Abdulhamid YOLCU


Zaman güneşi altında eriyen ömür sermayesi


Bir gün, Allah (c.c.) dostlarından birisi, talebeleri ile bir yere giderken yolda bir adam görürler. Adam yüksek dağların zirvelerinden bin bir güçlükle toplayıp şehre getirdiği karları satarak geçimini sağlayan birisidir. O gün, hava sıcaktır. Güneş tüm yakıcılığıyla tepededir. Adamsa bu durum karşısında feryat figan bağırmaktadır; ?Güneşin altında her geçen an sermayesi eriyen bu zavallıya yardım eden yok mu?! Eriyen karları satın alan yok mu?!? Talebeler adama acıyarak bakarken, Allah (c.c.) dostu olan zat bayılmıştır. Talebeleri, kendisine gelen büyüklerine neden bayıldığını sorarlar. Cevap ibret vericidir; ?Şu adama bakın ki, eriyen karları ve dünyalık sermayesi için canhıraş bir şekilde bağırıp çağırmakta, sermayesini değerlendirmek için gayret edip çabalamakta... Bizim ise, zaman güneşi altında ömür sermayemiz erimekte... Onun kadar çabalıyor muyuz? İşte bu durum beni bayılttı.?

Darende?mizi şereflendiren büyüklerimizden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin buyurduğu gibi;

Ömrünün sermayesin verme yele,

Geçti fırsat, bir dahi girmez ele,

Ey gönül, gel! Hakkı zikret, aşk ile,

Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem.

İnsana verilen ömür sermayesi an be an erir, elimizde olan her bir saniye bile büyük bir fırsattır, fakat fırsat değerlendirilmez ve heba edilirse, elden kaçırılırsa, aynen yaydan fırlayan bir ok gibi, dilden çıkan bir söz gibi geri dönmez. Giden hiç bir saniye bile geri gelmez.  Ancak bu sermayeyi Allah (c.c.) rızası yolunda harcayanların sermayesi tükenmez. Bize verilen günlük 24 saat olarak ifade ettiğimiz bu ömür sermayesini en iyi değerlendirmenin yolu; gönlü ilahi aşk ile dolu olarak, Hakk?ı aşk ile zikretmektir.

Günlük meşgaleler içerisinde birçoğumuzun sık sık kullandığı bir deyim var; ?Zaman su gibi akıp geçiyor.? diye. Gerçekten günler, haftalar, aylar geçiyor, bir bakmışız ki yıllar bizi yaşlandırmış, bazıları ebedi âleme göç etmiş. Çocuklar büyümüş, delikanlılar yuva kurmuş evlat sahibi olmuş. Analar?babalar toruna karışmış. Gayet normal. Bu dünyanın düzeni böyle. İşte yine yaz geldi. Bir yandan okullar kapanırken, diğer yandan gurbette olanların sıla-i rahim yapma hazırlıkları başladı. Bir taraftan 11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif heyecanı gönülleri kaplıyor. Diğer taraftan her yıl yapılan, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültürel Etkinlikleri gönül dostlarını beliyor.

Bu yıl Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretlerinin 100. doğum yılı olması sebebiyle öncekilerden daha farklı. Bu kapsamda Darende?mizin yüz akı olan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından hem ilçemizde hem Türkiye?nin birçok il ve ilçesinde etkinlikler yapılıyor. Hulûsi Efendi Hazretleri ve Somuncu Baba Hazretleri adına değişik yerlerde ağaçlandırma çalışmaları yapılarak hatıra ormanları kuruluyor. Hulûsi Efendi Hazretlerinin Divan?ından beyitlerin okunduğu ve açıklandığı Divan Okuma Programları yapılıyor.

***

Soma?da yaşanan ve birçok maden işçimizin vefat ettiği maden kazasının olduğu hafta sonu bir kaç arkadaşla birlikte acıları paylaşmak niyetiyle Soma?ya gittik. Maden alanına kadar giderek yerinde görme ve inceleme fırsatı bulduk. Bu konuda elbette gerekli tüm soruşturmalar yapılacaktır fakat bizim gözlemlerimize ve Soma?lılardan dinlediğimize göre olayın 2 temel sebebi var. Birincisi; aşırı kâr hırsıyla alınması gereken tedbirlerin alınmayıp ihmal edilmesi. İkincisi; yapılan denetimlerin yetersizliği. Bu tür acıların bir daha yaşanmaması en büyük dileğimiz. Bu vesileyle Soma?da meydana gelen elim maden kazasında vefat edenlere Allah (c.c.)?tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum.