Mart ayı baharın gelişidir. İnşâallah barışın da gelişi olur. Beklenen de budur. Devlet, millet, din düşmanları istemese de bu barış Allah´ın izniyle olacaktır.
Kara kışın gam ve kasavetini üstünüzden atmaya bakın. Mevsim geçişlerinde yaşanan bunalımlardan ?Tebdil-i mekânda ferahlık vardır.? hükmünce hareket ederek kurtulabilirsiniz. Bazıları abartsa da? ?Gezme denilince geceden gaharım, / Odun denilince süpürge yaharım.? diyenlere ne demeli? Oduna gitmeyi bırak -o iş erkeklere göre- odunluğa bile gitmeye üşenip de odadaki süpürgeyi yakan kadın, ?gezme´ denilince geceden kalkar ne var bunda? Dahası bile var. Hasta yatağında yatan kadına: ?Ayda düğün varmış.? demişler. ?Merdiveni nerede?? demiş. Şaka maka ama artık her hafta sonu bir eş-dost ziyaretine gidin ya da hanenizde ağırlayın. Ayda bir de bilhassa büyük şehirlerde oturanlar her ay bir hafta sonunu şehirden, trafikten ve gürültüden uzak geçirmenin düşünü kurun. Bakarsın kısmetse gerçek olur.
Nevruz Yakarışı: Mart ayında ?Nevruz´u da kutlarız. ?Yeni Gün´ anlamına gelen nevruz bir mevsim bayramıdır, gelenek bayramıdır. Eski zamanlarda yılın başıdır. Yani yılın ilk günüdür. Yalnızca Kürtler arasında değil bütün Türk dünyasında beş bin yıldır kutlanan Nevruz, İran´da da kutlanmaktadır. Baharın müjdecisi neşe ve eğlence kaynağı, toplumsal bayramlarımızdan biri olarak kutlanan Nevruz´da niyetler şöyledir: Yeni yılda, yeni umutlar, sevgi, şefkat, himmet, kucaklaşma, bol mahsul, bereket, güç, kuvvet, arınma. Kısaca bolluk, barış ve güzelliktir. Ya Rabbi! Bizleri belâlardan uzak, düşmanlardan ırak, kötülüklerden yırak eyle. İlahi ya Rabb! Bizleri sevgide sınırsız, saygıda kusursuz, birlikte kavgasız, barışta bunsuz eyle. (bun: Sıkıntı, yırak: Uzak.) Nevruzu milletimize kutlu eyle. Dileriz dirliğe, diriliğe yol aça.
14 Mart´ta Tıp Bayramı da kutlanır. Halk ağzıyla ?Allah hekimsiz ve hâkimsiz bırakmasın.? deriz. Sağlık ve adalet... İki olmazsa olmazımız işte. İçi yanan mı diyelim, cebi yanan mı dersiniz duanın bir de şöylesi var: Allah kimseyi onların (hekimlerin) eline düşürmesin. Saz sızlanmış ozanın elinde: ?Elliyi vermeden ellemiyorlar / Ağrısız derdimi dinlemiyorlar / Ölsem de tatlı söz söylemiyorlar, / Yandım doktor yandım senin elinden.? (Şimdi o 50 TL, 550 TL oldu ozanım.) Gönül yaralı, yara derinden. İşte bir Malatya türküsü: ?Değme tabip değme yaram çok derin / Bu derin yarama varmaz ellerin / Baharda soldu da gonca güllerim. / Ben de bu dert ile ölüp giderim.?
Anlayan Beri Gelsin!
Söz tıptan açılmışken malum bu doktorların yazılarının okunmazlığı meşhurdur. (Reçeteleri taklit etmesinler diye herhalde.) Rapor dili de farklı değil. İşadamı Mustafa Koç´un acile ilk getirildiği Beykoz Devlet Hastanesi´nden yapılan açıklama: ?Hasta ilk geldiğinde siyanoze, asistoli halinde idi, acilen entübe edilerek resistasyon başlandı.? (Yani vaziyet vahim, dahası durumu ağır, gidişat kötü, her şeye hazırlıklı olun. Her şey olabilir.)
Dilek ve Temenniler
Türkiye´nin tabip şairlerinin en bilinenlerinden olan merhum hemşerimiz Dr. Abdullah Ertem´in Tıp Bayramı´na ilişkin şiirlerinden iki dörtlükle onun şahsında dünyasını değişmiş bütün hekimlerimize rahmet diliyor tıp camiasının Tıp Bayramı´nı kutluyoruz.
Toplansak ne olur genç ile yaşlı
İrili ufaklı ve ulu başlı
Tabiban ehliyiz bacı gardaşl
Bayram dertten haldan bilenler için.
Bu meslek her zaman kutsaldır cana
Dertler için, derman vermiştir Mevla
Kutsaldır inandım meslek adın
Bayramda bir huzur bulmaya geldim.
Milletçe huzur ve barış için evet bir şeyler yapmak lazım. Baharda barışa ulaşmak lâzım. Yaratan´a yakaralım. Şükredelim, gayret edelim. Gücümüz yettiğince yardımda yarışalım. Allah için sevelim. Ama illa ki bir şeyler yapmak lâzım. Baharla barışı buluşturmak lâzım.
