Musa Tektaş


Hazeynce


Anadilimiz ve Darende’de konuşulan gizli dil:

 “HAZEYNCE”

 

Dil; duygu, düşünce ve isteklerin aktarılması için bir vasıtadır. Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendine has kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış,  bir gizli anlaşmalar sistemi,  seslerden örülmüş içtimai bir müessese. Dilin tarihi ilk insan ve ilk Peygamber Âdem (a.s)’la başlar.

Dil gizli bir anlaşmalar sistemidir. Bu anlaşmalar tarihin bilinmeyen zamanlarında aynı kavmin fertleri arasında yapılmış ve böylece her kavmin ayrı bir dili olmuştur. Türklerin gök, deniz, dağ dedikleri varlıklara, Araplar, Hintliler başka isimler vererek adeta sözleşmişlerdir.

Dil, içtimai bir müessesedir. Bir cemiyetin, bir kavmin, bir milletin en büyük dayanağı dilidir. Milletler kendi diliyle anlaşır, milli birliğini korur, başkalaşmaktan, dağılıp yok olmaktan kurtulurlar. O halde dil, millî değerlerimizin bütününü teşkil eden “kültür”ün ilk ve temel unsurudur; bir milletin ses dünyasıdır; düşüncesinin aynasıdır; millî hafızanın, hatıraların, duygu ve düşüncenin, maddî ve manevî değerlerin, buluş ve keşiflerin ortak bir hazinesidir; fertleri birbirine bağlayan, yaklaştıran içtimai akrabalık bağıdır.1 

Dilin zenginliği veya yoksulluğu, o kültürün zenginliği veya yoksulluğunun göstergesidir. Bir toplumun kültürü dilinin sınırlarını da belirler. İlgi alanı artan, idraki açılan, dünyası ve çerçevesi genişleyen bir kültürün dili de o ölçüde zenginleşir. Her dilin kendine özgü atasözleri, deyimleri, vecizeleri, nüktelerinin olması ve bunların başka dillere aktarılmasındaki zorluklar, her dilin ayrı bir inanç yapısının, bakış açılarının, ayrı bir imkânlar ve yönelişler dünyasının eseri ve aynası olduğunu göstermektedir. Yine her dilin öfkesini, sevincini, korkusunu, acısını, sevgisini, kederini, saygısını ifade etme biçimleri de bu konularla ilgili deyim ve atasözlerinin zenginlik yahut yoksulluğu da farklıdır.2  Türk Dili Ural-Altay dil gurubuna dâhil olup, Moğol, Tunguz, Kore ve Japon dillerinin de aynı ailede yer aldığı Altay dilleri ailesi veya Altay dilleri topluluğuna mensuptur. Yapı bakımından Altay dilleri arasına giren bütün dillerde olduğu gibi, Türkçe de eklemeli dillerdendir.3 

Gizli dil, anadil ve bu anadilin ağızlarının yanında değişik meslek ve kendine has özellikleri olan gurupların konuştuğu dildir. Gizli dillerin geliştirilmesinden maksat, dar bir çevrede, kısıtlı bir söz hazinesiyle meramı anlatmak, belli ihtiyaçları karşılamak ve başkaları tarafından bilinmesi istenmeyen işlerin rahat bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.

Gizili dilin söz hazinesi, ana dilden alınan anlamı değiştirilen kelimelerle diğer bazı milletlerin dillerinden alınan ifade ve söz gurupları ile komşu ağızlardan geçen bir alana yayılmış kelimelerden meydana gelir.

Gizli diller iptidai kavimlerden itibaren kullanılagelmiştir. Sihirbaz hekimler, ana dilin dışında özel bir dil kullanırlar. Emniyet ve istihbarat teşkilatında, diplomasi ve casusluk gibi alanlarda şifreli konuşmalar, yani gizli diller kullanılmıştır.4 

Darende’de Konuşulan Gizli Dil: “HAZEYNCE NARELEŞME”

Daha çok Darendeli seyyar satıcılar ve çerçiler tarafından kendi aralarında iletişimi sağlamak için kullandıkları argo, gizli dil veya çerçi dili denilen kendine has bir dil geliştirilmiştir. Çok zengin bir kelime ve kavram hazinesine sahip olmamakla beraber yabancı birinin anlamayacağı şekilde anlaşmayı sağlayacak bir özellik arz etmektedir. Benzer bir gizli dili Darende’ye yakın Erkilet’te yine gezici esnaf kendi arasında geliştirmiştir.

Darendeli çerçilerin sıklıkla müracaat ettikleri bu gizli dilin bir meslek dili olarak ihtiyaçtan doğduğu, sonra Darende içerisinde tabiatıyla yaygınlaştığı söylenebilir. Zamanla çerçiliğin yerleşik ticarete yerini devretmesiyle bu gizli dil halk arasında unutulmaya yüz tutmuştur.

Yapılan araştırmalara göre konuşulan bu dile bölgede “Hazeynce” veya “Ali’nin Uşağı’nın Tekellimi” de denilmektedir. Ali’nin Uşağı bölgede bir aşiretin adı olup, Gallangıç Uşağı adıyla da bilinmektedir. Bu aşiret mensupları geçimlerini daha çok ticaret ve hekimlikle, yani göz hekimliği ile temin ederlermiş. Bu şahıslar belli bir yerde yerleşmediklerinden, ticaret ve hekimlikle iştigal ettiklerinden, kendilerini hep yabancı ve garip olarak gördüklerinden kendi aralarında kolayca anlaşabilecekleri yeni bir dil oluşturmuşlardır. Oluşturulan bu dile Ali’nin Uşağı Tekillimi demişler ve kendilerini de birbirlerine Zengili olarak tanıtmışlar. Garip ve yabancı olmanın verdiği bir durumdan doğan bu dil yalnızca Tohma Havzası’nda yaşayan bir kısım kimselere özgü bir konuşma dili olarak sınırlı kalmıştır.4

Darendeli seyyar satıcıların kullandıkları bu dilin kelime haznesi Türkçe’nin dışında, Arapça, Farsça ve Batı dillerinden alınmıştır. Bazen mahallî özelliğe sahip herkesin anlayacağı kelimelerde kullanılmaktadır.

Kullanılan bazı kelimeler şunlardır:

Abır          : Yemek, aş   

Abır at      : Yemek ye    

Arif olma : Anlama

Arif ol       : Anlamak, bakmak

Bab           : Kapı 

Beyit         : Ev                

Beyit         : Ev, hane       

Bido          : Mermi

Borancık   : Erkek çocuğu

Caaş          : Eşek

Cinik         : Kız çocuğu

Cort          : İşe yaramaz, kötü

Dohan       : Sigara, tütün.

Ekletmek : Yemek (fiil) 

Es              :Gelmek         

Esmek       : Gelmek,  gitmek

Estirmek   : Vermek

Giş                        : Gitmek         

Gişetme    : Yollama

Gişolma    : Gitme, kaybolma

Hasbi        : At, beygir    

Hazeyn     : Adam, erkek

Hıtapla      : Sopala  

Hindik      :Küçük, az, ufak        

Hubus       : Ekmek

Kebir         : Büyük

Kıtmir       : Köpek

Kitir          : Yüksek, pahalı

Kütüp       : Kitap

Libas         : Elbise

Lehem       : Et.   

Löök/lögük: Delikanlı, erişkin erkek çocuk

Mampır     : Hırsız               

Menge       : Silah

Merik        : Yaşlı adam, hoca

Milih         : Güzel

Mim          : Müslüman

Moy          : Su

Moylan     : Yıkanmak

Nan           : Ekmek

Narele       : Konuşmak

Nareleşme : Konuşma

Pelez         : Küçük altın

Pullo         : Polis

Salât sıh    : Namaz kılmak

Sakoa        : Ceket

Saltat        : Asker

Şüple         : İçmek (sigara, tütün, çay)

Taka          : Küçük pencere

Talır          : Para

Tekellim    : Konuşma     

Tille           : Kadın

Töl            : Kötü,  ucuz

Velahu      : Aman dikkatli ol, pot kırma

Zengili      :Hemşehri (Darendeli olan)

Zığlı          : Pahalı 5

Kullanılan bazı cümlelere örnekler;

Hazeyin Zengili mi? :  Adam Darendeli mi?

Borancık tekellime arif oluyor mu?  :  Çocuk konuşmayı anlıyor mu?

Hazeynin cofları fırkıtıy mi? : Adamın gözleri görüyor mu?

Hazeyne zığlı nareleme, eser: Adama fiyatı yüksek söyleme, kaçar.

Darendelilerin ticaret için çok uzak diyarlara gittikleri malum. Hatta bunu ifade için söylenen bir söz de var: “Darendelinin topal eşeklisini Bağdat’ta görmüşler”

Kültürel ve ticari yaşantı yönünden Darendeliler dürüstlük, çalışkanlık, iş bilirlik, beceri, başarı ve sebatkârlık bakımından bulundukları yörelerde örnek esnaflardır.

İbrahim Alaaddin Ateş’in “Hazeyince” adlı şiirinin ilk dörtlüğünü verdikten sonra, şiirin tamamında geçen bazı kelimelerin açıklamaları hakkında kısa bilgi verelim: 

Ancak hazeyin anlar, hazeyin lafından

Başkaları arif olmaz bu dile.

Gelin yaşatalım hazeyincemizi,

Taş ile baş yarıp, küs olsak bile.

El taşı (bulgur dövülen taş), Çağa (bebek), Kuşkana (Tencere), Süllüm (Merdiven), Cırtlanmış (Sürgülenmiş), Hapek (Kapak), Tiyek (Asma yaprağı), Gufil (Saf, akılsız), Cibelme (Şımarma), Uşah (Çocuk), Pirçekli (Havuç), Iraf (Raf), Hıla (Sofra bezi), İta (Yer bezi), Çörten (Tahta oluk), Gaygana (Omlet), Yön (İç), Melefe (Yorgan yüzü) 6

Darende bölgesinde tarih, kültür ve sosyal hayat benzerlik göstermekle beraber kelime ve kavramlarda, telaffuzda bazı farklılıklar gözlenmektedir.

1-   Çocuk kelimesi çağa, levik, döl, uşak olmak üzere dört farklı şekilde ifade edilmektedir.

2-   Köy kelimesi: Köv, köğ

3-   R harfi ile başlayan isimlerin başına I veya İ harfi konulmaktadır. Iradyo, Iramazan, İrasih.

İlçede bazı kavramları ifade edebilmek için kullanılan kelimelerin bir kısmı sadece bölgeye has, Tohma havzasında söylenen, başka memleketlerde az rastlanan ve söyleniş farklılığı gösteren bir kısım kelimeler iken, bir kısmı daha geniş bir bölge içinde kullanılan kelimelerdir. Tespit edilen terimlerden bazıları şunlardır:

Açar          : Anahtar                                Hatap  : Odun

Bıldır        : Geçen yıl                              Hayat  : Evin açıklık yeri

Çaykara    : Kaynak                                 Lebedir: Dağınık, perişan

Çir             : Kuru kayısı                           Lök     : Tembel

Dumdu     : Suya battı                             Maşrafa: Su tası

Garim        : Derin ark                              Ön       : Takip et

Göz           : Oda                                                  Seğirt  : Koş

Congul      : Kaynak                                 Sındı   : Makas

Dindi        : Durdu, yağmur dindi           Süllüm: Merdiven

Dinidi       : Söndü                                   Mısmıl : İyi

Galın         : Kız tarafının istediği para    Kastel  : Su biriken yer

Buharik     : Baca                                     Nene   : Amca veya dayının hanımı

Ame          : Hala                                                 Okuntu: Düğüne çağırma

Darbımeseller, atasözleri, deyimler bir gerçeği anlatmak için kullanılır ve yüzyılların tecrübesini üzerinde taşıyarak toplumsal hafızada yer eden ve genel kabule mazhar olan sözlerdir. Darende çevresi bu tür sözler, deyimler, darbı meseller bakımından oldukça zengindir. Tespit edilenlerden bazılarını vererek yazımızı tamamlayalım:

— Sanat kolda altın bileziktir.                

— Kar yağarsa ava, gün doğarsa çifte.

— Akıl adama sermayedir.                                

— Ağzında dili yok.

— At devlet, koyun berekettir.              

— At binicisini tanır.

— Aş taşınca çomçanın bahası sorulmaz.          

— Canı yanan eşek, attan iyi gider.

— Ağzımda ayran durmaz oldu.                        

— Ayranlı aşım ağrısız başım

— Deli divane olma.                                          

— Tok ağırlaması zordur

— Ekmedim bostan, biçmedim kabak.              

— Deliye her gün bayram7 

 

DİPNOTLAR

1-Komisyon, Yeni Rehber Ansiklopedisi, Dil, c.5, s.334-335,Türkiye Gazetesi Yay., İstanbul, 1993

2-SÖĞÜTLÜ, E. Osman, Dil toplum ve kültür ilişkisi, Yağmur Dergisi, Y:5, S:20, Temmuz-ağustos-Eylül 2003, s.40-41

3-AKGÜNDÜZ, Ahmet/ÖZTÜRK, Said/BAŞ, Yaşar, Darende Tarihi, Somuncu Baba Araştırma ve Kültür Merkezi Yay., s.630- 635, İstanbul, 2002

4-Cengiz M. Ali, Tohma Havzası, s.158, Malatya, 1987.

5-Geniş sözlük için Bkz: GÜLSEREN Cemil, Darende’nin Gizli Dili Hazeynce, Sosyal Bilimler Dergisi, s. 159–164.

6-ÖZEN, Sadık, Beş Belde’nin Biri Darende, notlarından.

7-AKGÜNDÜZ, Ahmet/ÖZTÜRK, Said/BAŞ, Yaşar, ag.e. aynı yer.