Hüseyin YAREN


Feth-İ Mübin: İstanbul / Fethin Manevi Yönü


 

İnsanlara hiç karşılık beklemeden hizmet eden Ak Şemseddin (Akşeyh) ivazsız ve garazsız olarak hayatı boyunca hep hizmetlerde bulunmuş genç Fatih´e şehzâdeliğinde çok tesiri olmuştur. II. Mehmed pek çok derviş ve veli ile birlikte İstanbul kuşatmasını yapmıştır, fakat bunların içerisinde Akşemseddin´in mümtaz bir yeri bulunmaktadır. II. Mehmed kuşatma sırasında Mevlâna Veliyyüddin, oğlu Ahmet Paşayı Ak Şemseddin´e göndererek  ?Hisarın fethi mukadder mi?? diye sordurdu, haber istedi. Zaman ve zemin dairesinin kutbu Akşemseddin ?Begüm bu kalenin fatihi sen olasun deyi âlem-i şehzâdelikte sana tebşir ettik? der ve bu kadar çok Müslüman askerinin, gazi ve kahramanlarından olacağını söyler. Bu haber padişaha ulaşınca kanaat getirmeyip adı geçen elçiyi tekrar gönderip kesin cevap ister ?Fethe zaman var mıdır? Lütfedip gününü tayin buyursun? der. Ak Şeyh Hazretleri murakabe deryasında gezindikten sonra çehresi inci tanelerinden terlerle dopdolu olduğu halde başını kaldırıp şunları söyler. ?Yarın subh-ı sadıkta sıdk-ı himmetle filan yerden kaleye yürüyüş olacak, Allah´ın izniyle zafer kapısı açılacak, ezan sesleriyle surun içi dolacak, gün doğmadan sabahın müjdeleri ortaya çıkıp gaziler sabah namazını kale içinde kılacaklar. Cihad kılıcının suyu ile gaza yeşilliği, suya kanmış olacak ve kötü gidişatlı kâfirler ateş içinde yanacaklar. Sende o zaman padişahla birlikte bulunacaksın?. Gerçekten de şeyhin söylediği ve teveccüh de bulunduğu her şey olduğu gibi çıkmış, Akşeyh´in muhabbeti ile Fatihin kalbi dolmuştur. Akşeyh hazretlerinin çocuklarından birisi şöyle anlatır; Fethin zamanı biraz gecikince gayet mustarip oldum, haymelerine yaklaştım, içeri girmek istedim fakat nöbetçi bana engel oldu. Bende çadırın bir köşesinden gizlice içeri baktım. Gördüm ki ?Şeyh hazretleri başını açıp secdeye varmış. Mübarek yüzlerini toprağa sürüp, ağlayarak her şeye çare olan Allah´ın dergâhına arz-ı niyaz eylemekteler. Nihayet başlarını secdeden kaldırıp, mübarek ellerini yüzlerine sürdüğünü gördüm? ?Elhamdülillah fetih müyesser oldu? dediler. Ben başımı kaldırıp baktığımda Akşeyhin söylediği yerden fethin yapıldığını gördüm.

Büyük toplarla şehrin surları dövülürken, şehir halkının kuvve-i manevisi bozuldu. Zağnos Paşa Hasköy´den karşı sahile bir köprü yapmağa memur edildi. Gemiler karadan yürütülecekti. Gemiler Tophane üzerinden Kasımpaşa´dan Haliç´e inecekti. Bunun için kızaklar yapılarak iyice yağlanmıştır. Bu sırada zincire karşı taarruz edilecekmiş gibi aldatıcı hareketler yapılmış, Kasımpaşa tepesine konulan üç büyük topla surlar dövülmüştür. Bunlar yapılırken Tophane, Boğazkesen ve Galata kulesi arasından Kasımpaşa üzerinden 72 gemi Halic´e indirilmiştir. Gemilerin Haliç´e bu şekilde indirilmesine Bizans´lılar (Rumlar) çok şaşırmışlar artık şehrin savunmasının mümkün olmayacağını anlamışlardır.27 Mayıs Pazar günü toplanan Divan da son durum görüşülmüş, son hücumun nasıl yapılacağına karar verilip gazilerin maneviyatları artırılarak savaşa teşvik edilmiştir. Divan kararına göre; Hamza Bey donanmayla harekete geçecek, Zağnos Paşa Haliç surlarını zorlayacak, Karaca Bey, Bayram Paşa deresi arkasındaki yıkılmış surlara hücum edecek, İshak Paşa ve Mahmud Paşa kuvvetleri ise surlara tırmanacaktır. Divan sonrası Padişah herkesin dinlenmesini ve taarruz gününe hazır olmalarını emretmiştir.

28 Mayıs gündüzü sakin geçmesine rağmen, gecesinde fetih için her türlü tedbir alınmış, sancak kılıfından çıkarılmış, kösler çalınmaya başlamış her yeri tekbir nidaları doldurmuştur. Sultan Mehmed Topkapı cephesinde bizzat fethe iştirak etmiştir. 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı umumi hücum başlamıştır. Bu ise şu şekilde gerçekleşmiştir. Topkapı ile Edirne kapısı arasında açılmış olan gedikten Padişahın başında bulunan kol buraya hücum ediyordu. İlk hücum iki saat hemen arkasından yapılan hücum bir buçuk saat sürmüş İstanbul´un dayanacak gücü kalmamıştı. Ulubatlı Hasan kalkanını siper ederek surun üzerine çıktı bunu 30 yeniçeri takip etti. Yeniçerilerden Ulubatlı Hasan dâhil sekiz askerimiz şehit düştü. Fakat bu olay üzerine galeyana gelen asker hücumu şiddetlendirdi. Bu minval üzere harp devam etmiş kapıların ve duvarların yıkılması, top atışlarının şiddeti, Osmanlı askerinin cesareti karşısında kaledekilerin umudunu sona ermişti. Osmanlının son hücumlarıyla Rumlar kaçmış surlara Osmanlı sancağı dikilmiştir. Her burca çıkan Osmanlı neferi ise yüksek sesle Fetih suresini okumuştur. Bundan sonra tekbir ve tehlil sesleri, Allah ve Muhammed (sav) nidaları ayyuka çıkmış ortalık mahşer halini almış, Akşeyh´in son keşf-i kerametine uygun olarak mücahitler şafak vakti tan yeri ağarmadan surları aşıp şehre girmişlerdir ve feth-i mübîn gerçekleşmiştir.

Akşeyh Hazretlerini yetiştiren Hacı Bayram Veli Hazretleri ve bu büyük Veliyi yetiştirende Darende de metfun Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri namı diğer Somuncu Baba Hazretleridir. Aslında Somuncu Baba Hazretleri İstanbul´un fethinin manevi mimarıdır.