Cemil Gülseren


Önce sevgi


Varım ve yazıyorum işte. Sevdiğimi, bugünümü, bu güne ulaştıranı seviyorum. Bana el vereni seviyorum. Elimi kullanıyorum. Bana dil vereni seviyorum. Dilimi seviyorum. Türkçemi seviyorum. Türkiye’mi seviyorum. Ben sevmenin kendisini seviyorum. Gönlümle aram iyi. Gönülle olanı, gönüllü olanı seviyorum. “Seni seviyorum.” diyebiliyorum. Sizi de seviyorum. Bugün varım, kalemim var, vaktim var ki yazıyorum. Düşünüyorum, görüyorum, yaşıyorum. Sen seviyorsan varsın.

Dışarıda ılık bir hava var. Hareketli yollar, ılgıt ılgıt esen yeller, alçalan uçağın gürültüsü ile kaçışan kuşlar var. Bu arada güneş buluta giriyor. Yoksa bulut mu güneşi engelliyor takip edemedim. Yan sokakta inşaat işçilerinin yanık sesi ile sokak satıcılarının çığırışları birbirine karışıyor. Bir motosiklet boğazlıyorlar gibi bütün küfürleri yiye yiye önümüzden adeta kaçıyor.

Dallar, budaklar giyinmiş kuşanmış, al yeşil takmış, takıştırmış, yapraklar sökün etmiş yerlerinden, tomurcuklar fırlamış yataklarından. Dertleri ille çiçek ille çiçek… Seviyorum işte bu havayı, bu suyu, bu çiçeği, uyanan böceği, patlayan tomurcuğu.

Henüz evden çıkmadım. Güneş hâlâ baş köşede. Dalmış gitmişim. Yeni yetmeler güne daha yetmediler. Çocuklar salıncakta. Koşarken düşüp takılmalarına takılmışım. Sızlayan dizlerin ortasından sızan kan anneleri de sızlatır ya. Hem söylenirler hem sıvazlarlar hem de sağaltırlar. O çocuk ne çekilmez olur değil mi? Ben o ağlayanları da seviyorum. Yardım dilerken gözyaşı dökerler onlar. Pamuk şekerci de pembe pembe şekerini göstermek peşindedir. Nerede çocuk var onlar orada. Ben bu pembeyi seviyorum, şekeri onun olsun. Rengi bize yeter. Baloncunun renk renk balonları da yenmez ki alırsın anında patlar. “Çocuğum ne yapacaksın o balonları yeni aldım.” diyen anneleri seviyorum. Dayanamayıp bir tane daha alan babayı seviyorum. Elinde örgüsü büyükanneyi seviyorum. Az kaldı yakında rol icabı da olsa örgü ören babaanne bulamayabilirsiniz. İyisi mi sağken sevin. Gitti gidiyorlar onlar da. Tabletli, oyunlu, akıllı uslu telefonlarla oyalanacak yeni kuşak torunlar. Torununun elinden tutup bakkala giden dedeyi torun da sever ben de. Benim dedem bir Cuma günü (Balaban’ın pazarı olduğu gündür.) yeni bir at almıştı da –Yuları (gem) yok, kolanı yok, palanı yok. Bildiğiniz çıplak at.- haydi al bunu eve götür, götürebilirsen bahçeye götür, yay da getir. Huyunu suyunu bilmediğim ata binmeyi öğreten, bana at sevgisini, ata binme özgüvenini veren dedemi seviyorum. (Nur içinde yatsın.) Şimdiki torunlarsa ata değil passata biniyor. N’aber?... Geçen zaman yalnızca yarım asır efendim.

Dostla içilen kahveyi, sohbette yudumlanan çayı seviyorum. Demlenmek ister muhabbet; Koyulmak ister sohbet. Arkadaş lazım içini açacak. Gönül bu; ne bey dinler ne paşa. Tadını çıkar, yudum yudum yaşa. Dünya varmış, yokmuş. Göz görecek, el tutacak, dost olacak dost. Evde de dolanan olacak. Yüzü güldürmek lazım, lafı kondurmak gerek. Dizi bükmek yetmez, sözü söylemek, sazı çalmak şart. Göz sürme ister. Gözü süzmek lazım, eli sıkmak, yoldaşı tutmak icap eder. Dünya döndükte fikir, dua edildikte şükür lazım. Hepsine ben lazım. Ölmedikçe yaşamak lazım. Dinleyeceksin, alacaksın, vereceksin, gideceksin, geleceksin. Yanlışların doğrularını götürecek: sevapların günahlarına sayılacak. Yüzün açık, gönlün açık, alnın açık, kapın açık olacak.

Kuşlar kocaman bir ağaçta kümeleniyor, hava kararmaya başlıyor. Gün bitiyor. Kapılar açılıp kapanıyor. Trafik yoğun. Gençler, gecikenler, telefonlar sıklaşıyor. Bir akşam telaşıdır gidiyor. Şehirde sabır, şehirde huzur arama sen oluştur. Bugün de akşam oldu dedik. Dün de böyle miydi? Dün olmasaydı bugün de yoktu. Bu gün olmasaydı yarına nasıl ulaşacağız? Yarın, herkesin umudunun adıdır. Herkesin sevinci. Ben üçünü de seviyorum. Üçü de benim. Dündüm, bugün oldum yarın da benim ben olacağım. Bugünler hep yarın olacak elbet. Noktalar hep şimdi konulur. An bu andır.

NOT: Hak dostu, gönüller sultanı Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin ebedi âleme intikalinin 23. yıldönümünde onu bir kez daha şükran, minnet ve rahmetle anıyoruz. Söz onun kaleminde vecize olmuştur:

 “Elbet bu cemiyyet- âlem dağılır  /  Yar ile sürdüceğin dem, içtiğin bâde kalır… Dem bu demdir, dem bu dem…”

Rabbim sevdiklerinden eyler İnşâallah. Sevdiklerince de sevilenlerden... Benim en gözde duamdır Efendim.