Musa Tektaş


Korkmaz Hafız´ın Kızı Bedriye Soylu ile Röportaj


2000 yılında bir güz günüydü. Darende´nin geçmişine tanıklık etmiş olan kimselerle röportaj çalışmalarımız esnasında Hacı Derviş Mahallesinde; Emekli Kütüphane Müdürü Orhan Soylu´nun evinde annesi Bedriye Soylu Hanım´la röportaj yapmıştık. Bu sohbete iştirak eden Orhan Soylu Ağabey de bildiklerini sohbet içerisinde nakletmişti. Aradan bir yıl geçti. Bedriye Hanım´da Hakk´a yürüdü. Bir müddet sonra Orhan Ağabey de Ankara´ya ikametini nakletti. Kayıtlarımızda bir kısa muhabbet kalmıştı. Aradan 15 yıl geçti. Arşiv kayıtlarından çıkardığımız o muhabbeti sizlerle paylaşırken, Korkmaz Hafız´ın şiiri ve birkaç hatırasını da bu vesile ile zikredelim?

Hanımefendi bize kendinizi tanıtır mısınız?

İsmim Bedriye Soylu 85 yaşındayım. İki kız bir erkek olmak üzere üç kardeşiz.

Merhum babanız Korkmaz Hafız´dan bahseder misiniz?

Babam herkes tarafından sevilen, herkese yardım ve hizmeti olan bir insandı. Bütün ilçe onu çok iyi tanırdı. Şer´iyye Mahkemesi Başkâtibi idi. Halkı çok sulh ederdi. Babamın evi gece geç saatlere kadar herkese açıktı. Herkes mahkemelik bir iş olduğu zaman ilk önce babama gelirdi. Babamda çoğu kez mahkemeye göndermeden onları sulh eder geri evlerine gönderirdi. Her yönüyle saygın bir insandı. Çevre köyler ve mahallelerdeki belli aile büyükleri babama ayrı bir değer verirlerdi. Hukukî bilgisi, dinî bilgisi yerinde olduğu için meseleler mahkemeye aksetmeden evvel mümkünse babam tarafından anlaşmayla halledilirdi.

Korkmaz Hafızın Hulûsi Efendi Hazretleri´ne yazdığı bir şiir var. Hulûsi Efendi Hazretleri´ne olan muhabbetinin kaynağı nedir, açıklar mısınız?

Babamın yaşlı bir (affedersiniz) merkebi vardı. Her Cuma ona biner namaza Hulûsi Efendi Hazretleri´nin yanına giderdi. Bir gün, ?Baba, artık yaşlandın, giderken düşersin artık gitmesen olmaz mı?? dedim. Bana ?Yok kızım ben ölene kadar Hulûsi Efendi Hazretleri´nin yanına giderim. Bana bir şey demeyin.? derdi. Onu canından çok severdi. Ehli beyte karşı çok sevgisi vardı, Hulûsi Efendi´nin hayranı idi. Hele hele Hulûsi Efendi´nin bir Seyyid olarak Peygamberimiz´in neslinden olmasına ayrı bir değer verir, ahlakını beğenir, tasavvufî yönünü takdir ederdi.

Şairlik yönünü de çok severdi. Hulûsi Efendi benim okul arkadaşım olduğu için zaman zaman bana selam gönderirdi. Çünkü Cumhuriyet İlkokulu´nda beraber okumuştuk. O zaman kız çocuklarını pek okutmazlardı ama babam aydın bir insandı beni ilkokula göndermişti.

Babam vefatından üç gün önce Hulûsi Efendi Hazretleri´nin yanına gidip cenaze namazını onun kıldırmasını vasiyet etmiş. Vefat edince Hulûsi Efendi cenazeye geldiğinde mahşeri bir kalabalıkla karşılaşınca vasiyetini söylemeyi çekinmiş. Çünkü cemaat içerisinde ilçenin önde gelen isimlerinden Esat Hoca, H. Mustafa Efendi gibi değerli âlim hocalar varmış. Hocaların içinden Hacı Esat Efendi  ?Hulûsi Efendi gel namazı sen kıldır, Korkmaz Hafız´ın vasiyeti vardı.? deyince çok rahatlamış. (Bu olayı Hulûsi Efendi Hazretleri daha sonra bizzat bana anlattı. ) Babamı şimdiki Cumhuriyet İlkokulu´nun üst tarafında bulunan Hacıderviş Mahallesi Mezarlığı´na defnetmişler.

 

Orhan Ağabey siz dedeniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Korkmaz Hafız´ın torunu Orhan Bey anlatıyor:

1952´de Demokrat Parti iktidarda iken dedem Korkmaz Hafız Efendi´yi Darende Müftüsü olarak tayin ettiler. ?Bu yaştan sonra ahir ömrümde ben müftülük görevini ne edeyim.? derdi. Fakat ömrü vefa etmedi. O yıl Hakk´a yürüdü.  Dedem aynı zamanda İhramcızade İsmail Efendi´ye müntesipti. Manevî yönü gelişmiş bir insandı. Çok çalışkan birisiydi. İlerlemiş yaşına rağmen hiçbir zaman boş durmaz ilimle irfanla, zikirle, sohbetle uğraşırdı.

Korkmaz Hafız´ın başka şiirleri var mıydı?

Orhan Soylu cevaplıyor:

Halk arasında ezbere bilinenlerin yanında başka şiirleri de vardır mutlaka. Çünkü dedem, güçlü bir şair olarak bilinir. Fakat vefatından sonra bütün kitapları vasiyeti üzerine Hulûsi Efendi Hazretleri´nin kütüphanesine gönderildi. Şiirleri de o kitapların arasında olabilir diye araştırma yapıldı ama o kütüphanede henüz şiir defterine rastlanmadı. Dedem okumayı da çok severdi. Cumhuriyet İlkokulu´nun ilk mezunu annemdir. (Bedriye Hanım) Kendisi bize çocuklarımızı okutmamızı söylerdi. Biz de o öğütlerini tutmaya çalıştık.

Ben kütüphane müdürü olduğum yıllarda Hulûsi Efendi Hazretleri dedemden dolayı babamı da beni de severlerdi. Hulûsi Efendi Hazretleri bir gün bana ?Bir yazı yazda bizim kütüphaneyi faaliyete geçirelim, canlandıralım.? dedi. Ben yazıyı yazdım. Cevap olarak; görevli tayin edemeyeceklerini, kitapların da muhafaza için kendilerine gönderilmesini isteyen bir yazı geldi. Ben ikinci bir yazıyla, kitapların, Somuncu Baba Vakfiyesi´ne şartlı olarak bağışlandığı için göndermeyeceğimizi bildirdim.

Hulûsi Efendi Hazretleri Belediye Başkanı Abdullah Karakurt´la beraber Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi için Ankara´ya Meclise gittiler. O zaman Turgut Özal iktidarda idi. Hulûsi Efendi Hazretleri´ni Turgut Özal Bey büyük bir saygıyla karşıladı. Yanında Kültür Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu vardı. Ona dönerek ?Bak hocam ne istiyor.? dedi. O zaman söz verilmesine rağmen bir zaman kütüphane için onay çıkmadı. Bir yıl sonra yeni bir dönemde birçok ilde bile bulunmayan Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi Hulûsi Efendi Hazretleri´nin isteği ve gayreti ile yapılarak hizmete açılmış oldu.

Korkmaz Hafız´ın arkadaşlarından Esat Hoca hakkında neler biliyorsunuz, anlatır mısınız?

Orhan Soylu cevaplıyor:

Esat Hoca hukuk tahsili yapmış, Osmanlı dönemi kadılarından birisidir. Kendisi çok âlim, etrafındakilere faydalı olmak isteyen bir insandı. Biz çocukluğumuzda onun Şeyh Hamid-i Veli´de yaptığı bayram vaazlarını dinlemekten büyük zevk alırdık.?

Korkmaz Hafız ve bir Mersiye

Asıl adı Muhammed Seydi Korkmaz´dır. Korkmaz Hafız diye bilinir. 1881 yılında Darende´de doğan ve rüşdiye mezunu olan Korkmaz Hafız, Şer´iye Mahkemeleri Başkatipliği´nde bulunmuştur. En meşhur şiiri Osman Hulûsi Efendi´ye yazdığı mersiyedir. 1952 yılında Darende´de vefat etmiştir.  Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî´nin 1986 yılındaki birinci baskısının VIII. sayfasında yer alan şiir şöyledir:

 

Hazret-i Hakk bu asırda seni sultân etmiş

Hüsn-i ahlâkı Hulûsî sana ihsân etmiş

 

Almadın gerçi zâhir hocasından dersi

Okudup ilm-i ledünn fâiku´l-akrân etmiş

 

Nûr-ı vechinden yazılmış budur evlâd-ı Nebî

Cân gözüyle okuyanlar, seni cânân etmiş

 

Hâl-i hazırda Fuzûlî´liği tevfik kılıp

Şiir inşâd ile de kâmil insân etmiş 

 

Fazlını, kadrini takdîr edemezler nâdân

Zâhiren insân iseler ma´nâda hayvân etmiş

 

Kim severse seni cândan, o efendim mü´mîn

Seni rencîde eden münkiri Süfyân etmiş

 

Çok şükür Rabb´ime, cândan severim sıdk ile ben

Bu atâyâyı bana Hâlık-ı Yezdân etmiş   

 

Hakk´a binlerle şükür Dârende´yi ihyâ etti

Ehl-i tevhîdin içinden, seni kumandan etmiş

 

Seni vasf etmeğe Korkmaz´da liyâkat ne gezer

Sana karşı muhabbet anı gûyân etmiş

 

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi bir sohbette: ?Korkmaz Hafız vardı. Ehli beyt aşığıydı. Bir gün camiden çıktık, eve gidiyorduk. Hafız Ağa yanındakilerle, Kerbela olayını tartışıyordu. Bana sordu: ?Hulûsi Efendi bu hususta Molla Cami şöyle diyor; İmamı Rabbanî böyle diyor; bu işe sen ne diyorsun?´ dedi. Ben de: ?Hafız Ağa ben onların ayak türabıyım, ne diyeyim. Sen şimdi tatlı bir şey yiyerek ağzını tatlandırdın, tekrar acı bir şey yiyerek ağzının tadını bozar mısın? Sen evlad-ı Ali´nin muhabbetiyle perverdesin, karşı tarafın buğzuyla niçin gönlünü bozuyorsun.´ dedim. Hafız Ağa elime sarılarak, ?Şahid olun arkadaşlar, bundan sonra ben de bir daha bu mevzuyu ağzıma almayacağım.´ dedi, hepimiz sevindik. Korkmaz Hafız akıllı adamdı nice hocalarla münazara etmiş, hepsini de susturmuştu. Bu olaydan sonra bizleri terk etmedi. Hacı Esat Efendi ile beraber gelirdi. Cuma namazına gelemedikleri zaman üzülürdü. ?Hulûsi Efendi, başka yerde kıldığımız zaman buradaki huzuru bulamıyoruz.´ derdi.? diye buyurmuşlardır.

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi; ?Bir Cuma sabahıydı. Her zaman olduğu gibi seher vakti semaveri yaktım. Dışarıda kar-tipi var, göz gözü görmüyordu. Bu gün çarşıdan gelen olmaz dedim. Biraz sonra kapı çalındı. Baktım ki Hacı Esat Efendi ile Korkmaz Hafız, kafalarını gözlerini sarmışlar, içeri aldım. Korkmaz Hafız; ?Niye yalan söyleyelim Hulûsi Efendi, şurada ecdadın da var ama bu kurban senin için.´ dedi. Muhabbetle oturduk.? buyurdular. 

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi yine bir sohbetlerinde şöyle anlatırlar: ?Bir Cuma günü Korkmaz Hafız geldi. ?Hulûsi Efendi, ben yolcuyum, cenazemi yıka demeyeceğim. Fakat namazımı sen kıldır, kabir taşıma da iki satır kitabe yaz.´ dedi. Hafız Ağa, Allah (c.c.) sana uzun ömürler versin, daha çok çay içeceğiz dedim. O da ?Ben rüyamı gördüm, ben yakında yolcuyum.´ dedi. Üç gün sonra, Pazartesi günü vefat etti. Cenaze musallaya konulunca etrafta başka hocaefendiler vardı, ben sesimi çıkarmadım. Tam o sırada Hacı Esat Efendi yüksek sesle; ?Hulûsi Efendi, Korkmaz Hafız´ın vasiyeti vardır, cenaze namazını sen kıldıracaksın.´ dedi. Sonra namazını kıldırdık, kitabesini de yazdık.?  Kitabe şöyledir:

 

Muhibb-i hanedân-ı âli Ahmed

Korkmaz-zâde Hacı Hâfız Muhammed

Fenânın koydu fâni lezzetini

Bekânın buldu bâki izzetini    ?Hicri: 1371, Miladi: 1952?