H. Hamidettin Ateş Efendi bir grup arkadaşla hac
vazifesini ifa etmek üzere 28 Eylül / 12 Ekim tarihleri arsında Hicaz?a gittiler.
?Hac meşakkattir.? hadisi şerif esrarınca bu yolcuğun başlangıç ve bitimin de
biraz meşakkat çekilmiş, bazı zorluklar yaşanmış. Ancak ibadet duygusuyla sabır
gösterip, zorluklara Allah rızası için tahammül göstermişler.
H. Hamidettin Ateş Efendi 28 Eylül 2014 tarihinde İstanbul
Sabiha Gökçen Havaalanı?nda binlerce gönül dostu tarafından uğurlandı. Malum
olduğu üzere hac uğurlamaları bizim insanımızın kutsal beldelere duyduğu
muhabbetin bir tezahürüdür. Eskiden de ?Surre Alayları? uğurlamaları yapılırdı.
Cidde Havaalanı?na indiklerinde haccın meşakkatinin ilk safhası ile karşılaşmışlar.
Suudlu havaalanı idarecilerin organizasyon eksikliği sebebiyle Cidde?ye inen
hacılarımız maalesef yaklaşık 10 saat kadar beklemek zorunda kaldıktan sonra
100 km mesafedeki Mekke?ye ancak ulaşabilmişlerdir. İbadet şuuru ve hazzıyla bu sıkıntılara yine
sabır göstermişler.
Dostlarımızı
Hatırlayıp Dua Ettik
Hac dönüşündeki sohbetlerinde H. Hamidettin Ateş
Efendi?den şunları dinledik:
?İslâm güneşinin doğduğu, Sevgili Peygamberimiz
(s.a.v)?in dinimizi ilk yaydığı, mukaddes belde Mekke?ye ulaştığımızda, dünyanın
çeşitli ülkelerinden gelen Müslüman kardeşlerimizle buluştuk. Irk, renk, dil ve
mevki farkı gözetmeksizin, her türlü sıfatlardan sıyrılarak, aynı şekil ve aynı
renkteki ihramlar (örtüler) içinde bir tek Allah (c.c)?a yöneldik, O?nun yüce
huzurunda durarak O?na ibadet ettik. İhram içinde dünya nimetlerinden adeta
sıyrılarak, aynı iman ve aynı ruh ile
beyt-i şerifin etrafını döndük. Allah?ın lütfettiği bu büyük şerefe,
gözyaşlarıyla şükrettik.
Hacda beyaz ihrama bürünen herkes, makamı rütbeyi
bırakıp Allah?a kul olduğunu hatırlar. Arafat?ta vakfeye dururken dua eder,
Rabbimize iltica eder. Samimi olarak oraya gelenler, haccın gereklerini yerine getirenler
anasından doğduğu gün ki gibi günahlarından tertemiz olurlar. Şeytan
taşlayanlar aslında nefislerini taşlarlar. Cemerat olarak bilinen şeytan
taşlama yerlerini bu yıllarda daha da büyütmüşler. Şeytanlar çok büyük,
ihvanların, Müslümanların şeytanlarını, nefislerini kendi kötü huylarını hacda
olduğu gibi her zaman iyi taşlaması, nefislerine hâkim olması lazımdır. Kurban
kesip tıraş olanlar aslında Rabbine teslim olarak, bu ibadeti nasip ettiği için
şükretmiş oluyorlar.
Tavaf yaparken, Kâbe?yi seyrederken veya diğer
vazifelerimizi yerine getirirken, daima ihvan arkadaşlarımızı, dostlarımızı
hatırlayıp dua ettik. Orada aziz
vatanımızın birliği ve dirliği için ümmet-i Muhammed?in selameti için, özellikle ihvan arkadaşlarımız için çok dua
ettik. Bütün Müslümanların buluşma yeri olan Hicaz?da birçok kardeşimizle
görüştük, hasbihal ettik. Müslüman ülkelerden gelen din kardeşlerimizin halini
sorduk, gerekli durumlarda onlara yardımcı olduk. ?
Arafat
İzlenimleri
Rasûl-i Ekrem Efendimiz ?Hac Arafat?tır.? ve ?Duanın en hayırlısı, arefe
günü yapılan duadır.? buyuruyor. O gün de dilleri, ırkları, renkleri ve
coğrafyaları farklı, fakat gönülleri bir, imanları bir, gayeleri bir
milyonlarca mü?min kardeşimiz Arafat meydanında toplanırlar.
Bir arkadaş Arafat izlenimlerini şöyle naklediyor:
?Hulûsi Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde ?Biz, ecdadımız Somuncu Baba
Hazretleri gibi halk içinde kendimizi gizleriz ama yurtdışına çıktığımızda
manevî rütbelerimiz meydana çıkar, insanların ayrı bir teveccühü olur.?
buyurmuşlar. Bu hac ibadetimiz esnasında Hamidettin Efendi Hazretleriyle ilgili
birkaç hatıraya şahit oldum. Şöyle ki; Tavaf alanında yanımıza Çin?in Sincar/Uygur
Bölgesi?nden Doğu Türkistanlı bir kardeşimiz geldi. Aslında Hamidettin Efendi?yle
gönül diliyle anlaşıyorlardı ama tercümanlık yapmak vazifesi de bize düştü. Çinli
Müslüman kardeşimiz; ?Efendim sizden özelikle zulüm altındaki kardeşlerimizin
kurtuluşu için dua talep ediyoruz. Doğu Türkistan?daki Müslümanların hali zat-ı
alinizce malumdur. Ümidimiz sizde ve Türkiye?dedir. Özellikle Türkiye
Cumhuriyeti?nin dünya Müslümanları hakkındaki hassasiyetini biliyoruz. Duanıza,
ilginize muhtacız, lütfen esirgemeyin.? dedi.
2007 yılındaki Suriye-Ürdün Seyahatimiz?de tanıştığımız Ürdünlü İşadamı
Umran da Hamidettin Efendi Hazretleri?ni, hacda bulup, görüşenler arasındaydı.
Türkmenistanlı bir doktor, Efendi Hazretleri?nin yanına gelerek dua talep etti.
Değişik ülkelerden gelen Müslüman kardeşlerimizle samimi görüşmeler, dualar
niyazlar oldu. Arafat?a çıktığımızda Türk hacılarımızın bulunduğu bölgede,
Bedirhan Gökçe, Dursun Ali Erzincanlı,
Ömer Döngeloğlu gibi kardeşlerimiz de gelip görüştü, sohbet ettiler.
Darendeli hemşehrilerimizden Adana?dan Emin Çalışkan, Bursa?dan Yusuf Turgut,
Sezai Yapıcı, K. Maraş?tan Mahmut Arıkan,
Ankara?dan Osman Parlak, Muttalip Azdemir, İstanbul?dan Hakkı Tunç, Ali
Tunç, Cafer Yaren gibi birçok gönül dostlarımız da Arafat?ta Efendi Hazretleri?yle
görüşenler arasında idi.?
Arakanlı
Müslümanın İkramı
Dünyanın dört bir yanından gelen; dilleri, renkleri ve adetleri farklı,
ama iman, niyet, duygu ve düşünceleri aynı olan milyonlarca Müslümanın
Müzdelife?deki ahvalinden bir anekdotu da bir arkadaşımız şöyle naklediyor:
?Arafat?tan günbatımından sonra Müzdelife?ye doğru hareket ettik. Mahşeri
bir kalabalık aynı istikamette yürüyordu. Bu İslâm?ın birlik ve Hakk?a
yönelişinin bir nişanesiydi. Müzdelife?de akşam ve yatsı namazlarını cem ederek
kıldık. İnsanların çoğu yorgun olduğu için rastgele yerlerde konaklayıp
istirahat ediyorlardı. Hamidettin Efendi Hazretleri, ?Biz bu gece uyumayacağız.?
dedi oturduğu yerde bir müddet mürakabede bulundu. Arafat?ta etrafımız hep Türk
hacıları ve Türk çadırlarıyla çevriliydi ama Müzdelife?de böyle bir ortam
yoktu. Belli bir müddet sonra Hamidettin Efendi Hazretleri, ?Biraz dolaşalım ve
farklı ülkelerden gelen kardeşlerimizin halini soralım, onlarla hasbıhal edelim.?
buyurdu. Çeşitli ülkelerden gelen hacı kardeşlerimizle selamlaşıp, kısa
konuşmalarımız oldu. Bu arada Arakanlı bir Müslüman kardeşimiz, eşi ve
çocuklarıyla, peynir, zeytin ve ekmekten oluşan kahvaltı türü mütevazı bir
sofra hazırlamış. Hamidettin Efendi Hazretleri?ni görünce birden ayağa kalktı,
yanına geldi ve sarılıp ?Lütfen soframıza buyurun, sizlere bir lokmada olsa
ekmek ikram edelim.? dedi. Bu samimi daveti kırmayan Efendi Hazretleri
teberrüken sofralarından bir lokma paylaştı. Bu arada bizlere dönerek nemli
gözlerle şöyle buyurdu: ?Görüyor musunuz, zulüm altındaki bir diyardan sadece
Allah rızası için ibadet maksadıyla, bin bir sıkıntı çekerek buraya gelen
Müslüman kardeşimizin hali herkese örnek olmalı. Bizler bin bir nimet ve
rahatlık içerisinde bulunuyoruz. Rabbimizin ihsan ettiği nimetlere
şükretmeliyiz. Türkiye?den gelen bazı hacılarımız; uyku tulumlarında,
battaniyeler içinde geceyi halı üzerinde uyuyarak geçirirken, Arakanlı bir
kardeşimiz bir parça ekmeğini paylaşmak istiyor. İslâm?ın gönüllere kattığı
manevî duygu ve düşüncelerin tezahürü ancak bu tür fiil ve davranışlarla
meydana çıkar. Buraya kimin hangi niyet ve samimiyetle geldiği böylece ortaya
çıkıyor. Arakanlı kardeşimiz belki de otelde de kalamıyordur, bir ağaç
gölgesinde, Harem?in bir köşesinde çoluk çocuğuyla günlerini geçirerek haccını
ifa etmeye çalışırken, bizim Türk hacılarımızın içinde bulunduğu konfordan
taviz vermemesi, ibadetin ruhunu, manevî hazzını alıp götürüyor. Onların
samimiyeti ile bizimkilerin şekli tavırları kıyaslanmayacak derecede ortada.
Elbette bin bir zorlukla bu ibadeti yapıp, burada kardeşlik şuurunu kazanan
garip Müslümanların haccı daha makbuldür.? dedi.?
Birlik ve
Beraberlik İçin Yapılan Dua
Yüce Kur?an?ın hürmetine, Kâbe?nin hürmetine, Rasûlü?nün hürmetine,
Arafat?ta Cenab-ı Allah?a yalvaran diller hürmetine İslâm coğrafyasında akan
kan ve gözyaşlarının durmasını, bütün kardeşlerimizin huzur ve güven içinde
bulunmasını temenni eden Hamidedddin Ateş Efendi?nin milli birlik ve beraberlik
duygularının dualarına nasıl yansıdığını bir yakınından şöyle dinledik:
?Bayramın ikinci
veya üçüncü günüydü. Efendi Hazretleri ?Çok kalabalıkta, tavaf etmek, bazen
yanımızdakilere eziyet oluyor. Bugün oturup Kâbe?yi seyredelim, o da sevaptır.?
buyurdu. Tavaf alanının dışında uygun bir kenara oturduk. Hazret, belki birkaç
saat sükût halinde Kâbe?yi seyretti bu arada gözyaşları içinde dualar etti.
Namaz vakti gelince namazımızı eda ettik. Namazdan sonra ?Efendim bu sükûnetli
ve dualı saatlerin sırrı ne idi, diye sordum.? Hamidettin Efendi Hazretleri: ?Dünya
Müslümanları içerisinde en huzurlu en müreffeh en güzel ülke Türkiye?mizdir.
Birlik ve beraberlik duygularımızı bozmak isteyen fesat ehilleri ülkemizde kaos
ortamı oluşturmaya, gönül birlikteliğini, iman kardeşliğini bozmaya
çalışıyorlar. Ülkemizin birliği, bütünlüğü, refahı ve huzuru ile bütün
vatandaşlarımızın selameti başta olmak üzere, Ümmet-i Muhammed?e, gönül
dostlarımıza dua ettik. Rabbimize yalvardık, Müslüman kardeşlerimize
güzellikler ihsan etmesini temenni ettik.? buyurdu. Akşam otele döndüğümüzde,
televizyonlardan Türkiye kanallarını açtığımızda, o gün cennet vatanımızın
büyük bir badire atlattığını, ihanet çetelerinin milli birlik ve bütünlüğümüzü
özellikle doğu illerimizde eylemler yaptıklarını, bazı şer faaliyetlerde
bulunduklarını hayretle öğrendik. Efendi Hazretleri?nin dualarının ve
milletimiz için kalbî hassasiyetinin ne kadar yüksek olduğunu bizzat müşahede
ettik.?
Hemşehrimiz Hacı Emin Ilıcak?ın yaşadığı bayram sevinciyle hac hatıralarını
tamamlayalım:
Hacı Emin Ilıcak
Anlatıyor
?Darendeli Ilıcak ailesinden İşadamı Sadullah Ilıcak?ın oğluyum.
Malatya?da ticaretle meşgul oluyoruz. Darendeli olmamız hasebiyle çocukluğumuzdan
beri Darende?yle olan bağımız ve irtibatımız devam eder. Her Darende?ye
gidişimde Somuncu Baba Türbesi?ni ziyaret ederim. Bu vesileyle H. Hamidettin
Ateş Efendi?yi de birkaç kez ziyaret ettim. Bu yıl Rabbim nasip etti, eşimle
Serpil Hanım?la (Zaviye Mahallesi?nden Ali Galip Karaarağaç?ın torunu) birlikte
hacca gittik. Hamidettin Ateş Efendi?nin de hacda olduğunu duyduk. Hulûsi
Efendi zamanından beri genelde Altınoluk?un karşısında bulunduklarını
işittiğimizden, acaba H. Hamidettin Efendi?yle karşılaşabilir miyiz diye her
geçişimizde mutlaka o bölgeyi iyice incelerdik. Hamid Efendi?yle karşılaşmamız
şöyle oldu: Bayram sabahı, Mina?da şeytan taşlandıktan sonra, otobüslerle
Mekke?ye doğru geliyorduk. Çok yoğun kalabalık sebebiyle otobüsler ağır ağır
ilerliyordu. Mekke?ye yaklaştık ama bir noktadan sonra artık trafik iyice
kitlendi ve otobüs hareket edemez oldu. Biz de inip yaya olarak gidelim dedik.
Biraz yürüdükten sonra, önümüzde bir grubu fark ettik. Dikkatlice baktığımızda
H. Hamidettin Efendi?nin o grubun içerisinde bizim gibi yürüyerek Mekke?ye
doğru ilerlediğini gördük. Hemen yanına yaklaşıp görüştük. O da çok memnun
oldu, kutsal yerlerde bile olsa insanların sevdikleriyle karşılaşması kalplere ayrı
bir hoşnutluk veriyor.
Hac dönüşü bu görüşmeyi babama (Sadullah Ilıcak?a) anlattım. Babam da
şöyle dedi: ?1975 yılında ben de Hulûsi Efendi Hazretleri ile böyle hacda
karşılaşmıştım. Genç yaşımda hacca geldiğimi gören Hulûsi Efendi Hazretleri;
?Kurban edilecek devenin dokuzunda (dokuz yaşında), hacının otuzunda (otuzlu
yaşlarla/genç yaşlarda) olması çok makbuldür. Oğul, çok memnun olduk.?? buyurmuştu.?
dedi.