Musa Tektaş


Mehmet Arif Toprak ile Röportaj


 

1990´lı yıllardan itibaren Cuma, Bayram ve Teravih namazlarında Şeyh Hamid-i Veli Camiine devam ederken tanıdığım, Darende esnaflarından nazik, saygılı ve saygın kişilik sahibi olan Mehmet Arif Toprak ile yıllar önce bir röportaj yapmıştık. Aradan seneler geçti, 10/08/2007 tarihinde rahmeti rahmana kavuştu. Arşivdeki video kayıtlarının çözümünden aşağıdaki satırlar meydana çıktı. Kendini rahmetle anıyoruz?

Mehmet Amca önce bize kendinizi tanıtır mısınız, hatıralarınızdan bahseder misiniz?

Darende´nin Zaviye Mahallesi´nde 1926 yılında doğdum. İsmim Mehmet Arif Toprak´tır. Dedem Van´dan buraya gelir ve Darende´nin Zaviye Mahallesi´ni çok emniyetli görür buraya yerleşir ve burada evlenir. Bu evlilikten iki oğlu olur. Mehmet Amcam ve babam... Dört erkek birde kız olmak üzere beşkardeşiz. Hepimiz de bu mahallede büyüdük. 1932 senesine kadar burada ikamet ettik. Çocukluk hayatımız burada geçti. Çocukken Şeyh Hamid-i Veli Camii´ne namaza giderdik. Hatip Hasan Efendi imamhatiplik yapardı. O dönemlerde camiinin etrafında çok kurban kesilir ve etleri çevredeki konu komşuya dağıtılırdı. Buraya çok ziyaretçi gelirdi. Hatip Hasan Efendi´nin Ahmet Efendi isminde bir oğlu daha vardı. Hulûsi Efendi´nin abisi idi. Ahmet Efendi Adana´ya gurbete giderdi. Gurbetten geldiği zaman çocuk olmamız dolayısıyla bize şeker verirdi. 1931 senesinde Darende´nin Sungur Mahallesi´nden mülk satın aldık ve bu mahalleye göçtük. Zaviye´den ne kadar ayrılsak da çocukluğumuz bu güzel insanların arasında geçtiği için aklımız hep bu duygu ve maneviyat yüklü o güzel günlerde kaldı. Fakat sonraları hep buraya gelip gidip Zaviye´nin manevî havasından istifade etmeye çalıştık. Bilhassa bayramlarda namaza gelip o manevî atmosferi yaşamaya çalıştık. /resimler/2016-1/1/2158577751798.jpg

Bayram günleri bütün komşularla birlikte annem de yemekler yapar bazı mahallelilerin yaptığı gibi camiden çıkan cemaate ikram ederlerdi. Yemekten sonra de cemaat mutlaka bayramlaşırlardı, bayramlaşmadan hiç bir yere gitmezlerdi. Çok ahenkli bayramlar olurdu. Cuma namazlarını bayram namazlarını burada kılardık. Babam tüfek işleriyle meşgul olurdu, kardeşim Ali ile beraber biz de onun yanında çıraklık yapardık. Babam 1969´da vefat etti. Ondan sonra biz devem ettik tüfek işine. Babam oturduğumuz zamanlarda devamlı olarak buradaki komşularımızdan, aralarında olan ahenklerinden anlatırdı. Yine bir gün babam bir olay anlattı, çok duygulandım. Pazarda satılık bir matkap görür. Daha önceleri Hacı Hulûsi Efendi´nin burada marangozluk yaptığını bildiği için matkabı tanır. Satıcıdan bu matkabı -o günün değeriyle kaça aldığını bilemiyorum- bedelini ödeyerek satın alır. Ondan sonra bu matkabı güzel bir ambalaj yaparak birkaç gün sonra ?Sana bir hediye göndereyim.´ diyerek Hacı Hulûsi Efendi´ye göndermiş.

Hulûsi Efendi Hazretleri ile yaşadığınız başka anılar vardır mutlaka, bize anlatır mısınız?

Babamla birlikte biz Hulûsi Efendi Hazretleri´nin yanına gelir gider, ziyaret ederdik. Ben 1983 senesinde hacca gidip geldikten sonra geldiğimiz günün sabahı erken vakitte Hulûsi Efendi Hazretleri bizi teşrif etti ve: "Ben, hacdan gelenler içerisinde hiçbir yere gitmeden önce ilk defa hacı ziyaretine komşu olarak sizden başladım." buyurdu ve arkasından on lira bir bereket parası hediye etti. O vermiş olduğu parayı cüzdanımda bereket parası olarak hâlâ saklarım. Hulûsi Efendi Hazretleri´nin o günkü yapmış olduğu dua ve himmetiyle cebimizde paramız hiçbir zaman eksik olmadı. O gün hanımıma da on lira bereket parası vermişti o da bereket parası olarak onu saklar. Babam Nakşibendî Tarikatı´na mensuptu. Ben de İhramcızade Hazretleri´nin görevlendirdiği ders hocasından ders almış idim. Daha sonra Hulûsi Efendi Hazretleri´ne giderek durumu arz ettim ve kendisinden de dersimi tazelemesini istedim, o mübarek de ?Almış olduğun dersine aynen devam et.´ diye buyurdu, bizi de kabul etti?

Her Ramazan geldiğinde sizi burada görüyoruz. Eskiden beri Şeyh Hamid-i Veli Camii´nde teravihler hatimle kılınıyor, önceden Köşker Hafız namazları kıldırırmış bu konuda neler söylersiniz?

Evet, önceden Somuncu Baba Camii´nde Köşker Hafız kıldırırdı, daha sonra Çarşı Camii´nde bir dönem kıldırdı. Bizler de onun arkasında hatimle teravih kılardık. Bir müddet sonra Konyalı Himmet Hafız Hulûsi Efendi Hazretleri´nin tavassutuyla Çarşı Camii´ne gelip hatimle teravih namazlarımızı kıldırdı. /resimler/2016-1/1/2159526073350.jpg

Hulûsi Efendi (k.s.)´nin babası Hatip Hasan Efendi´nin çok celalli birisi olduğu söyleniyor, doğrumu?

Evet, doğru, biz çocukken, Hatip Hasan Efendi geliyor denildiği zaman kaçacak yer arardık. Çok celali meşrebe sahipti ama çok iyi, mükemmel bir insandı, merhametle doluydu.

Caminin ilk durumu, medrese veya caminin geçirdiği restorasyonlar, tamirler ve şimdiki durumu hakkında H. Hamidettin Efendi´nin hizmetleri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hulûsi Efendi Hazretleri´nden sonra külliye ve caminin bakım ve onarımı çok mükemmel bir şekilde değişip insanlığa hizmet vermeye devam etmektedir. Tabi burada Hulûsi Efendi Hazretleri´nin mübarek kelamlarının ortaya çıkarak ?Bizim fevkimizin üstünde olacak.´ demeleri gerçekleşmiş oldu. Bu da memleketimiz için bir iftihar kaynağı olmuştur. Hele bilhassa (Orta Cami) açılarak hizmete sunulması ile birlikte Darende´mizin ziyaretçi akınına uğraması kaçınılmaz bir gerçektir. Cami yanında bulunan medrese ise eski durumunu babamlar bilirler hatta babamlar orada okunduklarını söylerlerdi, istifade etmişlerdir bilirler ama biz faaliyette iken görmedik. Biz çocukken medresenin kapısız penceresiz viranehâlini biliriz hatta oralarda küçükken oyun oynardık.

Çok mühim bir hadise de şudur: Ben bir tarihte Hacı Hulûsi Efendi´nin yanına geldim. Beş altı kişiyle beraber oturuyorduk. O zamanlar Hamidettin Efendi Darende Çarşı Camii´nde imamlık yapıyordu. Sohbet sırasında Hamidettin Efendi´den bir mevzu açıldı ve ben de Hacı Hulûsi Efendi´ye; ?İnşallah hocam, Hamidettin Efendi yerinizi tutar.´ dedim. Mübarek adam Hulûsi Efendi de bana karşılık olarak; ?Allah izin verirse benden kat katta ileri gider.´ diye söyledi. Buna şahit olan birkaç tane arkadaş hâlâ bunu söylerler. İnşallah çok ileri de gitti Hamidettin Efendi? Maşallah? Maşallah...

Mehmet Amca, sizin bir dönem Darende´de su tesisatı ve elektrik tesisatı işleriyle uğraştığınızı duyduk. Somuncu Baba Camii ve Zaviye Mahallesi´ne su ve elektrik getirilmesindeki hizmetlerden bahseder misiniz?

1953 Darende´ye elektrik ve su tesisatı yapıldı. 1954 senesinde Zaviye´ye elektrik verilmedi. Dört mahalle olan Hacıderviş, Sungur, Heyiketeği, İbrahimpaşa Mahallelerinin hepsine elektrik verildi ama Zaviye Mahallesi´ne verilmediler. Hacı Hulûsi Efendi Hazretleri elektrik ve su için belediyeye çok müracaat ettiyse de bu hizmetlerden Zaviye´yi mahrum ettiler. Buna Hulûsi Efendi Hazretleri´ninçok canı sıkıldı. Belediye, biz sadece size telini verebiliriz dediler. Bunun üzerine Hulûsi Efendi mahallelerden hemen direkleri tedarik edip Kurtbağı Camii´nin oradaki elektrik trafosundan başlayarak Köprügözü´nden Somuncu Baba Camii´ne kadar, bizimle beraber bizzat kendileri de çalışmak üzere ellişer metre arayla direkleri diktik. Belediye tellerini verdi. Trafodan Zaviye´ye kadar telleri de biz çektik. Bu elektrik hatları çekilirken kardeşim Ali´de bizimle beraber çalışıyordu. Direğin başında çalışma esnasında elektrik akımına kapıldı. Büyüklerin duasıyla hamdolsun bir şey olmadan kurtardı. O olay üzerine Allah´a şükür için kurban kestik. Su tesisatını da yine belediye o zaman yapmadı. Her mahallede gürül gürül sular akarken Zaviye Mahallesi´ni bu hizmetten mahrum bıraktılar. Çarşıdan İmam Hatip Lisesi´nin oraya kadar su tesisatını getirdiler ama Zaviye Mahallesi´ne bu hizmeti getirmediler. Hacı Hulûsi Efendi buna çok üzüldü ve belediyeye gitti ve belediyeden dediler ki; ?Jandarma dairesinin oradan Çarşı Camii´nin oraya kadar gömülü olan boru var. O boruyu söküp götürün, kullanın.´ Bunun üzerine Hulûsi Efendi´yle birlikte, bizatihi kendisi de çalışarak o boruları söktük İmam Hatip Lisesi´nin oradan Şeyh Hamid-i Veli Camii´nin oraya kadar boruları döşeyip caminin önüne suyu akıttık. Darende´nin neredeyse tüm elektrik ve içme su tesisatlarını kardeşim Ali ile birlikte biz yaptık.

Çocukluk hayatınız Zaviye´de geçtiği için evlerin durumu ve komşuluk ilişkileri hakkında bize bilgi verir misiniz?

Burada iyi komşularımız vardı. Hacı Bekir Karaağaç, Ali Rıza Karaağaç, Hacı Mustafa Karaağaç, Ali Galip´in ve Doktor Şemi Karaağaç´ın babası vardı. Bu kişiler iyi insanlardı. Hasan Feyzi Efendi´nin evinde veya bir ihvan evinde her gün toplanırlar sohbet ederlerdi.

Buradaki (Zaviye´deki) evinizin yeri nereydi?

Şimdiki Avukat Mehmet Yalım´ın evinin bulunduğu civardaydı. Ali Rıza Karaağaç´ın evinin bitişiğindeydi. İyi komşularımızdı.

Hatip Hasan Efendi nerede otururdu. Misafire ikram bu ailede yıllardır nasıl devam eder?

Hatip Hasan Efendi, caminin yanındaki Bedrettin Ateş´in oturduğu evde oturur idi. Genelde o evde toplanılır sohbet ederlerdi. Daha sonra Hacı Hulûsi Efendi Taceddin-i Veli Türbesi civarına kerpiçten bir ev yaptı. Orada bir müddet kaldılar. Daha sonra o kerpiç evi de yıkıp şimdiki evin bulunmuş olduğu yere yeni ev yaptılar. O yapılan eve de çok sayıda seven insan gelir gider, onlara yedirir içirir, misafir eder en güzel şekilde ağırlar, yolcu ederdi. Şimdi de Allah razı olsun Hulûsi Efendi´nin mahdumu Hamidettin Efendi de bu evi tamamen elden geçirdi, düzenledi. Hulûsi Efendi´nin devamı olarak en güzel şekilde sevenlerinin hizmetine devam etmektedir.

Bu cami önündeki balıklar hakkında neler biliyorsunuz açıklar mısınız?

Pek bir bilgim yok ama Somuncu Baba Hazretleri´nden günümüze kadar gelen bu balıkları o zatın hatırına gelen giden insanlar ve buranın sakinleri tutmazlar ve yemezler. Bu balıkların, Allah´ın izniyle Kore Harbi´ne iştirak ettikleri de rivayet edilir.

İbrahim Sözen
4.01.2016 17:30:09
Rahmetli babamın, Büyük Usta Kadir Ağa´ya 1935 ve 1940 lı yıllarda doldurduğu tabanca fişeklerini büyük ve güzel bir hatıra olarak hala muhafaza ederim. Çocukluğumdan beri saçma, barut, dolma tüfek kapsunu (kapsül) gibi av malzemelerini her zaman Mehmet Ağa´dan alırdım. Ruhları şad, mekanları Cennet olsun.