M. Nazmi Değirmenci


Zengibar’da Türkiye Şampiyonası


“Köprüye gelen” ve “göbeği gün gören” güreşçi yenilmiş sayılır. Bunu her Anadolu çocuğu bilir. Zurnacının çaldığı kör oğluyla başlayan güreşin ritmi yüreklerde hissedilir, her genç kendini er meydanına salar, yenmek, yenilmekten daha önemlisi, kispeti, pırpıtı giyebilmektir. Ustalar vardır, çıraklar yetişir, pehlivan olur, güreşe durur, durulur, ehli hal olurlar. Pehlivanlık bir eğitim metodudur.

Bizde güreş deyince Karakucak akla gelir, Türklerin öz ve milli sporudur güreş. Meydanda, çayırda, seyircilerin oluşturduğu büyük halkalarda yapılır. Cazgırın “Muhammet Mustafa’ya salavat” diye meydana sürdüğü perdah atan pehlivanlar, güreşin hızına göre çalan davullar. Ödül olarak dağıtılan koçlar, altınlar. Hep “nerde o eski düğünler, bayramlar” deriz. Özlemini duymak güzel ama onu yaşatmak için bir gayretimiz olmalı ki söz söyleme hakkımız da olsun. Bu konuda Darende’mizin söz hakkı vardır, daha da fazla olmalıdır.

Milli kültürümüzü her alanda korumak, yeni nesillere aktarmak gayreti içerisinde olan Darende, her yıl geleneksel olarak düzenlediği Zengibar Karakucak Güreşleriyle de Türk sporuna büyük katkı yapmaktadır. Bu hizmetin devam etmesinde, Darende Belediyesinin büyük desteği, katkısı vardır. Ama ses bütçeye göre çıkar, ne yapmalı, ne yapılmalı, bunu konuşmak gereklidir. Bir ağa değil on ağamız olmalı, ismi gönüllere yazılmalı.

Gönül dedim de bakın gönül neler ister.

Gecen yıl 17- 18 Ağustos’ta gençler Karakucak Türkiye Şampiyonası yanı başımızda Göksun’da yapıldı. 77 güreşçi iştirak etti. Kulüpler, antrenörler, güreş federasyonu yetkilileri, basın-yayın, spor otoriteleri kısaca binlerce insan oradaydı. Göksun Türkiye spor tarihi arşivlerdeki yerini aldı. Biz, Darende olarak zaten bu hizmetin içindeyiz, 30 Ağustos Zengibar güreşlerimiz var, neden bu organizasyonun içerisine resmileştirilmiş bir yıldızlar veya gençler Karakucak Türkiye Şampiyonasını koymayalım. Bu heyecanı Türkiye geneline Darende’den aktarmayalım. Bu çalışmalar biz Darendeliler için zor değil. Yapılamaz ulaşılamaz bir etkinlik olarak görmeyelim, aksine ilde, bölgede bunu en iyi yapacak, yaşayacak, yaşatacak yer inanın Darende. Ulaşımı, turistik tesisleri, tarihî ve kültürel mekânları, spor salonu, özel ve resmi yurtları, otelleriyle Türkiye şampiyonasını mükemmel yaparız. Güreş Federasyonundan isteyelim, ısrarcı olalım. Bu yıl vermezlerse seneye, olmadı, önümüzdeki seneye, olmadı daha sonraki seneye alırız. Önemli olan niyetlenmek, yeter ki birlik olalım, organizasyon komitesine destek verelim. Bakın Türkiye olarak uluslararası organizasyonları düzenlemeyi hayal bile edemezdik. Ama son yıllarda dünya kupaları düzenliyoruz. Sporcu olarak hazır olmasak da organizasyon olarak Olimpiyatlara talibiz, en güzelini yapmaya hazırız.

Olimpiyatlar dedim de, Londra Olimpiyatları hepimizi üzdü. Koca bir imparatorluk kültürünün devamıyız diye övünürüz, hani, ortada ne var. Nerede başarı, nal topladık, ezildik, umudumuz güreşte bile sırtımız yerden kalkmadı. Öyle acı oldu ki, televizyonu açmak, müsabakaları izlemek gelmedi, içimizden. Bu günkü başarısızlığın sebebini biraz irdeler geçmişle mukayese ederseniz, bir sistemin yok oluşunu görürsünüz. Bu sistem, Türk güreşinin en önemli alt yapı kaynağı, ata dede yadigârı karakucak güreşidir. Gelenek sürdürülmelidir. Türk güreşinin mihenk taşı olan karakucak güreşleri teşvik edilmeli, köy düğünlerine kadar tekrar ulaşması sağlanmalı. Kültürel bir etkinlik olarak karakucak güreşi geniş bir yelpazede yapılmalı, bu çalışma bir politika olmalıdır.

Bu gün ülkemizde ekonomik zorluklar gerekçe gösterilerek karakucak güreş festivallerinin sayısı hızla azalmaktadır.  Buna mutlaka önlem alınmalı ve yeterli olabilecek, devlet destekli bir ekonomik katkı sağlanmalıdır.