Hüseyin YAREN


Eğitim üzerine bir kaç söz


Eğitim, gerçekte gönül, ruh ve beyinde başlamaktadır. Amaç ise belirli bir hedefe erişebilmek, davranış değişiklikleri kazanabilmektir. Bunun için ise öncelikle insanı ikna etmek gönülden inandırmak gereklidir. Bu şekilde inanma ve işlerin eksiksiz, mükemmel yapabilmek için beden ve ruhun hazır olması gerekir. Bu şekilde hazır olma ve hazırlanma işlevine tam motivasyon diyoruz. Bir kişi yapacağı işe tam motive olursa başarı oranı çok yükselir. Tam motivasyonda yapılacak işe göre yaş ve bilme derecesi önemli değil, esas olan yapılacak işe kendini verebilmesidir. Bir gün Halid-i Bağdadî Hazretleri´nin yanına birisi gelir. Henüz beş yaşında olan oğlunu talebe olarak vermek ister. Çocuğun küçük olduğu söylenir. Fakat getiren kişi çocuğunun talebe olarak alınması hususunda çok ısrar edince Halid-i Bağdadî Hazretleri bir sınav yapalım der ve içerden bir tas bal ister. Bal gelir, çocuğa emir verir. "Ye!" Çocuk yemeğe başlar bir müddet sonra dur emri verilir, çocuk durur. Halid-i Bağdadî Hazretleri sorar: "Evladım adın nedir?" Çocuk cevap verir "Bal efendim." Sonuç: Çocuk talebe olarak Halid-i Bağdadî Hazretleri´nin dergâhında kalır ve gelecekte büyük hizmetler yapacaktır. İşte bu çocuk yaptığı işle hemhal oldu özdeşleşti. Balın tadını aldığı zaman kendini bal zannetti. Yani kendisi yaptığı iş, yaptığı iş kendisi oldu. Burada tam motivasyon gerçekleşti. Başarılı olabilmenin kapısı böylece açılmış oldu. İnsanın yaptığı işle hemhâl olması o işi sevmesi ve özümsemesi, kendini tüm benliği ile ona vermesi gerekir. İşte o zaman başarı kendiliğinden gelecektir.

Başarının sırrı ise insandaki zihinsel gücün tam kapasite ile kullanılmasında gizlidir. Zihinsel gücün tam kullanılabilmesi ise zihinsel berraklık ve temizlik ile ilgilidir. Kötü ve çirkin sözler duymak, negatif olaylar görmek, bunlarla iştigal zihni bulandırdığı gibi haram lokma ise unutkanlığa neden olur ve vücut fonksiyonlarını daraltır. Öyle ise çocuklarımıza tertemiz bir hayat sunmak gerekir. Onları günlük ve teknolojik tüm olumsuzluklardan uzaklaştırmak üzerimize bir görevdir. Ayrıca çocuğa yetişmiş insan muamelesi yapmak gerekir. Fikrî istişare yapmak kendisine verilen değerin önemini vurgulamak açısından gereklidir. Onları kesinlikle küçük görmemek gerekir. Bu işi sen bilmezsin, anlamazsın kavramları yerine olayı değişik boyutlarıyla izah daha faydalıdır. Çünkü hiç beklenmedik anda olağanüstü düşünceler ve hareketler sergileyebilirler. Hatta zaman içerisinde yapılan söz ve davranışları değişik yollarla tepki olarak gösterebilirler. Bunun için yapılan davranışlara çok dikkat etmek, titiz davranmak gereklidir. İnsan yetiştirmek ciddi bir iştir. Zamanı ve mekânı çok iyi tetkik ederek davranmak ise yerinde olacaktır.

İnsan; konuşmasına, hâl, hareket ve tavırlarına çok dikkat etmelidir. İnsanlar herkes hakkında mutlaka bir şeyler söyler. Söylenen her söze önem verilmeli mutlaka bir örnek model seçilmelidir. Eğitimde metot ve hedef çok iyi belirlenmelidir. İstikamette ise tavizsiz davranılırsa başarı er ya da geç mutlaka yakalanır. Israrcı olarak birlikte çalışmak başarının daha kolay ve hızlı yakalanmasını sağlar.

 İnsan kendi özelliklerini, kapasitesini çok iyi bilmeli buna göre hareket etmeli, kendisini üstün ve erişilmez görmemeli, devamlı bir yeniye, daha iyi ve güzele doğru yol almasını bilmelidir. Bu ise ancak kendisini, özellik ve niteliklerini tanımakla mümkün olabilir. Öyleyse insan önce kendisini sonra da çevresini tahlil etmeli buna göre davranmalıdır. Bu konuda Şeyh Edebâli Hazretleri´nin Osman Bey´e verdiği nasihatler dikkate şayandır: "Oğul, insanlar vardır şafak vaktinde doğar akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun, güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmez isen sabah rüzgârında savrulur gidersin? Daima sabırlı, sebatlı iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir?" hayatın yalnızca bu dünyadan ibaret olmadığı çok iyi hesaplanarak hedefler belirlenmelidir.

Kötü, çirkin ve haram işlerden uzak durmalıdır. Hayatı boyunca temiz sayfalara sahip olan insan diğer kimseler üzerinde daha etkili daha tesirlidir. Kendi yapmadığı bir işin tavsiyesinde tesirsiz kalır. Tavsiye edeceği güzel işleri öncelikle kendi hayatında tatbik etmesi gereklidir. İşlediği hata ve günahlardan ise avf dileyip bir daha yapmaması, dikkatli ve itinalı davranması gereklidir ki insanlar üzerinde etkili olabilsin. Eğitimde insana en fazla zarar veren unsurlar ise gaflet ve tembelliktir. Gaflet ve tembellik insanın kendisine duyduğu öz güvenin kaybolmasına sonra da çevredeki etkinliğinin azalmasına sebep olur. Neyi ne zaman nasıl yapacağını bilmez hale gelir. Rüzgâr önünde kurumuş yapraklar gibi savrulur, dağılır kaybolur gider. İradesiz ve isteksiz olarak ne yaptığını bilemez. Oysa insan iradeli, istekli, kararlı olmalı. Yapacağı iş ve hareketleri bir plan dâhilinde yapmalıdır. İstikameti de sağlam ve sağlıklı olmalıdır ki başarıya ulaşabilsin.

Okullar açılırken geleceğe ümitle bakan ve güzeller nesiller yetiştirmek temennisiyle?