Ömer HİDAYET


Sorumlu kişiler aynı zamanda sadık kişilerdir


Günümüzün siyaset dünyasında sakız gibi çiğnenen, bağlanmış kalmış, aklını kiraya vermiş, itaat kültürü ile yetişmiş sözleri, tarihte pek karşılığı olmayan, uçuk sözlerdir. Hz.Ebu Bekir, görmediği, zahirde bilmediği bir dünyadan haber verildiğinde, o günlerde biricik sıfatı ? el-emin? olan, levlake levlak ufkunun nurlu güneşi Hz. Peygamber?e  şeksiz ve şüphesiz teslimiyetinden dolayı? sıddık? lakabını almadı mı?

            Hizmet ve sorumluluk; fedakârlığın, azmin, iradenin ve cansiperane gayretin ürünüdür. Tarih boyu başta peygamberler olmak üzere, insanlığa rehber olup, ışık tutanlar, halka hizmeti, hakka kulluk bilmişler, çileyi, sevince çevirmeyi, zahmeti, rahmete dönüştürmeyi, darlığı varlığa koymayı, bir görev bilmişlerdir. Sorumluluk ve hizmet, liyakat ve kendini geliştirmekle at başı gider.

           İslam tarihinde, siyeri nebevinin altın sayfalarında bizler için unutulmaz ibretlik olaylar yaşanmıştır. Bunlardan biri de Uhud savaşında yaşanan okçular tepesi olayıdır. Kâinatın Efendisi, Habibi-i Kibriya efendimiz, Uhud tepesine Abdullah Bin Cübeyr komutasında 50 okçu yerleştirir. Herkese gerekli talimatı verir, kim ne yapacak ayrıntısıyla söyler.?- Düşmanın gelip, kardeşlerinizi bir bir yok ettiğini görseniz dahi, yerinizden asla ayrılmayın.? Savaş başlar, Müslümanların üstün gayreti ve savaş taktiği ile düşmanlar püskürtülür ve kaçmaya başlarlar. Bunu gören, tepedeki askerlerimiz, nasıl olsa düşman hezimete uğradı, kaçıyor diyerek peşlerine düşerler. Usta komutan, Halid bin Velid, tepenin arkasından dolaşarak askerlerimizi, iki ateş hattında bırakarak, büyük bir hezimet ve ibretlik olay yaşatır.

          Hz. Peygamber efendimiz, yıllar sonra Uhuddan geçerken, tepeye bakar ve şöyle seslenir: ?Bundan böyle asla Mecusi, Yahudi, Putperest, olmazsınız. Dünyaperest olmanızdan endişe ederim.?

 

           Yol arkadaşlığının  ve sorumluluk sahibi olmanın esas ilkeleri , Hazreti Peygamber Efendimiz ile Hazreti Ebu Bekir Sıddik efendimizin yar-ı gar(Mağara Arkadaşlığı) ile atılmıştır. Tasavvufun temeli ve inceliği burada şekillenir, hayata geçer.

          Hişam b.Melik döneminde, birbirini tanımayan iki dervişin, saatlerce konuşmadan sukut üzere sohbetlerini yaparak, azıklarında ne varsa yemeleri, sonrasında halifenin onlara kalacak bir yer yapması ile tekke ve zaviyenin ilk başlangıcının temelinin böylece atıldığı kabul edilir.

Şah-ı Nakşibendi Hazretleri buyurdu ki:?-Bizim tarikatımız esas itibarıyla sohbet üzerine kuruludur. Halvette şöhret, şöhrette ise afet vardır. Hayr için olan ise cemiyettedir. Kişi sohbete devam ede ede hakiki imana erişir. Sohbet yoluyla elde ettiği manevi gücü,  sorumluluk ocağının sönmeyen kıvılcımlarına dönüştürür.

         Pir Efendimiz :? Görevi sevdiğimize ve ehline veririz.? Buyurarak konunun önemine işaret etmiştir. Bize bir görev verilmişse, bunu önce liyakat, sonra kendini geliştirmek için bir fırsat bilerek,  nimete dönüştürmeyi,  kendimize lütuf bilmeliyiz.

?Çok az şey, bir insana sorumluluk vermek ve ona güvendiğinizi belli etmek kadar, onun gelişmesine hizmet eder? özdeyişi, söylemek istediğimiz şeyi daha iyi anlatır.

Sorumluk sahibi insan, rol model örneklerini etrafından ve geçmişinden rahatlıkla alabilir. Kendine güvenen, özgüven duygusu gelişmiş kişiler aynı zamanda sorumluluk sahibi kişilerdir. Ayakları yere değmeyen, hep başkasından yardım bekleyen asalak bir ruh, doğmadan ölmeye mahkum demektir.

           Yakın tarihimizden güzel bir örnek verelim; Demokrat parti döneminin önde gelen gençlik lideri merhum Tevfik İLERİ, şöyle bir hatırasını anlatır.?-Rize ilinden çıkmış, kardeşimle parasız yatılı okulda okuyoruz. Bayramda iki kardeşe bir tane potin verdiler. Biz değişik ve dönüşümlü olarak giyiyoruz. İstanbul?da Galata köprüsünden geçerken, üzerlerinde parıl parıl parlayan İngiliz kumaşından dikilmiş elbiseli insanlar akıp gidiyor. Kendi kendime dedim ki olabilir, benim yok, ben şimdilik imkânsızlıklar içindeyim, ama bende de zehir gibi bir matematik zekası var. Ve ben o yıl Teknik Üniversiteyi kazanmıştım. İşte size fırsat, makus talih böylede yenilir? diye ilave ediyor.Top, her zaman taca atılmaz ki ..Bazen de gole çevirmeyi bilmeli.. Zira başarı, size çoğunlukla mutluluk getirir.

        Hayatın inceliklerini, iniş çıkışlarını, var olma mücadelesini, ayakta kalma ruhunu kendi neslimize edebi uslupla anlatsak olmaz mı? İşte size kendini keşfetmiş, yeteneklerinin farkında olan, sorumluluk sahibi gerçek bir kişilik. ?Kim var? Deyince etrafına bakmadan? Ben varım ?diyen sorumlu kişilerle, hayatın girdabı içinde, engin bir yolculuğa çıkmaya hazırsınız demektir.

           Bugünü İnsanlık, her zamankinden daha çok sevgiye ve sosyal sorumluluk sahibi olmaya muhtaçtır. Yaşanan siyasi ve sosyal çalkantı, ortamı toz duman yapmaktadır. Böyle dumanlı ortamlarda, her türlü ?değerler? alt-üst edilmiş demektir. Böyle olursa,  elimizdeki hiç bir mihenk, gönlümüzün huzur rotasını çizemez. Olanlarda, sahtelik ve riyakârlığın kisvesinde, günü kurtarmanın çabası içinde olurlar. Samimiyet ve fedakârlık; insan olmanın vazgeçilmez ilk şartıdır. Bu samimiyetin sonunda ?BAĞLANMAK ve SEVMEK? gelir. Bağlanmak bir anlamda sorumlu olmanın da ruhumuzun ince rotasını çizer. Fedakârlık yapmasını bilmeyen, sevemez. Sevmesini bilmeyen ise ;?Bağlanma? amelesinden mahrumdur. Belki de, beşeri ve hissi sevgiler, ilahi sevgilere köprü olmasından dolayı anlamlıdır. Yoksa ,hep beşeri ve hissi sevgilerde oyalanan ?Kurtuluş? gemisini ?Hayal? limanında bir ömür bekleyen,  biçare sevgili rolünü üstlenen kişi olacaktır. 

          Hz. Peygamber Efendimiz şöyle müjde verdi :?Bir topluluğun efendisi, o topluluğa, hizmet edendir.?

Pir Efendimiz de Divan-ı Şerifte:

Var ehl-i Hakk?a hizmet et bi-taleb ü bi-garaz

Seyyidü?l-kavmi hadimuhum emri Habib-i kibriyayı tut

(Hak ehli olan Evliyayı Kirama, Allah Dostlarına, insanlığa karşılık beklemeden hizmet et, iyilik besle. Bir topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir, peygamber emrini kendine düstur eyle.)

          Sadık kişiler, aynı zamanda sorumluluk duygusunun zirve yaptığı, örnek kişilerdir.