Ömer HİDAYET


Huzur ikliminin nadide beldesi: Darende


Usta hikâyecimiz Mustafa Kutlu bir yazısında ?Sakin Şehir?den bahseder. Bunu da `Cittaslow` kelimesi ile `Yavaş Şehir` diye çevirenler olduğunu söyler. Ama doğru tanımın ?Sakin Şehir? olması gerektiğini ifade eder. Daha da ötesi ?Huzur Kenti? diye tanımlamak gerek diye düşünüyorum.

?Nüfusu elli bini geçmeyen, sanayisi olmayan, yeşili bol mekânlar. Seferihisar bunlardan biri. Başkaları da var. Teşkilatın merkezi İtalya`da, orası şartlar uygun ise müracaatı değerlendirip bu unvanı veriyor.? diyor bir yazısında.

Günde şu kadar insanının deveran ettiği bir metropolden sıkılan, adeta kaçarcasına uzaklaşanları görmemek mümkün değil. Trafik sıkışıklığı insanın canına tak ediyor, gökdelenler sizi yutmak için ağzını açmış bekliyor, büyük alış-veriş merkezleri sadece ürün satma telaşında. İnsanlar arası ilişkinin sıradanlaştığı bir dünya da yaşıyoruz. İçeri girdiğinizde birkaç kişinin sizinle ilgilenmesini istemiyorsanız, bundan da rahatsız oluyorsanız, büyük merkezler birazda sığınma limanlarınız olabilir. Keyfinize göre seçme, bütçenize göre alış-veriş yapma fırsatı sizin ayağınıza serilmiş oluyor.

Huzur Kenti, tamamen nostaljik ve turistik bir değerde taşımıyor. Merkezi İtalya?da, şartlar belli, kriterler oluşmuş. Müracaatınızı yapıyor, bu unvanı alıyorsunuz. Zannediyorum İzmir?in Seferihisar ilçesi bu şartları taşıyan nadide bir beldemiz. Adeta saklı kent. Motor sesi, gürültü kirliği olmayan bir belde. Daha çok turizm ile ayakta kalmaya çalışıyor.

Öne çıkan vasfı da bu. Huzura atılan bir kement, dün ile bugünü birleştirmeye çalışan nostaljik bir değerler bütünü. Sanayi kirliği olmayan, nüfus kesafeti yaşanmayan, tabiat güzelliklerinin ahenkli kuşağı altında bir örnek belde isteniyor. Bunu daha öte götürüp, işe birazda daha muhayyel değerler katıp şöyle düşünebilirsiniz: Suç oranı sıfır, okuma oranı yüzde yüz, tamamen organik tarımın yapıldığı, hır gürün yaşanmadığı örnek belde olarak da sunabilirsiniz. Giriş çıkışların ahenk ve uyum içinde olduğu, tabiri caizse yolgeçen hanı olmayan, yaşam kalitesinin yüksek olduğu, sanki mezarlığı dahi olmayan, yani ölümsüzlüğü yaşayan bir belde. Seçkinler değil, sorumlular şehri, Üretmeyene, zafiyet içinde olanlara, asalak tiplere burada yer yok, deniz dalgası gibi dışarı atılan bir sosyal yapı arz etmeli. Tabi hemen, seyahat özgürlüğü, mülk edinme, yaşam hakkına sınırlama gibi antidemokratik bir şehirleşmeden bahsettiğimiz sanılmasın. Burası herkese açık, yalnız yaşam çıtası yüksek. Tarih kokan, naif, nazik bir belde olmalı diyoruz. Herkes hünerli, herkes estetik dünyadan bir şeyler taşımalı bu beldeye. Yazar, şair, mimar, sosyolog, hattat, musikişinas, yönetmen, reklamcı, usta, kalfa... bir tür üretenler beldesi... Ya da Medinetü?l-Fazıla (Faziletli İnsanlar Şehri), ama önce ahlak diyoruz. Kayırmayan, kavga etmeyen başı yerde, bir olay olduğunda acaba ben mi suçluyum diye, sosyal sorumluluk alan, bir belde olsun diyoruz.

İnsanları ötekileştirerek ayrıcalıklı yaşam alanları oluşturmayı teklif ettiğimiz düşünülmesin. Bizim ki sadece bir temenni. Bir şey düşüncede varsa gerçekte niye olmasın. Güzeli öne çıkarmak, örnek hayatı teşvik etmek niye özgürlüklerin kısıtlanması diye lanse edilsin ki. Hatta var olan özgürlüğün dışarı yansımasına bir zemin teklif ediyorum. Bunu da muhayyel bir dünyada gerçekleşir mi diye zihin jimnastiği yaparak, imkânları zorluyorum. Sanat, biraz da böyle bir şey değil mi; önce hayal edeceksin, sonra uygulamaya koyacaksın.

Mustafa Kutlu hocamız bir bir özelliklerini de sıralar gelecekte olmasını istediği Sakin Kent?in:

?Evler bahçe içinde. Tek veya iki katlı. Bütün binalar tarihimize, kültürümüze uygun ama taklit değil. Mesela devasa bir cami yok, ama kuş yuvası gibi, Şemsi Paşa gibi camiler, mescitler var. Bahçeler o evde yaşayanların sebze-meyve ihtiyacını karşılayacak kadar büyük. Şehirde yüksek bina yok. En önemlisi şehirde otomobil yok. Sadece itfaiye, ambülans, polis için, şehre yük getiren-götüren arabalar için, şehirlerarası ulaşım için gerektiği kadar olabilir. (Çevre ve Şehircilik Bakanı `elektrikle çalışan` otomobillerden bahsediyor ama bunun şimdilik sadece adı var.)

Ulaşım aracı yürüyüş. Eski İstanbul`da öyledir. İnsanlar bir yerden bir yere yürüyerek gider. At binmek görevliler dışında yasaktır. Belki bir raylı sistem kurulabilir. Bisiklet ana binek aracı.? Neden olmasın?

Ben Güzel Darende?mizi, Sakin Kente, şimdiden aday olarak ilan etmek istiyorum. Geriye birkaç şartı daha yerine getirmek için, kolları sıvamak kalıyor.