hizmet varsa, yapılacak o hizmette mutlaka Hulûsi Efendi Hazretleri var. Yani bugün Darende´ye bir hizmet yapılıp taş üstüne taş kondu ise mutlaka bir ucundan Hulûsi Efendi tutmuştur. Bugün Darende, Darende Lisesi varsa, İmam Hatip Lisesi varsa, Mesleki Eğitim Lisesi varsa, Halk Eğitim Merkezi varsa ve diğer kasabalardaki ne kadar eğitim kurumu varsa hepsinde Hulûsi Efendi Hazretleri´nin emeği vardır, imzası vardır. Onun olmadığı bir hizmeti söylemek dahi nankörlük olur. Yani Darende´de yapılan tüm hizmetlerin bir tanesinde dahi Hulûsi Efendi Hazretleri´nin emeği yok demek nankörlükten başka, vefasızlıktan başka birşey değildir.

Biz göreve başladığımız yıldan itibaren Hulûsi Efendi Hazretleri´nin vefatına kadar olan yaptığı hizmetleri özellikle eğitim hizmetlerini değerlendirdiğimiz zaman, zannediyorum, zamanın Cumhurbaşkanı tarafından da taltifi var, takdiri var. Birinci sırada eğitim hizmetleri, ikinci sırada da sağlık alanında yapmış olduğu hizmetleri gelmekte. Zaten Hulûsi Efendi Devlet Hastanesi´nin hizmette oluşu baştan beri Hulûsi Hazretleri´nin düşünmüş olduğu bir hizmetti. Bu hizmeti sağlığında yapamadı ama en azından Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî adlı eserinin getirdiği gelir ve diğer harici gelirlerle böyle muazzam ve çok önemli olan bu eseri Darende´mize manevî varisi, evladı, gözbebeği Hamid Hamidettin Efendi´yle kazandırmış oldu. Allah onlardan razı olsun. İnsanlığın derdine derman oldular. Bu hastane ile Hulûsi Efendi Hazretleri´nin sağlığa ne kadar hassasiyetle önem verdiği görülmektedir.

Tabii Hulûsi Efendi´den sonra bu hizmet daha emin ellerde, daha güzel bir şekilde evladı ve manevî varisi Hamid Hamidettin Efendi tarafından sürdürülmektedir. Hizmet kervanı başlamıştır, yola çıkmıştır. Bu hizmet kervanı emin adımlarla yoluna devam ediyor. Hakikaten takdir edilecek, takdire şayan çok güzel hizmetler verilmekte.

Tabii bizim gördüğümüz kadarıyla değerlendirme dışında Hulûsi Efendi´nin büyüklüğüne, büyük bir zat olmasına ilave edecek bir sözümüz yoktur.  O her işte ve bütün güzel hizmetlerde önderdi, örnekti, liderdi?

             Yine bir gün camide öğle namazından çıktık. Hulûsi Efendi Hazretleri cemaatin önünde gidiyor. Dışardan ziyarete gelen misafirlerden bir kısmı ?Allah´a ısmarladık? demek üzere Efendi Hazretleri´nin elini öpüyorlar. İçlerinden bir tanesi de Hulûsi Efendi´nin elini öpüp dedi ki: ?Efendim müsaade ederseniz ben Adıyaman Menzil´e gitmek istiyorum.? Buyurdu ki: ?Oğul bizde bir eksiklik mi gördün?? deyince o arkadaş, ?Estağfurullah Efendim, haşa bir eksiklik görmek haddimize değil de orayı merak ettiğimizden gitmek istiyoruz.? dedi. Efendi Hazretleri de: ?Peki gidin orayı da görün buradaki durumu da görün.? dedi, böyle bir anı yaşandı. Çok büyük bir zattı. Belki şimdiye kadar ismi bilinmeyen on binlerce imam gelip geçmiştir ama Hulûsi Efendi bambaşka bir din görevlisi, bir din gönüllüsü, gönül kazanan örnek bir insandır. Onun o yüksek örnek ahlakı Türkiye´yi aşmış yurtdışına kadar taşmış, yüksek seviyede güzel ahlaka sahip bir din adamı, örnek bir insandır. Yapmış olduğu bütün hizmetlerini bir karşılık beklemeksizin, Allah rızası için yapan bir insandır. Canlı cansız tüm mahlûkata yapmış olduğu hizmette Hakk´ın rızasını arayan büyük bir şahsiyettir.

/resimler/2016-6/9/1836297605784.jpg

-Sayın Hocam, aile birliği ve çeşitli dernekler ve sonrada 1986´da bir vakıf teşekkülü var. Vakfın da daha çok gelişmesi, inkişafı 1990´dan sonraki yıllar. Yapılan en önemli hizmet de Somuncu Baba Camii ve Külliyesi. Gerçi yapılan çok hizmet var ama bugün Anadolu´ya mal olmuş ve cazibe merkezi haline gelmiş olan Zaviye Mahallesi ve sizlerin de bu mahalleden olmanız hasebiyle çocukluk yıllarınızdaki Somuncu Baba Külliyesi´nin eski halini de biliyorsunuz. Yine Hulûsi Efendi Hazretleri´nin 1945 yılından itibaren fevkalade hizmetleri var ama Somuncu Baba Külliyesi´nin 1990´dan sonraki halini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gençlik yıllarımızda insanlarımızın ve memleketimizin durumu zayıf idi. Hizmet için imkânlar çok kısıtlı idi. İmkân olmadan hizmet etmek mümkün değil. Hulûsi Efendi o günkü şartlarda, kısıtlı imkânlarla ve çevresindeki sevenlerin destekleriyle hizmetlere el atmıştır. Gayretini esirgememiştir. Hatta bir yol yapımında cemaatin önüne düşer ve onlara önderlik ederdi. Hele bir seferinde Kudret Havuzu´nun yolu zaman zaman ırmaktan gelen sel dolayısıyla tahrip olup yıkılıp dağılınca insanlar gelip geçemez hale geldi. Hulûsi Efendi Hazretleri başta kendisi olmak üzere yanına da birkaç kişiyi alarak o bozulan Kudret Havuzu yoluna taşlar döşeyerek, insanların rahatlıkla gelip geçeceği şekilde onarır faal duruma getirirdi. Kendisi bu kadarda sanatkâr, hüner sahibi bir insandı. Taş işçiliği ve marangozluk sanatında çok mahir ve hüner sahibi insandı. Bizzat kendisi yaptığı gibi hizmet etmek isteyenlere de nasıl yapılacağını tarif ederdi. Yine Balıklı Kuyularının yol yapımında da Hulûsi Efendi Hazretleri´nin büyük gayretleri vardır. Oralara bir şekil verip insanlığa hizmet sunacak hale getirdiğini yakinen müşahede ettik. 1960´lı yıllarda Şeyh Hamid-i Veli Camii´nin önü havuzlu değildi. Havuz yoktu. Bir çilehane ve gusülhane vardı. O günkü şartlarda basit yapılmış yerlerdi. Hulûsi Efendi Hazretleri, o basit yapılan abdesthaneleri, ihtiyaç yerlerini yıkarak oralara o günkü imkânlarla başta havuz olmak üzere çok güzel, abdesthaneler, insanların ihtiyaçlarını giderecek çok mükemmel hizmetler yapılmasına gayret gösterdi. O havuz yapıldıktan sonra balıkların Balıklı Kuyulardan gelip havuza girmelerini, tekrar kuyulara gidişlerini ziyarete gelen insanlar saatlerce hayranlıkla seyreder, huzur bulduklarını müşahede ederdik. Yine Somuncu Baba Camii önündeki yol da Tohma´dan gelen selin taşması sonucu tahrip olunca halkın öne düşer ve cemaatle birlikte o yolun onarımını yaparlar hizmete elverişli hale getirirlerdi. Sonra Devlet Su İşleri, ırmak kenarına bir beton dökerek istinat duvarı yaptı. Daha sonra vakfımız çok güzel bir çevre düzenlemesi yaparak Tohma kenarının ıslahını yaparak son şeklini verdi.  Vakıf Başkanı H. Hamidettin Ateş Efendi ve kadirşinas gönül dostlarının gayretleriyle Somuncu Baba Külliyesi bugünkü hüviyetine kavuştu.

(Devamı Gelecek Sayıda)