Musa Tektaş


Emekli bürokrat Ahmet Kurtoğlu ile röportaj


Kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?

1940 yılında Darende´de dünyaya geldim. İlk ve orta tahsilimi Darende´de, lise tahsilimi Malatya´da tamamladım. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi´nden mezun oldum. Malatya Şeker Fabrikası´nda görev aldım. Devlet İstatistik Enstitüsü´nde, Ankara Valiliği´nde ve Sayıştay Başkanlığı´nda çeşitli görevlerde bulundum. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı´nda sırasıyla müfettişlik, müşavirlik, özel kalem müdürlüğü, daire başkanlığı, genel sekreterlik ve bakan danışmanlığı görevlerini yürüttüm. Çeşitli Kamu İktisadi Teşekkülleri´nde yönetim kurulu üyeliği yaptım. Adapazarı Şeker Fabrikası Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı´nda bulundum. Merhum Turgut Özal döneminde Kit´lerden sorumlu Başbakanlık Müşaviri ve Başbakanlık İller İdaresi Başkanı olarak görevlendirildim. O görevimde iken de emekli oldum. Yayınlanmış araştırma ve kitaplarım var. Cennet vatanımıza ve bütün insanlarımıza hizmet sürem 44 yıl 2 aydır. Yarım asra yakın bir memuriyet hizmetinden sonra 2005 tarihinde emekli oldum. Emekli olduktan sonra da çalışmalarım devam etmektedir. 44 yıllık bir tecrübeden elde ettiğim bilgileri çeşitli kurum ve kuruluşlara konferanslar vermek suretiyle aktarma faaliyetlerime devam etmekteyim. Çünkü ben şuna inanıyorum: Tecrübe ile ilgili bilgileri başka, yeni yetişmekte olan kimselere aktarmadığım takdirde, kul hakkı ile karşı karşıya kalacağım inancını taşımaktayım.

/resimler/2016-4/4/1542065921259.jpg

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri´ni nasıl tanıdınız ilgili hatıralarınızdan bahseder misiniz?

Sene 1946, ben o zaman 6 yaşında bir çocuktum. Cennetmekân babam Gazi Kurtoğlu, Darende´ye bağlı iken bilahare Kuluncak´ın ilçe olması sebebiyle Kuluncak ilçesine bağlanan Kızılhisar Köyünde ziraatla uğraştığı için, ailece Kızılhisar Köyünde ikamet ediyorduk.

Rahmetli babamın davetlisi olarak köydeki evimize, başta Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi olmaz üzere beraberinde Hacı Hasan Akyol Efendi ve Emin Poyraz Efendi teşrif ederler, sohbet ederlerdi. Ben de dizlerinin dibinden hiçbir zaman ayrılmaz, sohbetlerini dinler, sohbetlerinden çocuk olmama rağmen çok hoşlanırdım. Çok muhterem Hulûsi Efendi´yi tanımaya ve kendilerinden öğüt almaya bu suretle başladım.

Ortaokulu okumam için köyden Darende´ye geldim. Babamlar köyden şehre henüz taşınmamışlardı. Ben ortaokulu okuduğum sıralarda, cennetmekân kayınbabam Şevki Paşaoğlu´nun evinde kalıyor, yazları da köye gidiyordum. Hulûsi Efendi, kayınbabam için ?Şevki Efendi benim yakın akrabam, bizim ecdattan gelir.´ diye ifade buyurur ve beni de akrabalık payesine layık görürlerdi.

Bu müddet içinde hep Hulûsi Efendi´nin yanına gidiyor ve yine dizinin dibinden ayrılmıyor, sohbetlerini dinliyor, bana yaptığı ikramları alıyordum. İkramlarından biri olan imzalı kâğıt parayı yıllarca cebimde taşıdım. O para benim bereket param oldu. İnanın bu paranın bereketiyle şükürler olsun, az veya çok cüzdanımdan para eksik olmadı. Fakat Adana´da Çukobirlik Yönetim Kurulu Üyesi iken, cami şadırvanında abdest alırken, abdest aldığım şadırvan askılığında çantamı unutmam üzerine, çantam kayboldu. İnanın çantanın kaybolduğuna değil, içindeki bu bereket parasının gitmesine çok üzüldüm.

Çok muhterem hocamın Hakk´ın rahmetine kavuşmasından sonra bereket parası olarak muhterem Hocam Hamidettin Ateş Hoca´mın lütfedip bana verdikleri imzalı bereket parasını cüzdanımda taşıyorum.

/resimler/2016-4/4/1543234360170.jpg

Dostlara İkramı Çok İdi

Hulûsi Efendi´yi her zaman ikametgâhında ziyarete gittiğimde, ev kalabalık olmasına rağmen, ben içeriye girdiğimde, işaret buyurur, beni ısrarla dizinin dibine oturtur, elini elimden ayırmazdı.

Müsaadeleriyle yanlarından ayrılacağım sırada, yine benim elimden tutar kütüphanesine götürür, orada esans, tespih, takke, kitap gibi ikramları fazlasıyla bana ikram ederdi. Bana bu ikramların dışında verdikleri, lütfettikleri hayatım boyunca unutamadığım ve tatbikine çalıştığım ikramların en ulvisi, en değerlisi dizinin dibinde insan sevgisini, maneviyatı, başarılı olmanın kurallarını, kibarlığı, mütevazılığı, kitaplara sığmayacak derecede daha neler neler öğretti.

Ankara´ya her teşriflerinde yine merhum Şaban Aydın Amca ve merhum Osman Parlak kardeşim bana haber verirlerdi. Bulundukları yere giderdim. Bir gün Ankara´da bir evde ikamet ediyorlardı. Oraya gittim. Salon tamamen dolu idi. Kapıdan benim geldiğimi görür görmez, işaret buyurdular, ?Yanıma gel.? diye. Kalabalığın arasından yanlarına vardığımda, elini öptüm, oturmamı buyurdular, oturdum. Ama dizlerimin ağrısı sebebiyle zorla diz çöktüm. ?Diz çökme rahat otur.? demeleri üzerine rahat oturdum, fakat elini elimden ayırmadılar, fakat eli ateş gibi yanıyordu. Oradaki cemaat kalabalık ve çok saygılı bir şekilde sessizce oturuyorlardı. Ben sesli olarak kendilerine, ?Efendim, elleriniz yanıyor, ateşiniz yüksek galiba, siz istirahat buyursanız." dedim. Kendileri "Evet biraz rahatsızım." ifadesiyle ben ayağa kaldırarak içerideki istirahat odasına götürdüm. Orada elini öptükten sonra alnımdan öptü. "Allah işini rast getirsin." buyurması üzerine istirahat odasından ayrıldım.

Salona girdiğimde, herkes ayaktaydı, ev sahibi ikramına devam ediyordu. Herkesin başları eğik ve bir hürmet duygusuyla bana bakıyorlardı, oturmuyorlardı. Ben oturmadan önce misafirlere hitaben, Hocam istirahate çekildi, siz niye oturmuyorsunuz, diye sorduğumda "Siz oturmadan biz oturmayız." demeleri üzerine, ben sizden küçüğüm sizin oturmanız gerekmez mi, demem üzerine cevaben "Efendi Hazretleri´nin değer verdiği kimse bizimde değerimizdir." diye cevap vermeleri ve layık olmadığım halde, bana değer verilmesini, yine hayatım boyunca unutamadığım bir anı olmuştur.

Bir Hatıra Daha Nakledeyim

Sanayi Bakanlığı´nda, Bakan Danışmanı ve Özel Kalem Müdürü olarak görev yaptığım zamanlarda, kendilerini gerek Darende´de ve gerekse Ankara´ya teşriflerinde Darende´ye bir fabrika kurulmasının uygun olacağını, bunu araştırmamı bana emretmeleri üzerine konuyu acilen araştırdım. O dönemde bütün Kamu İktisadi Devlet Teşekkülleri çalıştığım bakanlığa bağlıydı. Bu teşekkürlerinden Çimento Fabrikaları´nın o zamanki Genel Müdürü benim çok samimi arkadaşım idi. Kendisinden Darende´de bir etüd yaptırmak üzerine heyet göndermesini rica ettim. Kısacası heyet gitti, raporunu verdi. Hemen arsa istimlak edildi ve o zamanki Sanayi Bakanı´mızla birlikte gelerek temeli atıldı, lojmanlarının inşaatını bitirildi. Bu safhada iken, Çimento Fabrikası´ndan çıkan tozların ilçeyi perişan edeceği düşünülerek, yine cennetmekân Hulûsi Efendi´mizin ve yine Sami Erdem Ağabey´imin de bulunduğu bir heyetle Sümerbank Genel Müdürü´ne gittik. Sümerbank Genel Müdürü de bunun özel sektör tarafından yapılmasının daha uygun olacağını önermesi üzerine, bu arada devreye Hulûsi Efendi´nin işaretiyle Sami Erdem Bey girerek arkadaşı olan tekstilci Yılmaz Günaçar ismindeki yatırımcıyı bularak orada yapılan işlerle birlikte, arsanın devrini sağladık. Yılmaz Günaçar da orada İplik Fabrikası´nı gerçekleştirdi.

Bu faaliyetlerin başlangıcı ve bitirilmesinde en büyük manevi destek ve hizmet Hulûsi Efendi Hoca´mdan gelmiştir.

Vakfın Darende´ye hizmetleri hakkında görüşleriniz nelerdir?

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı; 18 Şubat 1986 tarihinde kurulup, Resmi Gazete´nin 31.12.1986 nüshasında ilan edilen Vakfımızın hizmetlerini anlatmak, değerlendirmek ve görüş bildirmek sahifelere sığmayacak kadar geniştir. Vakfın Darende´ye hizmetlerinin çokluğundan başka, cennet vatanımızın diğer bölge ve beldelerine de örnek olması, Darende isminin yurt içi ve hatta yurt dışında anılması ve örnek gösterilmesine sebep olması bir hakkın tespit edilip sahibine tesliminden başka bir şey değildir.

Her zaman itibar ettiğim güzel bir deyim vardır. Bunu Vakfımız içinde söylemem yerinde olacaktır: "Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz."

Dünyada Tenkitten Kolay Bir Şey Yoktur

Vakfımızın Darende´mize sağladığı hizmetleri görmemek, takdir etmemek, hele hele tenkit etmek, kul hakkıyla karşı karşıya kalmak, karanlıkta gezmek ve kıskançlık, çekememezlik etmekten başka bir şey değildir. Dünyada tenkitten kolay bir şey yoktur. Allah korusun, bir an için söyle düşünelim:

Şu an için Darende´mizi manevi hava ve yatırımları ile turizm cenneti haline getiren Vakıf ve yatırımlarını ve manevi havayı, geçmişlerden miras alarak, teslim alıp devam ettiren muhterem Vakıf Başkanı olmasa idi, Darende´nin manevi havasını almaya gelen birlerce insan Darende´mize gelir miydi? Elbette gelmezdi. Darende´ye veya esnafımıza bir fayda olur muydu? Elbette olmazdı. Allah´a şükürler olsun ki, Darende´mize bu manevi değerler, inanç turizmi sayesinde binlerce ziyaretçi geliyor ve bu husus herkesin maddi ve manevi yönden faydasına olmakla birlikte, Darende´miz hem Türkiye sınırları içinde, hem de yurtdışında tanınmasına vesile oluyor.

Vakfımızın kuruluşunu yapıp ve erişilmez hizmetlerin temellerini atan, inanılması güç hizmetleri müteakip, Hakk´ın rahmetine kavuşan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi´yi rahmetle anıyor, bu kutsi ve ulvi mirası, duraklamadan bütün hızıyla devam ettiren çok muhterem Hamidettin Efendi´yi de gönülden tebrik ediyor, Allah kendilerinden razı olsun diyorum.

Muhterem Hamidettin Ateş Beyefendi´yi, cennetmekân Hulûsi Efendi Hoca´mızın bıraktıkları kutlu ve mutlu mirası büyük bir şevkle yürüten ve yürütmeyi de bütün hızıyla devam ettiren yatırımcı ve manevi bir lider ve müteşebbis olarak görüyorum.

 

Somuncu Baba Külliyesi´nin Darende´ye katkıları nelerdir? 

Hulûsi Efendi Vakfı, manevi kalkınmanın yanında maddi kalkınmayı da ihmal etmemiş, bunu manevi gelişimin bir aracı olarak görmüştür. Katkılarını iki başlık halinde izah etmemin daha uygun olacağı kanaatindeyim.

Manevi Katkısı:

Darende´mizi, hem yurt içinde ve hem de yurt dışında tanınan, binlerce ziyaretçiyi ilçemize yönlendiren tabiri caizse, bir inanç turizminin zevkle yaşandığı bir belde haline getirmiş ve bu meyanda manevi tedrisat yapan okulların inşasını ve açılmasını sağlamış ve sağlamaya da devam etmektedir. Kim ne derse desin bu kutlu kervan yoluna devam etmektedir.

Maddi Katkıları:

Öğrencilere burs, gıda yardımları, sıcak yemek yardımları, giyecek yardımları, iftar sofraları, Somuncu Baba sebil ekmek dağıtımları, tanıtım müzesi, kütüphane, ağaçlandırma çalışmaları, sağlık hizmetleri, bölgenin en modern hastane yapma hizmetleri yanında, Darende ve çevresinin gelişmesi, imarı ve gençlerimizin en güzel bir şekilde yetişmeleri için okul, cami ve benzeri müessesenin yanında;

Velhasıl Darende´mize yapılan bütün maddi ve manevi hizmetlerin yapılmasında Muhterem Hoca´mın manevi himmet ve unutulmayacak katkıları vardır.

Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi ismi devlet bürokrasisinde nasıl karşılanıyor?

Cennetmekân Muhterem Hocam Hulûsi Efendi, Ankara´ya teşriflerinde, üst makamlarda bulunan genelde bakan seviyesinde ve gerekse üst kademe bürokrat ziyaretlerinde, umumiyetle yanlarında bulunmak ve ziyaretlerine katılmak benim için şeref olurdu.

Kendilerinin ziyaret edeceği makamlardan önce randevu talebinde bulunur ve talep hiç bir suretle geri çevrilmediği gibi, hemen randevu verilmesinin kendileri için memnuniyet verici olacağı ifade edilerek, derhal randevu verilirdi. Görüşmeye gidildiğinde, makam sahipleri Muhterem Hoca´mı makam kapısında karşılar ve içten duygu ve saygılarını ifade ederlerdi.

Çünkü Muhterem Hocam makam sahiplerinden talep ve istekleri hep ülkenin menfaatine olan talep ve tavsiyeler idi. Hep sevgi ve saygıdan bahsederlerdi. Hatta çok makam sahipleri aynen "Hocam zahmet buyurmuşsunuz, emrettiğiniz yere biz geliriz." derlerdi. Bu Hoca´ma karşı bir hürmetin, bir saygının tezahürü idi. Çünkü Muhterem Hocam her gittiği yerde ektiğinin karşılığını alıyordu. Arzu ve istekleri emir telakki edilirdi.

Kısa ve Öz Olarak:

Geride, sayısız eserler bırakarak, 1990 yılında Hakk´ın rahmetine kavuşmuş olan, cennetmekân değerli Hocam Hulûsi Efendi;

Kendisini insan sevgisiyle, insana yaptığı değerli maddi ve manevi yatırımlarıyla, insanlığa adamış, bir düşünür, bir âlim, bir şair, bir Allah ve insanlık dostu idi. Ebediyete intikalinin 26. yılında, dünyada, ülkelerinin tarihine çeşitli alanlarda değerler katmış olan ve her zaman saygı ile anılan birçok büyük insan vardır. Ancak bu konuda erişilmez bir tarihe ve manevi zenginliğe sahip "Otuz Yapraklı Gül Şehri Darende´mize" sayısız eserler katmış olan, saygı ve hürmetle anılmaya layık Hocam Hulûsi Efendi de bulunmaktadır.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi; mimarı olduğu, Cennet Darende´mizin her köşesinde eserleriyle, sevenlerinin kalbindeki sevgisiyle, bir şeref ve gurur sembolü olarak yaşamaktadır. Hakk´ın rahmetine kavuşmasının 26. yılında; hürmet, rahmet, minnet, Muhterem Hoca´mızın ruhuna olsun ve işaret buyurduğu maddi ve manevi yolda gayret, ilim, topyekûn bize ve sevenlerine olsun? Muhterem Hoca´mızın, makberinin nur, mekânının cennet olmasını Cenab-ı Allah´tan niyaz ediyorum.

Babası Hulûsi Efendi´nin yatırım, eğitim ve manevi mirasını devralıp, büyük bir iştiyakla devam ettiren Muhterem Hocam Hamidettin Ateş Efendi ve gönül dostlarını tebrik ediyor, her daim başarılı olmalarını Cenabı Allah´tan niyaz ediyor, saygılar sunuyorum.