M. Nazmi Değirmenci


2014 UNESCO Hulusi Efendi Yılı


İnsanlığın inkâr edemediği, insanlık tarihinin yüz karası savaşlar, cihan savaşları, yanlış eğitilmiş, yönlendirilmiş masum insanlar. Hatalar ve sonuçları, etkilenen milyonlarca insanın zorunlu isteği ve kurulan Birleşmiş Milletler, bu örgütlenmenin en önemli kurumsal yapılarından biri UNESCO. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin önemli kolu; "Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü" İnsanlığın ortak değerlerde eğitilmesini savunan, kendi organları, bütçesi ve diğer statüleri bakımından bağımsız bir yapılanma. Türkiye UNESCO’nun kurucuları arasında. Ülkemizdeki temsilcisi UNESCO Türkiye Millî Komisyonu. Bütçesi, üye devletlerin iki yılda bir ödedikleri aidatlar.

UNESCO amacını şöyle açıklar: "Milletlerarası işbirliğine dayanarak, ilim, kültür ve eğitim yolu ile dünyamızın barış ve güvenliğini korumak. Milletlerarası tanışmayı ve anlaşmayı sağlayarak, dünya insanlarını birbirine yaklaştırmak, halk eğitimini sağlamak ve dünyanın geri kalmış yerlerindeki manevî karanlığa bilim ve kültür ışıklarını götürmek. Barışın korunması yolunda yardımcı olmak."

UNESCO, amacı programında olduğu gibi yeni nesillere barışı, insanlık sevgisini vermek, muhakkak ki kültür ve bilim yolu ile olur derken, onu oluşturacak temel kaynağın insan olduğunu öne çıkarır. Bu gün ortak çaba örnek insan tanımıdır. Ama ne yazık ki, 1946’dan buyana ideolojik farklı eğitim metotları denenmiş gelinen noktada değişen silah çeşitliliği ve silahı kullananların bugün silah üretenler olmadığıdır. Onun içindir artık uygulamada yöntem değişmektedir, ortak çizgi örnek insan tanımıdır.

Her toplumda kendini insanlığa adamış, temeli insan sevgisine dayanan örnek insanlar yaşamıştır. Bunlar toplumsal heyecanın temelidir. Bu gün UNESCO farklı toplumlarda öne çıkmış bu örnek insanları bütün insanlığa tanıtma gayreti içerisindedir. Örnek insanları bulmak, onları anlamak, anlatmak, örnek insan olmak, örnek toplumlar oluşturmaktır.

İşte Osman Hulûsi Efendi de insanlığa tanıtılması anlatılması gereken altın sayfalardan birisidir. Bugün onunla aynı dönemde yaşamış, onu tanımış olan herkesin onun insanlığa anlatılmasında bir manevî sorumluluğu vardır. Rahmetli Ahmet Kabaklı Darende’de katıldığı Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Sempozyumunda yaptığı konuşmasında ki şu cümlesi çok önemlidir. “Onunla aynı dönemde yaşayıp, sağlığında görüşememenin bedbahtlığını yaşıyorum.” derken belki de bu serzenişi, onu daha doğru, daha anlaşılabilir anlatabilme isteğinden geliyordu. Bizler yıllarca kaynak yanımızda olmasına rağmen bilemedik, bulamadık. Kendimizi özümüzü anlamadık, anlatamadık, ama görünen o ki, bunun manevî sorumluluğu hepimizin üzerinde. Onlar insanlık tarihinin parıldayan yıldızları, örnek insanlardır. Daracık, mütevazı bir bölgede kalmaları insanlığın kaybıdır. İnsanların onlardan alacağı hikmetli sözleri, yaptığı örnek hizmetleri vardır. Bu hizmetleri küçümsemek, koca dünyada bir katre olarak görmek büyük yanlışlık olur. O hizmetin üretilmesindeki yöntem, gayret, birlik dirlik çok önemlidir ve örnek olmalıdır.

“Bir katre yüz bin olur, umman olur, olur ya.”

Bugün hepimizin gayreti onu anlayabilmek ve anlatabilmek olmalıdır. Darende’de başlayıp büyük şehirler dâhil onlarca ilde düzenlenen sempozyumlar, paneller hep bu sebebe matuftur. Geçen yıl uluslararası çapta yapılan sempozyumda çeşitli ülkelerden gelen akademisyenler farklı çizgilerde Hulûsi Efendi’yi anlattılar. Ortak bir dille de Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî’den örnek insan tanımını yaptılar. Bu gün Hulûsi Efendi Vakfı tarafından Hulûsi Efendi’yi insanlığa tanıtmak amacıyla 100. doğum yılında, 2014’ün UNESCO tarafından “Hulûsi Efendi Yılı” ilan edilmesi çalışmalarında bütün hazırlıklar yerine getirilmiş, UNESCO Türkiye Millî Komisyonuna müracaat yapılmıştır. UNESCO, 2007’yi Mevlâna Yılı, 2008’i Kaşgarlı Mahmut Yılı, 2009’u Kâtip Çelebi ve Hacı Bektaşi Veli Yılı, 2011’i Evliya Çelebi yılı olarak kabul etmesi hepimizi mutlu etmiştir 2014 yılının da UNESCO tarafından “Hulûsi Efendi Yılı” olmasını gönülden diliyoruz.