Musa Tektaş


Memduh Önal ile röportaj 2


Memduh Önal: ?Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı  insanlara ve insanlığa hizmet eden bir kurum´

  Soru: 1990 yılından sonra vakıf hizmetlerindeki atılımlar ve Somuncu Baba Külliyesi ve civarındaki hizmetlerden bahseder misiniz?

 Cevap: Hamid Hamidettin Efendi 1990 yılında, vakfın başına geçtikten sonra vakıf hizmetleri büyük bir hızla artarak devam etti. Artmakla kalmadı kalite de çok yükseldi. Dışardan gelen insanların hayran kaldığı bir külliye şekline dönüştü. İnsanların ihtiyaç duyduğu konaklama yerleri; gerekse piknik yerleri gerekse ailesiyle birlikte yemek yiyebileceği lokanta gibi çok nezih temiz, insana huzur veren mekânlar oldu. Belediye başkanlığımız dönemimizde belediye olarak vakfımıza pek bir katkımız olmadı ama bütün imar işlerinde ruhsat konusunda yardımcı olmaya çalıştık. İlahiyat Fakültesi lojmanları yapımında belediye meclisimizin yer tahsisinde yine bu günkü Hulûsi Efendi Devlet Hastanesi´nin yer tahsisinde sembolik bir rakamla belediye olarak satış kararı aldık ve vakfın hizmet yapması için önünün açılmasına vesile olduk. Sembolik bir rakamla satışını yaptık. Allah´a çok şükür hastanenin yapımı gerçekleşerek hizmete girdi. Biz belediye olarak pek bir katkımız olmamakla birlikte ufak tefek katkılarımız oldu. Yine Zaviye Mahallesi´nin yol çalışmalarında biraz belediyenin katkıları oldu. Fakat burada şunu da dile getirmeden geçemeyeceğim:

Belediye´de makam odasında otururken bir şahıs geldi. Selam verip oturduktan sonra bana şu soruyu sordu: ?Başkanım Darende´nin kaç mahallesi var.? Soran zata şöyle bir baktım kasıtlı olarak soruyu sorduğunun kanısına vardım ama belki de kasıtlı sormamışta olabilir. Ben gayri ihtiyari olarak 16 mahallesinin olduğunu söyleyince dedi ki: ?Yok Darende´nin on altı mahallesi olduğunu düşünmüyorum.? dedi. Bunun üzerine ben tekrar ?Ben sorumlu başkan olarak 16 mahallesinin olduğunu biliyorum.? dedim. Bunun üzerine arkadaş ?Yok yok bir mahallesi var; Zaviye Mahallesi veya Somuncu Baba Mahallesi.? dedi. ?Niçin öyle diyorsun?? diye sorunca ?Belediye olarak bütün hizmetleri oraya yapıyorsunuz.? dedi. Hâlbuki bütün bu hizmetleri yapan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı. Acaba vatandaşın bundan haberi mi yok, yoksa millet acaba bizim nabzımızı mı yokluyor diye düşünmekten kendimi alamadım. Bunun üzerine dedim ki: ?Muhterem sizin bir yanlışlığınız var. O gördüğünüz hizmetleri belediye olarak biz yapmıyoruz, o hizmetler Hulûsi Efendi Vakfı´nın yapmış olduğu hizmetler.? dedim. Bunun üzerine ?Nasıl olur vakıf orda bu kadar hizmet mi yapıyor. Orada yollar yapılıyor, çevre düzenlemesi yapılıyor daha nice göremediğimiz hizmetlerin hepsini vakıf mı yapıyor? ?Evet Zaviye Mahallesi´ne belediye olarak ne hizmet yapıyorsak, senin mahallene de aynı hizmeti götürüyoruz bundan endişeniz olmasın.? dedim. Bunun üzerine o vatandaşımız özür dileyerek şöyle dedi: ?Biz gittik gördük orda çok güzel çalışmalar var, belediye madem bu kadar güzel hizmetler yapıyor, bizim mahallede neden böyle hizmetler yok diye kafamıza takılıyordu.? deyince ben de dedim ki: ?Allah aşkına Darende´ye bir misafirin gelse gelen misafirini evinde ağırladıktan sonra gezdirmek için ilk götüreceğin yer neresi olur.? diye sorunca cevaben ? Somuncu Baba civarı olur.? dedi. Ben ?Ben de bir belediye başkanı olarak dışardan bir misafirim geldiğinde onu alır Somuncu Baba´ya götürüyorum. Bizim yüzümüzü Somuncu Baba ak ediyor. Vakfın yapmış olduğu hizmetlerle göğsümüzü gere gere gurur duyuyoruz, yüzümüzü ak ediyorlar. Bizim için Somuncu Baba bir iftihar kaynağı değil mi? Belediye olarak Somuncu Baba´ya ne kadar hizmet etsek azdır, fakat hizmet edemiyoruz. Sağ olsun Vakıf Başkanımız ve buraya gönül veren insanlar o güzel hizmetleri yapıyor. Vakfımızın yaptığı hizmetler bizler için bir iftihar kaynağı.

 Darende, Somuncu Baba ile anılıyor tanınıyor ve değer kazanıyor. Böyle bir yere sahip olmakla kendimizi bahtiyar hissediyoruz. Oraya yapılan hizmetleri çok görmemek lazım. Dışardan gelen misafirimize karşı Somuncu Baba´ya yapılan hizmetlerle yüzümüz ak olacak. Hem iftihar ediyoruz hem de yapılan hizmetleri tenkit etmeye kalkıyoruz, Allah adama ne der, bu nankörlük olmaz mı?? deyince o kardeşimiz hatasını kabul edip ?Teşekkür ederim başkanım yanlış duyup ön yargıyla yaklaşıp eleştirdiğimiz konu hakkında bizi aydınlatıp doğru olan bilgiyi aktardığınız için.? diyerek memnuniyetini dile getirerek ayrıldı.

Soru: - Yükseköğrenimle ilgili eğitim yatırımları hakkında ne söylersiniz?

Cevap: 1994´den sonra İlahiyat Fakültesi´nin burada açılması ve öğretim görevlilerine, akademik elemanlarına lojmanların yapılması ve onlara tahsis edilmesi apayrı bir hizmet. Özellikle eğitim alanında söylenecek en güzel hizmet bu idi. Hulûsi Efendi´nin arzusu da İlahiyat Fakültesi´nin Darende´de açılması ve eğitime başlaması idi. Ancak bu arzusu vefatından sonra nasip oldu ama maalesef doksanların sonlarında 2000 li yıllarının başlarında bir kısım zihniyeti bozuk insanların mesnetsiz suçlamalarıyla İlahiyat Fakültesi´ni buradan götürdüler. Buna üzüldük ama binası duruyor. Tabi bu bina da şimdi yurt binası olarak kullanılıyor.

 Şimdi konuyu şöyle bir toparlayacak olursak Hulûsi Efendi yatırımlarını insan odaklı hizmetler olarak yapmış. İnsanların eğitimine, sağlığına ve sosyal ilişkilerine yatırım yapmış bir gönül sultanı. Bu yatırımlarda bugün için büyük bir hızla gelişerek, büyüyerek devam ediyor. Şu anda vakfımızın başında bulunan bu hizmetlerin yapımında önderlik yapan Vakıf Başkanımızla gurur duyuyor iftihar ediyoruz. Her zaman her yerde söylüyorum; biz yapılan hizmetleri takdir etmekten öte elimizden bir şey gelmiyor.

 Soru: Rahmetli babanız Hacı Hamza Önal´ın  Hulûsi Efendi Hazretleriyle ilgili duygu ve düşünceleri nasıldı?

 Cevap: Rahmetli babam Hulûsi Efendi Hazretleri´ne çok bağlı bir insandı. Aleyhinde hiç kimseyi konuşturmaz ve hiçbir yerde aleyhte söz ettirmezdi. Babam, Hulûsi Efendi vefat ettiğinde yatalak hasta idi. Konuşmasında da sıkıntısı vardı. Hulûsi Efendi´yi kabristanda ebediyete yolcu edip eve geldim ve babama Hulûsi Efendi´nin vefat ettiğini söylemediğimiz hâlde babam onun vefat ettiğini hissedip kendini tutamayarak ağlamaya başladı. Bu beni çok etkiledi. Demek ki aralarında çok kuvvetli bir gönül bağı ve manevî bir bağ var. Haberi olmadığı hâlde onun vefat ettiğini hissediyor. Babamın mesleği şoförlüktü. Babam Darende´nin ilk şoförlerinden olması hasebiyle Antep´e Sivas´a gelip giderdi. Sivas´tan Darende´ye doğru gelirken yolda Çarpılık denen bir mevki var. Orada durur Darende tarafına doğru bakıp Hulûsi Efendi´nin burada olup olmadığını hissederdi, o derece gönül bağları vardı.

 Yine bir gün böyle sohbet edilirken, buraya bu kadar çok ziyaretçi geliyor gidiyor gibi tenkit mahiyetinde, adeta kıskançlıktan kaynaklanan bir şey, bu veya hasetlik boyutunda bir konuşma olunca rahmetlik babam dedi ki: ?Oğul Efendi´yi ziyarete yüzlerce insan gelip gidiyorsa mutlaka insanları buraya çeken sizlerin idrak edemediği manevî bir güç, manevî bir güzellik varda ondan geliyorlar. Neden sizin evlerinize ziyaretçi gelmiyor, sizleri ziyaret etmiyorlar.? diye Efendi´yi savunduğunu bilirim. Zerre kadar Hulûsi Efendi Hazretleri´ne toz kondurmazdı.

 Soru: Siz belediye başkanlığı yaptığınız dönemde Darende´nin bir işi için Ankara´ya gittiğinizde Darende Belediye Başkanı olduğunuzu söylediğiniz zaman herhalde Somuncu Baba´nın, Hulûsi Efendi´nin, vakfın mutlaka devlet bürokrasisindeki ağırlığını hissetmişsinizdir. Halende hissediliyordur. Bu konu hakkında neler söylersiniz?

 Cevap: Tabi ki, Hulûsi Efendi Hazretleri zamanında bizim idareciliğimiz var. İmam Hatip Lisesi müdür muavinliği dönemimizde zaman zaman valilikten, milli eğitimden yazılı taleplerimiz olurdu. Fakat yazılı talepler fazla ciddiye alınmaz, yapılan talep bekletilirdi. Böyle bir talebimiz olduğu zaman valiliğe veya milli eğitim müdürlüğüne gitmeden önce Hulûsi Efendi´ye gider elini öper ve ?Efendim şu talepler için Malatya Valiliğine veya milli eğitim müdürlüğüne gidiyoruz Her hangi bir emriniz isteğiniz var mı?? diye sorunca ?Dur oğul!? der hemen dolaptan esans çıkartır ?Oğul bu hediyeleri götürün bizim ikramımız olduğunu söylerseniz inşallah işleriniz kolayca çözülür zorluk çekmezsiniz.? buyururdu.

 Hakikaten Malatya Valisi Saffet Arıkan Bedük zamanı gerekse de ondan önceki valilerde dönemin de ve milli eğitim müdürlerinin yanlarına vardığımız zaman ?Darende´den Somuncu Baba´dan Hulûsi Efendi´nin misafirleri geldi, denildiği zaman diğer misafirleri bekletirler bizi öne alırlar, bizim isteklerimizi, dileklerimizi dinlerler, bize yakinen ilgi gösterirlerdi ve taleplerimizi yerine getirirlerdi.? Tabi anlattıklarım 90´dan önce idi. Vefatından sonra ise benim belediye başkanlığım 90´lı yıllarda olduğu için bizim yakın mesaimiz Vakıf Başkanımız Hamideddin Efendi ile oldu. Zaman zaman Ankara´ya, İstanbul´a, Adana´ya, Mersin´e gittiğimiz olmuştur. Hamid Efendi´yle beraber Vakfımızın şubelerinin açılışı için Mersin´e ve Kayseri´ye gittiğimizde de olağanüstü yoğun bir ilgiyle karşılaştığımızı söyleyebilirim. Biz bir Belediye Başkanı olarak, devlet ricali olarak bir yere vardığımız zaman neticede mecburi bir karşılama gibi üç beş kişiyle karşılar bizimle ilgilenirlerdi. Onun haricinde fazla bir ilgi görmezdik. Ben Ankara´ya Hamidettin Efendi´yle gittim. Efendi´ye karşı olağanüstü bir ilgi olduğunu gördük. Vakfa, Hamideddin Efendi´ye gönül bağı olan insanlar büyük bir ilgi gösterdiler.

 Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz?

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı insanlara ve insanlığa hizmet eden bir kurum. Biz Darendeli bir esnaf olarak Darende´ye yılda 300-500 bin gibi çok kalabalık ziyaretçi geldiğini biliyoruz. Darende´mize bir misafirimiz geldiği zaman onu gönül rahatlığıyla yatırıp kaldıracağımız bir otelimiz bile yoktu. Bu çok büyük bir eksiklikti. Allah razı olsun vakfın yapmış olduğu hizmetler sayesinde yüzümüz ak oluyor. Vakfımız sayesinde beş yıldız ayarında bir oteli Darende´mize kazandırdı. Dışardan gelen bürokratımızı, misafirlerimizi yüzümüz kızarmadan, yüz akıyla ağırlıyoruz. Vakıf, gelen ziyaretçilerin tüm ihtiyaçlarını giderecek sosyal tesisleri yaparak insanlığın hizmetine sundu. Vakfın Darende´ye faydası yok diye dar çerçeveden değerlendirirsek bu çok büyük haksızlık olur. Zihniyet olarak vakfın karşısında olduklarını düşünüyorum. Bazı nefsi çıkarları için veya çekememezlikten, kıskançlıktan kaynaklanan durumdan dolayı olur bunlar. Bunun başka izah edilecek bir sebebi olamaz. Hizmetleri farklı mecralarda değerlendiren insanlar olabilir. Fakat kim ne derse desin hizmet kervanı yürüyor.

Kısaca sözlerimi toparlayacak olursak Darende ticareti geçim kaynağı yapmış insanların bulunmuş olduğu bir belde. Darende 5 beldeden biri. Bu beş beldede bu özellik var. Darende´deki insanlar gün gelmiş geçim sıkıntısı çekince büyük ölçüde ticarete yönelmiş. Bu gün iftiharla söyleyebiliriz ki, Adana´da büyük iş adamları, söz sahibi, tüccarlar, sanayiciler Darendeli. Mersin´de, Ankara´da, İstanbul´da hemen hemen büyük şehirlerde ticaretle uğraşan söz sahibi ticaret erbabı Darendeli hemşerilerimiz var. Tabi onların ticarette başarılı olmaları bizleri çok mutlu ediyor, gurur duyuyoruz. Onlara da buradan sizlerin aracılığınızla hürmetlerimizi iletiyoruz. Cenabı Hak´tan daha hayırlı işler, hayırlı kazançlar niyaz ediyorum. 

Abdurahman Ugras
2.08.2016 16:11:58
Değerli Hocam Menduh beyin anlattığı gibi Darendemizi Ayakta tutan Göz Nurumuz Hacı Hulusi Efendi Vakfımızın hizmetlerini Gül Şehrimiz Darendemizi ziyaret eden tüm yerli ve yabancılardan da duydukça inanılmaz mutlu olmaktayız. Doğunun Göz bebeği İnsanları ve doğasıyla dünyaya ün salmış bu şirin ilçemiz ile gurur duyuyor Yormcularımıza ve Ayaklı Kütüphanemiz Editörlerimize sonsuz saygı ve sevgilerimizi iletiyorum..ALLAH Yolunuzu ve bahtınızı da açık eylesin..Sağlıcakla Gül Şehrinde güller içinde kalın..