Cemil Gülseren


Böğürtlenin dikeni


Güz dönemi yaprakların veda vaktidir. Hani bir söz var ya ‘Yaprak gazel olmuş, durmuyor dalda’ diye. Kuruyan yaprak rüzgârın önünde savrulur durur işte. İnsan hayatında sonbahar benzetmesi çok yaygındır. Sonbahara erişen için elbette; bir de erişememek var. Her yaş güzeldir, her mevsimin güzelliği ayrı bir ahenk, ayrı bir tat verir alabilene. Yeter ki canlar sağ olsun, kalpler kırılmasın. Kırması kolay, tamiri güç ama kırılan kalbi onarmak yine de imkânsız değil.

Ağlayanın malı gülene hayır etmez. “Ah” aldın bir kere.  Ah ile yiyen vah ile gider. Atılan ok geri dönmeyeceğine göre büyüklerimizin sözüne kulak verelim bir de anlamaya çalışalım. Onlar; ‘diline mukayyet ol’ derlerdi hep. Söylediğin sözün sen esirisin, söylemediğin söz ise senin esirin. Atılan oku ağızdan çıkan söze benzetenler elbette haklıdırlar zaten adam olanda yalan olmaz, yalanın da ömrü yatsıya kadar malum. Örtersin saklarsın nafile. Yalanla duman zor saklanır. Kokusu çıkar bir yerden. Zulüm ile zor ile güçlü olabilirsin lakin âbâd olamazsın burnundan fitil fitil gelir bir gün. Er ya da geç.

Gülü seven dikenine katlanır ya böğürtlen yiyen de o yapışan seni saran, seni acıtan dikeninden de nasiplenir. İnsan insana gönül verir, selam verir lakin sırrını vermese iyi olur. Çok yaygın ifade ile iki kişinin bildiği ‘sır’ değildir artık. Söylememek çok güç.  İçinden dürter; ‘söyle söyle’ diye. Ama söylenmiş işte: söyleme sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna. Var mı ötesi? Böğürtlen dikeni misali elini, dilini, eteğini, elbiseni bir kaptırdın mı böğürtlen dalına, yaprağına seni incitmeden, yıpratmadan, acıtmadan bırakmaz.

****

Elbette yardıma koşmak, hedefe koşmak, şart koşmak iyidir. Şirk koşmaksa imanın ölümüdür. Kimse istemez belki ama bir de bilsek. Bir örnek: ‘yazık çokta gençti; genç yaşta öldü’ demekle de şirke girildiğini biliyor muydunuz? Sana ne! Sen Allah’tan daha mı iyi biliyorsun? Yaratan O, ne zaman alacağını sana mı soracak!...

****

Elini aç, kapını aç, gözünü aç, gönlünü aç yeter ki ağzını açma. Hani ev hali söylenir ‘şimdi benim ağzımı açtırma’ diye. Açtı ağzını yumdu gözünü deriz. Sakın o zaman ağızdan çıkanları ne hayal edin, ne tahmin… O anda onların ağzından çıkanları kulakları bile duymaz.

****

Dostlara yaklaşın, sofraya yaklaşın konuşun tanışın yeter ki birbirinizden uzaklaşmayın. Bu çok zor işte. İnternetin açık, bilgisayarın açık, MSN’in açık olduğu ortamlarda her şeyden uzaklaşıp sadece sanal âleme dalıp gidenler, beni ürkütüyor, beni korkutuyor. Değil yeni nesil ben emsal akranlarım dahi bu illete düşer olmuşlar bile. Özü bırakıp hayallerde gezmek ne haz veriyor ki? Karşısın üstelik yalnızsın hatta çaresiz. Sonuç: birbirimizden uzaklaştık. Aile içi şiddetin yerini şimdi aile içi iletişimsizlik aldı. Al birini vur ötekine. İnsanlar birbirine merhaba demiyor, hoş geldin demiyor, hal hatır sormuyor. Bilmiyor da gereğini de yapmıyor gereğine de inanmıyor. Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak varken ipsizlerin sanal iplerine tutunmaya çalışıyoruz. Bu boşluk değil,  bu uçurum,  bu felaket. Giderek de herkes her şeye uzaklaşıyor.

****

Kılıç kırılır ama eğilmez. Mertliğin, cesaretin, kahramanlığın simgesi kılıç eğilmez. Hakiki usta malı kılıçtır bu. Eğilen kılıç kınından çıkacağına çıkmasa daha iyi. Kul dediğin de kılıç gibi olmalı yalnız Allah’a sığınır O’nun huzurunda eğilir ve yalnız O’ndan yardım diler. Zayıflar ve Allahtan korkmayanlar ise kulun önünde eğilir. Sürünsünler.

****

Kendini beğenmişlere diyecek bir şey bulamıyorum. Varsın beğensinler. Bense onları hiç beğenmiyorum. Benden ırak olsunlar. Onlara selamımı bile esirgerim doğrusu.

****

İhanet kıyamete dek sürecek bir rezalet. Affettiğiniz sürece hainler hiç eksilmez. Hainleri affedenleri tarih hep hain olarak kaydedecektir. Bu rezilleri ‘boş ver’ deyip geçemeyeceğiz. Boş verenlerle baş verenler hiçbir vakit bir olmaz ki. Derler ki lanet okumayın. Ben hainlere ne okuyayım peki? Gücün beddua ile sınırlı belki. Beddua da bir duadır sonunda. Allah herkesin layığını verir elbet. Rüzgâr eken fırtına biçer. Çam devirene çiçek mi verelim yani. Devirdiğiniz çınarsa ya. Herkes bize kin beslerken biz kimi besleyeceğiz?... Satılan hep sen, itilen, kakılan hep sen. Aman sen uslu dur aman sen sakin ol. Hep böyle yetiştirildik. Aç gözünü kardeş ve kulak ver şu Afrika sözüne;

 ‘Yaşayanlar kapar ölenlerin gözlerini; ölenler açar yaşayanların gözlerini’ 

Yoksa her şeye boş verip yalnızca Ziya Paşa’ya mı kulak tutsaydık;

 ‘ İç bade güzel sev var ise akl-ı şuurun; dünya var imiş, ya ki yok olmuş ne umurun.

Ne dersiniz?  Olur mu, olmaz mı?

 Doğadaki böğürtleni dalında yemek her şeye rağmen daha güzel, daha zevkli.  Dikenleri seni dalasa da. Ben tezgâhta tabakta sunulandan bir haz alamadım. Dikensiz olsa bile. Dost dediklerin seni hem incitecek hem sevindirecek. Hem tutacak hem yerecek. İnsan bu. Bir kararda bir Allah. Bir sürçen atın başı kesilir mi?... Kusursuz arkadaş arayan arkadaşsız kalır.” Elmanın çöpü armudun sapı” diyen de evde kalır. Ben böğürtleni dalında severim arkadaş. Dikeni olsa da.