Hüseyin YAREN


Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi (ks)


Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.) 1914-1990 yılları arasında Darende`de yaşamış bir gönül sultanıdır. Soy bakımından 12. batından Somuncu Baba`ya oradan da Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz`e ulaşan nesebiyle 36. kuşaktan Peygamberimiz`in torunudur. Hicri 22 Ramazan 1331/M. 12 Ağustos 1914 tarihinde Pazartesi günü Malatya`nın Darende ilçesinde Şeyhli Mahallesi`nde dünyaya teşrif etmiştir. Babası Şehzâdeoğlu sülalesinden Ha­san Feyzî Efendi vasıtasıyla Hz. Hüseyin (r.a.)`e ve Hz. Peygamber (s.a.v.)`e, annesi Fatıma Hanım kanalıyla da meşayıhdan Tâceddin-i Veli (k.s.)`ye, oradan da Hz. Hüseyin (r.a.) vasıtasıyla yine Hz. Peygamber (s.a.v.)`e ulaşır. Dolayısıyla o hem anne hem de baba tarafından Hz. Peygamber`in mübarek neslinden gelmektedir.

Seyyid Osman Hulusi Efendi (k.s.) gerek yaşantısı gerekse faaliyetleri ile örnek bir insan-ı kâmil olmakla kalmamış yazmış olduğu eserlerle de ilmî ve edebî yönden şahsiyetini de ortaya koymuştur. Kaleme aldığı eserleri, kısa bir ömre sığdırdığı vakıf çalışmaları, yetiştirdiği insan ve nihayet onlara verdiği hedefler onun derin ufkunu en güzel bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Osman Hulûsi Efendi`nin; aruz vezni ile Divan şiirinin gazel, kaside, ilahi, müstezat ve rubâi gibi çeşitli şekil ve vezinlerde kaleme aldığı mümtaz eseri Divân`ıdır. 20. yüzyılda Divan şairi olarak asrın son temsilcisi kabul edilen Osman Hulûsi Efendi`nin bu eseri, aşk, vecd ve insan sevgisi temalarını içermektedir. Gönüle, gönül kırmamaya ayrı bir kıymet verir Hulusi Efendi (k.s.). O mümtaz beyitlerinden birisi ile ifade etmeye çalışalım.

Gönül bir bahr-ı ummândır ana hadd ü pâyân olmaz

Derûnu dürr ü cevherdir ki pinhândır ayân olmaz

(Gönül sonsuz, uçsuz bucaksız bir okyanustur. İçi türlü mücevherlerle dolu gizli bir hazinedir. Bu bir sırdır, açıklanamaz)

Âlimler, şairler ve mutasavvıflar gönül kavramını çözmeye çalışmışlar, gönülle ilgili çok şey söylemiş ve yazmışlardır. Gönülü tarif etmişler ve anlamaya çalışmışlardır, ancak Hulûsi Efendi kadar etkili ifade kullanamamışlardır. Hulûsi Efendi`ye göre, "Bahr-ı Umman" Umman Denizi yani Hint Okyanusu`dur. Beyitte "gönül" okyanusa benzetilmektedir. Okyanus büyüklük, derinlik hatta sonsuzluk sembolü olarak kullanılmıştır. İçinde türlü hazineler barındırması inci, mercan,  gibi değerli mücevheratın kaynağı olması itibarıyla sır dolu yerlerdir okyanus derinlikleri. Okyanuslar kirlenmemiş, paslanmamış, tertemizdir. En değerli mücevherler okyanusun derinliklerinde saklıdır. Burada iki farklı derinlikten bahsetmek mümkündür; biri maddî, ikincisi manevî. Okyanusun derinliklerine inmek, derinliklerden haber verebilmek için "gavvas" yani iyi bir dalgıç olmak yeterlidir. Maddî derinliklere inmek o kadar da zor değildir. Ancak maneviyat âlemindeki derinlik Hint Okyanusu`yla mukayese edilemeyecek kadar sonsuz ve derindir. Gerçek "keşşâf", maneviyat âlemlerindeki tefekkürüyle zahirden hakikate geçerek gönlü, dolayısıyla kendini keşfedebilen, oradan Yaratıcı`ya ulaşabilendir. Gönül öyle bir unsurdur ki kainatın tamamını kendi içinde barındırır tüm sevdiklerini tek merkezde toplar, değerlerin en üstün kıymetini içerir, tüm sırları bünyesinde barındırır.

Osman Hulûsi Efendi (k.s.) yetmiş altı yıllık ömrün­de bir insanın yapması hayli güç işleri başararak gerçek âlemine göç ederken geride büyük eserler bırakmış, sadaka-i cariyeler ihdas etmiştir. Hayatının büyük bir bölümünü ilme, irfana adayarak, bizzat insanı eğiterek geçirmiştir. O Hak rızasını ilim, irfan ve irşatta arayıp bulmuş bir bilge kişiydi. Bu işlere verdiği önemin bir belirtisi de kendisinden sonra da onun eği­timinden, rahlesinden geçmiş kişilerin onun yolundan git­miş olmalarıdır. Bugünkü Darende onun eseri­dir. Darende`de yeni yapılmış veya ihya edil­miş ne varsa altında ya bizzat o veya onun gayreti, teşviki vardır.  

Osman Hulûsi Efendi`nin hoşgörüsü, insanlara karşı yaklaşımı, âli cenaplığı, ahlakı, mütevazılık gibi güzel hasletleri insanları hayranlık içerisinde bırakmış, manevî bir kuvvet ile insanları kendi etrafında toplamıştır. İnsanları doğru yola sevk etmek için elinden geleni yapmış, bütün insanlara faydalı olmuştur. İnsanlarla çok güzel iletişim ve diyalog kurmasını başaran Osman Hulûsi Efendi insanların dertlerini dinleyerek, problemlerinin çözümünde yardımcı olmuştur. Ahlakı, insan sevgisi, mütevazılığı, zekâsı, ilmi, yaşayışı, cömertliği ile insanlara örnek olmuştur. Hayatının her safhası Kur`an`dan bir gezinti, sünnetten bir tablo olmuştur. Hayatı boyunca kendini insanlığa hizmete vakfetmiş, gerçek manada tasavvufun insanlığa hizmet olduğunu örnek ahlâkıyla sergilemiştir. Yaptığı imar faaliyetleri ve sosyal hayata etkileri ile gönüllere taht kurmuştur. O, yapılan hizmetleri Allah için yapan ve topluma örnek olan yüce şahsiyetlerden biridir. Geçmişten geleceğe hizmet etme aşkı ve heyecanı ömrünün son günlerine kadar devam etmiştir.

Ömrünü Cenab-ı Hakk`ın yolunda samimiyetle, ihlâsla ve hizmetle geçiren, imrenilecek bir şekilde dolu dolu bir hayat yaşayan Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi`nin dünya hayatı 14 Haziran 1990 Perşembe günü noktalandı. Ebedî âleme göç etti, tüm sevenleri hasret ve göz yaşı içerisinde kalırken bu sevgi gönüllerden kainata yayılmaya devam etti. Gönüller sultanı olarak yüreklerimizde sonsuza dek yaşamaya devam edecektir. Bir kez daha sevgi, saygı, muhabbet, minnet ve rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.