M. Nazmi Değirmenci


Petrol benim yitiğim


Altmışlı yıllarda başladı Darende’de petrol hayali. Varmış, yokmuş, çokmuş, ha çıktı, ha çıkacak, derken yetmişli yıllarda petrol hayali bitti. Okulumuz öğretmenlerinden Sevim Hanım’ın Jeoloji Mühendisi eşi gibi, onlarca çalışanda, Hükümet Konağı ile asfalt arasında dizili, yüzlerce boru da, iş makineleri de, petrol hayaliyle beraber gitti. Beraberinde bir güzel umut ve onunla beslenen gelişme hayalleri de bitti.

Diyarbakır’da çalıştığım günlerde at başlı petrol çıkarma pompalarını görünce Darende aklıma gelir, eski günlere döner, her Darendeli gibi hayıflanır, zenginlik, güç, varlık sembolü olan petrolü hep sorgular merak ederdim. Petrol benim yitiğimdi, elimden uçan talih kuşum, yeşeremeyen umutlarımdı. Petrol araması yapılan her yerde olduğu gibi abartılı petrol hikâyeleri orada da anlatılıyordu. Petrol çıkmış, hem de fışkırıyormuş. Rafine halde, öyle kaliteliymiş ki al kullan. Ama Amerikalılar, Fransızlar, Ruslar petrol kuyusunu kapatıp gitmişler, çünkü Türkiye’nin kalkınmasını istemiyorlarmış. Aslı astarı olmayan onlarca hikâye vardı, ama benim memleketim Darende’de anlatılan petrol hikâyeleri daha gerçek ve gerçeğe yakındı. Kuyuların altında büyük hareketli bir akarsuyun varlığı, petrolün nehre karıştığı Tohma’nın birkaç gün yağlı aktığı, kuyulara arpa, saman, çimento basıldığı…

Allah rahmet etsin, rahmetli MTA Bölge Müdürü Jeoloji Mühendisi hemşerimiz Hacı Büyükkıdık Ağabeyime sormuştum. Darende’de petrol var mı? Varsa gerçeği nedir diye, ayrıntısıyla anlatmıştı bana. Bölge, zaman ve yüzey oluşum bakımından petrolün birikmesine müsait, geniş bir havza. Üst üste binmiş, bindirilmiş fay kırığı var ve çok belirgin. Çıplak gözle de görülebilir. Darende Havzası, Malatya-Gürün Havzasının bir bölümünü oluşturmaktadır. MTA, Darende Havzasında 1960–1970 yılları arasında petrol aramalarına yönelik olarak geniş kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Yabancı uzmanların da (Sovyet, Romen ve İtalyan) katıldığı bu çalışmalarda detay jeolojik harita alımı ve sismik etütler yapılmıştır. Bu çalışmalar neticesinde Darende Havzasında petrol emareleri belirlenmiştir. Tüm bu çalışmalar ve elde edilen verilerin ışığında Darende-Hacılarda MTA tarafından 7 adet sondaj çalışması yapılmıştır. Ama sedimanter istifin kalınlığı, yapısal şartlar (bindirme fayları) nedeniyle petrol birikimi için hedef alınan seviyelere inilememiş (ulaşılamamış), teknik nedenlerle kuyular terk edilmiştir.

Söz konusu bindirme faylarına Darende-Hacılarda, Gürün-Mazıkıran–1 kuyusunda da rastlanılmış, hedeflenen seviyelere ulaşılamamıştır. Bu bindirme fayları nedeniyle petrol birikimi için hedef alınan seviyeler oldukça derinlere düşmüştür. Aynı zamanda oluşmuş,  yapısal yüzey katmanı 2000 metre kalınlığında iken, bindirme ile üst üste gelen fay burada 4000 metreye çıkmaktadır. Yüzey katmanı birbiri üzerine binerek kalınlaşmıştır. Bu yapısal oluşum, Darende ve Gürün’de başka bir farklılık daha içerir. İki bindirme arasındaki boşluk. İşte petrol arama şirketleri için sorun bu ara boşluktur. Yapılan bütün çalışmalarda ilerleme sağlanamamaktadır. Kuyu delme işlemi soğutma usulüyle yapılır. Bu çalışmalarda en önemli işlem soğutma çalışmasıdır.

Darende’de kuyu çalışmalarında petrolün varlığıyla alakalı bütün olumlu veriler alınmaktadır, lakin bindirme boşluğuna gelindiğinde elmas uç boşa çıkmaktadır. Sürekli olarak delici elmas su ve çamur döngüsüyle soğutulur. Aksi halde elmas ısınır ve yanar ve yanmaktadır. Yani soğutma işlemi yapılamaz su ve çamur döngüsü gerçekleşmez basılan su ve çamur geri dönmez bindirme boşluğunda kaçak olur. Hani başta dedim ya bizim hikâyemiz doğru diye, o zamanlarda çok söylendi kuyuya saman, arpa, çimento basıyorlar diye… Anlatılanlar doğruydu amaç o boşluğu doldurmak, soğutma yapabilmek için çamur ve su kaybını önlemekti. Çalışmalar o gün burada kalmıştı. Şirketler çözüm üretememiş ve bırakmıştı.

Bir süre önce petrol arama çalışmaları tekrar başladı. Umarım iyi olur yılların çabası sonuç verir. Umutlar tekrar yeşerir.